5. BÖLÜM

6K 114 5
                                    

Sınıfın ortasında göz göze geçirdiğimiz birkaç saniye sanki saatler aldı ömrümden. Tanıyordum bu gözleri. Koyu ve insanın içini yakacak türden bakışlardı. Bu sessizlik ne zaman bitecek bilmiyordum. Açelya'nın bakışlarını, hatta tüm sınıfın bakışlarını üzerimde hissederken sessizliği sona erdirerek dudaklarını araladı.

Doğukan: Aa beste! Baksana dünya ne kadar küçük. Nasılsın görüşmeyeli.

Anlık kendime gelemedim ve sözlerini ilk işittiğim an hiçbir şey anlamadım. Birkaç saniye anlamsızca sessizliğe gömüldüğümde durumu toparlamanın tek çaresinin konuşmam olduğunu bana hatırlattı. Koyu gözlerini belertti.

Beste: Aa evet öyle gerçekten. İyiyim siz nasılsınız?

Ne rolü oynuyorduk bilmiyordum ve sadece uyum sağlamaya çalışacaktım. Anın şokunu üstümden atmakta zorlanarak açıklamasını bekledim.

Doğukan: İyiyim bende sağol. Arkadaşlar Beste benim eski komşumdu. Küçüklüğünü bilirim ya onun. Babasıyla çok yakınız.

Ne? Olay iyice boktanlaşıyordu ve Açelya'nın anladığına emindim. Tabi Ali'de şüphelenmiş olmalı çünkü babamın ölümünün üzerinden çok zaman geçtiğinin farkındaydı.

Açelya: Babasıyla çok mu iyi anlaşırdınız?

Doğukan: Ya evet!

Donup kalmıştım. Arada sabır çekercesine nefes alıp veriyordu. Bu siniri yaşımı yalan söyleyip onunla sevişmem, üstüne öğrencisi çıkmama bağlamak çokta zor değildi. Şimdi ben napacaktım?
Daha fazla konuşmadan öğrencilerle tanışma faslına geçti. Herkesle teker teker konuştuktan sonra sıra bana gelmişti. Kafamı masaya koyup düşünürken Açelya'nın beni dürtmesiyle kalktım.

Doğukan: Zaten seni yeterince tanıyorum. İstersen geçebilirim.

Beste: Evet gerek yok konuşmama bencede.

Nefes verdim ve diğerleriyle de tanıştıktan sonra dersin bitmesine az kalmıştı. Masadan kitabını aldı ve bir şiir okudu.

Doğukan: Bir gündü hava ılık
Ve cadde kalabalık

Kafamı masadan kaldırdım ve dinlemeye başladım.

Doğukan: Bir kadın sapıverdi önümden dönemece;
Yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince.
Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,
Çarpıldım sendeledim.

Ses tonu çok toktu. Karşınızda saçmalasa hiç şüphe duymadan kulak verirdiniz.

Doğukan: Bir gündü mevsim bayat
Ve esmekte hayat...
Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;
Yalnız bir ahenk sezdim, çerçevede bir endam.
Ve tabutta, incecik, o kadın var, anladım;
Bir köşede ağladım...

Şiir bittikten sonra kitabı masaya koydu. Elleri nereye giderse oraya bakıyordum istemsizce. Zilin çalmasına birkaç saniye kalmıştı.

Doğukan: Bu günlük böyle olsun. İlk gündü zaten. İyi dersler.

Zilin çalmasıyla dışarı çıktı. Arkasından öylece baktım. Beklediğim şey bana bağırıp çağırmasıydı. Ama banane ki? Tek suç bende miydi? O da herkese inanıp önüne gelenle sevişmeseymiş. Sikeyim dünya gerçekten bu kadar küçük müydü?

Açelya: Hocanın anlattığı boktan hikayeye inanmamı beklemediğini varsayıyorum. Gerçeği anlatacak mısın?

Yutkunarak döndüm. Yüzüm kızarıyordu hissediyordum.

TesadüfWhere stories live. Discover now