Yanına yaklaştığımda karşımda durdu. Üzerindeki ağır parfüm burnuma yetiştiğinde gözlerimi hafif kıstım ama ne kokusu olduğunu anlamadım.

"Her an üzerime atlayabilecek kadar sinirli, bir o kadar da seksi ve güzel adımların var. Geçmiş hayatında model miydin?" diye sorduğunda kaşlarımı kaldırdım ve sinirle güldüm.

"Başka yerde konuşalım, ev pek müsait değil."Gözleri eve bir kaç saniyeliğine sabitlendi, bir elini belime hafifçe bastırıp bana yön vermek istercesine benimle beraber kapıma kadar yürüdü, kapımı açtı."Çok centilmensiniz, Bay Vaselvia." İngilizce aksanımla söylediğim cümlemle gülümsemesi genişledi.
"Güzelliğiniz karşısında kaba olmak mümkün değil, Bayan Panther." diye bana benim gibi karşılık verdi.

Evden biraz uzaklaştığımızda Aaron'un telefonu çaldı. Telefona baktığımda siyah ekrandaki yazıyı gördüm. Noris.

Aramayı gördüğü gibi telefonu eline aldı ve kulağına götürdü.
"Efendim?... Neden?... Yanımda zaten ama noldu?... Sikeyim, kim yaptı bunu?... Konum at." dedikten sonra telefonu hemen kapattı.

Gözlerimi sorgularcasına ona çevirdiğimde konuştu. "Rusian'ı tutuklamışlar. Anderi'ye de ulaşılmıyor." dediğinde şaşkınlıkla kaşlarım kalktı.

"İhbar mı etmişler?" diye sordum. "Bilmiyoruz. Kendi kendine kaos ararken polisi aradıysa bir şeyler ters gitmiştir." diye beni cevapladığında normal bir zaman olsaydı buna güleceğimi düşündüm ama buna tepkisiz kaldım.

"Ne yapmayı düşünüyorsun?" Sorduğum soruyla sıkıntılı bir nefes verdi.

"Önce, Noris'i alalım." dedi.

...

Noris'i aldıktan sonra Rusian'ı getirdikleri kapalı ve büyük cezaevine geldik. Onu bir karakolun nezaretine atmalarını beklemiyordum çünkü yıllardır aranan bir suçluydu. Özellikle tek kalacağı bir hücreye koyduklarından emindim.

"Telefonu kapalı olabilir." Aaron'un Noris'e Andrei telefonu açmadığı için söylediği cümleyle gözlerimi ceza evinden çektim. Önüme düşen koyu kahve saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdım. "Ne yapacağız?"

Noris, saçlarını eliyle tarayarak arkaya attı ve kafasını elindeki telefondan kaldırdı. Aaron, boğazını temizledi, ikimizde ona baktık. "Benim yapabileceğim bişi olduğunu sanmıyorum. Katiller olarak siz çalışacaksınız." dediğinde duruşumu dikleştirdim. "Benim için sorun yok." dediğimde Noris'te bana katılırcasına kafasını salladı.

"Tamam." diye konuşmaya girdi Aaron. "Rusian'ı tanıyorum, içeride sinirlidir, çıkmak istemeyecektir. Bu yüzden Noris şuan onu en iyi ikna edebilecek tek kişi. Yani Noris, içeriye girip Rusian'ı ikna edeceksin." dediğinde Noris'in tek kaşı kalktı. "Kaldığı hücreyi bilmiyorum." Aaron bitaz düşündü. "Onu ben bulurum."

Ardından bana gözlerini sabitledi, biraz süzdü. "Hızlı koşabilir misin?" diye sorduğunda kafamı salladım. "Harika. Noris'ten önce içeriye girip kargaşa çıkartman gerekiyor ki herkes peşine toplansın. Ne yapacağını biliyorsun." dediğinde biraz düşündüm. "Silah var mı, ya da bıçak." Sorduğum soruya karşılık Aaron kafasını salladı.

...

Aaron Rusian'ın yerleştirildiği hücreyi tespit edip, Noris'e söylediğinde bende bagajdan kendime bir kaç silah ve bıçak alıyordum, içeride bana çok lazım olacaktı.

"Vanessa." Bagajı kapatırken Aaron'un bana seslenmesiyle onlara doğru ilerledim. "Hazır mısın?" diye sordu. Hazır olduğumu belli eder şekilde kafamı salladım. "O zaman sendeyiz." dediğinde sırıttım.

Gözler Yalan Söylemez.Where stories live. Discover now