2

65 12 63
                                    


"joker! joker!" hızlı adımlarımı arkham'ın labirenti aratmayan koridorlarında sürerken bir yandan da bağırıyordum. şu riddler ucubesi yüzünden onu kaybetmiştim. açıkçası içimi büyük bir korku bürümüştü onu kaybettiğim için. etraf henüz zapt edilememiş suçlular ile doluydu ve ben bu karmaşada yalnız kalmıştım. sikeyim. arkham ağır ruh hastalarının kaldığı bir cezaevi olduğu için beni yalnız başıma yakalarlarsa çiğ çiğ yerlerdi.

arkamdan gelen seslerle hızlı bir şekilde yandaki koridora girdim ve koşar adımlarımı hiç durdurmadan devam ettim yoluma. üzerimdeki beyaz önlük hareketlerimi baya kısıtladığından koşarken onu da çıkarmış ve bir köşeye fırlatmıştım. karşı tarafta gördüğüm turuncu tulumlu adamla sağa saptım. siktiğimin suçluları her yerdeydi, bilin bakalım bu kimin suçu?

kendimi hızla personellerin kullandığı tuvalete attığımda aynanın önünde makyajını yapan joker ile göz göze geldik. şu efsane makyajını ilk defa canlı olarak yüzünde görecektim. heyecan vericiydi.

"demek geldin." dedi düz bir ses tonuyla. canımla cebelleşiyordum aşkım, ama iki elim kanda da olsa ben sana her zaman gelmez miyim zaten?

yavaş adımlarla yanına ilerleyip lavabonun üzerine oturdum ve ona bakmaya başladım. henüz yalnızca dudaklarının kenarını bir miktar kırmızıya boyamıştı. kendimi tutmaya çalışsam da bu cazibesine yalnızca birkaç dakika dayanabildim.

"dağıtmana yardım edeyim mi?" bakışlarını birkaç saniye gözlerime çıkardığında hafifçe sırıtıp bir şey demeyişini bir izin olarak aldım ve dudaklarımı dudaklarının üzerine kapadım. bu sanırım bende alışkanlık hâline gelmişti. alt dudağımı dudaklarının arasına aldığında ben de üst dudağıyla ilgilendim. hemen sonrasında ise dudaklarımızı ayırıp beni yüzümden tutarak itmişti.

"yeter." dedi tok bir sesle. bu ses tonu yutkunmama sebep olurken dudaklarının etrafına yayılmış kırmızı boyaya baktım bir süre. bu adam, çok etkileyici bir adam.

o tekrar aynaya dönüp dudaklarının iki ucundan yukarı doğru havalanan yarasının üzerinden de geçirdi kırmızı boyayı. onların nasıl olduğunu sorduğumda sadece gülümsemiş ve kendisinin yaptığını söylemişti. garip bir adamdı joker.

kırmızı boya ile işi bittiğinde onu bir kenara attı ve siyah olanını eline aldı. ben de daha fazla onu izlememiş ve lavabodan atlayarak inmiştim. aynaya dönüp kendi yüzüme bakmaya başladım. jokerin kendi dudaklarına sürdüğü kırmızı boya, artık benimkilerde de yer edinmişti. dudağımın etrafı silik bir kırmızılıkla bezenmişken sırıttım. resmen jokerin bana bıraktığı bir tür izdi bu. silmedim o yüzden yüzümü. böyle kalması daha çok hoşuma gitmişti.

"çıkalım buradan." dedi siyah boyayı da yere gelişigüzel fırlatarak. zaten dayanılmaz bir adam olan o, şimdi asla bakmaktan vaz geçemeyeceğim bir manzaraya dönüşmüştü sanki. kendimi ateşin etrafında dönüp duran ve kendini o parlak ateşin öldürücü alevlerine atmak isteyen, bunun için her an bir adım daha atan pervane böceği gibi hissediyordum.

onun peşinden tuvaletten çıktım ve yakınında durmaya çalışarak şimdi daha bile kalabalık olan koridorlarda yürümeye başladım. yanından geçip gittiğimiz mahkumlar yüzümüze bakıyor, özellikle beni jokerin yanında görmüş olmaktan garip bir şaşkınlık duyuyorlardı. duruşumu dik tutmaya özen göstererek yeşil saçlı, heybetli adamın peşinden gidiyordum.

onu da sevdikleri veya saydıkları pek söylenemezdi fakat jokerin bu mecrada bir ağırlığı olduğundan bir şey demiyorlardı. arkasından söylediklerini ise bir tek joker bilmezdi, tabii yerseniz. her biri inatla jokerin yanında bambaşka davranıyor olsa da joker gerçeği çok iyi biliyordu.

sh*t blvd ::hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin