Gözlerimi gri duvarları aşınmış ve çatlamış, bir kaç yerinde kurşun deliği olduğu belli olan delikler olan ceza evine çevirdim. Girebileceğim tek yer girişti ve orası beni fazlasıyla yoracağa benziyordu. Girişe fazlasıyla hızlı adımlarla koştum. Sensörlü kapı beni fark etmeden köşeye saklandım. Kimseden dikkat çekmediğime emin oldum. Etrafımdaki büyük kulelerdeki askerler ben dışındaki heryere bakıyordu.

Pantolonumun ceplerinden birindeki sis bombalarını çıkarttım. İkisininde pimini tüm gücümle çektikten sonra birini daha uzağa gidecek şekilde fırlattığımda on saniye içerisinde her yer sis bulutuyla kaplanmıştı ve içeride gürültüler çıkmıştı.

Elime kemerimdeki bir tabancayı çıkaryıp aldım. Huzla içeriye girip sağdaki merdivenlere doğru koştum. Beni gören bir kaç kişi arkamdan bağırdığında adımlarımı hızlandırdım ve merdivenleri daha hızlı tırmandım. Geçtiğim her kattan arkama bir kaç kişi daha katılıyordu ve her yerde anonslar yapılıyordu. Acil durum anonsları.

Rusian'ın hücresinin olduğu katıda es geçip en üst kata çıktım. Uzun koridorda yaşam belirtisi yoktu, sadece kapısı açık bırakılmış birkaç hücre vardı. Soluk soluğa hücrelerden birine girdim. Kendime biraz zmaan verdikten sonra herkesin bu kata toplandığını fark ettim. Büyük hücreyi biraz inceledim.

Yeleğime sıkıştırdığım bir el bombasını elime aldım. Pimini çektim. Elimle tutuğum kapıyı hemen açıp bombayı dışarıya bıraktım. Dışarda ki seslerin hepsi kesildiğinde kendimi hücrenin en köşesine attım.

Büyük bir sarsıntı ve gürültü ile her yer patladığında biraz beynim sarsılmıştı. Yüksek ses nedeniyle bir süre kulaklarımın çınlaması sürmüştü. Kendime az da olsa geldiğimde hızla ayağa kalkıp yıpranmış kapıyı açtım. Hâlâ elimde olan silahımla dışarı çıktığımda yerlerdeki onlarca cesetin üzerinden atlayarak koridorun sonuna doğru koştum.

Yangın merdivenin kapısının yanına gelip kendimi köşeye yapıştırdım. Gelen birkaç adım sesiyle derin bir nefes aldım ve hiç beklemedikleri bir anda köşeden çıkıp tam 4 kişiyi yere serdim.

Arkamda ve yakınımda duyduğum bir adım sesiyle hemen arkamı döndüğümde bir adamın elinde bıçakla bana yaklaştığını gördüm. Benle göz göze geldiğinde adınları bıçak gibi kesilmişti. Elimdeki silahı kaldırıp sakince onu da vurduğumda çıt çıkarmadan olduğu yere yığıldı. Nefes nefese kalmıştım.

Aşağı kata hızlıca indiğimde buranın Rusian'ın olduğu kat olduğunu fark ettim. Hızlıca koridoru dolaştım. Rusian'ın hücresini boş bulduğumda artık dışarı çıkmam gerektiğini fark ettim. Hızlıca geldiğim merdivene koştum.

Merdivenin kapısının kapandığını gördüğümde içimden bir küfür salladım. O sırada bir anons geçildi. "Vanessa Panther, kapana kısıldın, teslim ol." Bu sesin beni paniğe sokacağını fark ettiğimde gözlerimi hoparlöre ve yanındaki kameraya sabitledim. Kameraya bir hareket çektikten sonra elimdeki tabancayla önce kamerayı sonra hoparlörü patlattım.

Koştuğum koridor boyunca bunu tekrar ettim. Sakince düşünmeye çalıştım. Rusian'ın çıktığı hücrenin kapısına gözlerim çarptı. Hücrenin demir kapısının üst tarafında minik parmaklıklar vardı. Parmaklıkların altında ise bir isim yazıyordu. Rusian Petrović.

Gözlerim hızlıca bu kattaki diğer hücrelerde gezindi. Katta o hücre hariç iki hücre vardı. Biri Rusian'ın hücresinin karşısındaydı, parmaklıkların altında ise benim ismim yazıyordu. Vanessa Panther.

Diğer hücreye gözlerimi çevirdiğim sırada bir silah sesiyle gözlerim merdivenin kapalı kapısına çevrildi. Hiç düşünmeden açık hücrenin içerisine girdim, sadece bir parmaklıklı pencere vardı. Pencerenin parmaklıklarına sırasıule ateş ettim. Hepsi ortadan bölünmüştü. Zorlukla olsa da kendime geçebileceğim bir alan açmıştım.

Ayaklarımı aşağıya sallandırdım, ellerimle hâlâ parmaklıklara tutunuyorken kendimi biraz daha sarkıttım. Ayaklarım alt hücrenin demirlerine bastığında ellerimi pencerenin mermer pervazına sabitledim. Ayaklarım diğer pervaza değdiğinde kendimi bıraktım.

İki katı daha aynı şekilde atladığımda geçtiğim tüm koğuşların boşaldığını fark ettim, herkes kaçmıştı. Aşağıya baktığımda Aaron'un arabasını fark ettim. Zeminle aramda pek mesafe yoktu. Gözlerimi havaya kaldırdığımda, açtığım pencereden bir askerin bana karşı nişan aldığını gördüm. Hiç düşünmeden kendimi bıraktığımda yere sertçe inmemin etkisiyle ayaklarım fazlasıyla acımıştı. Buna üzülecek zamanım olmadığından hemen arabaya doğru ilerledim. Arabaya bindiğimde bir kaç silah sesi patladı. Aaron hızla gaza bastığında derin bir nefes aldım.

Gözler Yalan Söylemez.Where stories live. Discover now