4.Bölüm: "Çıkarlar"

3 0 0
                                    

Selamlar.

Yıldızları parlatalım, paragrafları yorumlarla süsleyelim.💗



Bölüm şarkısı: Winter on the Weekend



İki tip insan vardır:

Karşılığını beklemeden iyilik yaptığını sananlar ve karşılığını bekleyerek iyilik yapanlar.

Karşılığını beklemeden iyilik yaptığını sananlar en tehlikelisiydi.

Yüzlerinde eğreti duran gülümsemeyi o anda fark etmezdiniz, sıcak olduğunu sandığınız bir gülümsemeyle kandırırlardı çoğu zaman sizi. Hayatınıza yüzlerindeki maskeyle sızarlardı ve ne renk olduklarını sonradan belli ederlerdi. Size, karşılık beklemediklerini söylerlerdi fakat bilin ki bir gün yaptığı iyilikle karşınıza geçecek ve sizin için neler yaptığınızı hiç çekinmeden yüzünüze vuracaklardı.

Vicdanınıza oynayacak, sizi kendine mecbur etmeye çalışacak ya da sizi yönetmek için çabalayacaklardı.

Ne derler bilirsiniz; şeytan ayrıntıda gizilidir.

Karşılığını bekleyenden ise fazla zarar gelmezdi çünkü bildiğiniz bir gerçeği sizin önünüze koyarlardı, şaşırmazdınız.

Sizi kandırmakla uğraşmazlardı, ilk başta size hangi renk olduklarını belirtirlerdi. Siz onları o şekilde kabul eder ve hayatınıza sokardınız.

Beni en çok karşılığını beklemeden iyilik yaptığını sananlar kırdı.

O kadar çok kandım ki hayatımdaki maskeli suratlara, artık ben de onlardan biriyim.

Ya da öyle olduğumu sanmak daha kolay geliyor.

Bulunduğum yeri yadırgadığım için tutulmak üzere olan belimi hareket ettirmeye çalıştım ancak hareket edemedim. Gözlerimi açmak o kadar zor gelmişti ki sanki biri, defalarca kafama balyozla vurmuştu. Ah doğru, zaten biri bunu yapmıştı. Ağzımın içinden homurdandım.

Yavaşça araladığım gözlerim, ışığın yoğunluğuna dayanamadı ve tekrar kapandı. Omuzumun birkaç kez dürtülmesiyle gözlerimi tekrar açtım. Kısılan bakışlarım ışık fümelerini izledi, "Cennette miyim?" diye mırıldandım.

Ahşabı çizen tahtanın acıklı bir şekilde yeri sürtmesiyle yüzümün buruşmasına engel olamadım. Kıstığım gözlerimi ışığa alıştırmaya çalıştım.

Karşımda biri vardı.

Havaya bir şeyin kalktığını hissettim ve kendimi koruma iç güdüsüyle parmaklarımı yüzüme siper etmeye çalıştım.

Çalıştım diyorum çünkü ellerim yine bağlıydı.

Kötü haber, havaya neyin kalktığını göremedim. İyi haberse, yüzüme çarpan bir şey olmadı.

Ağız dolusu gülerken yaşadığım durumların absürtlüğü artık canıma tak etmişti. İki gün önceye kadar kız kardeşimle patlattığımız mısırı yiyor ve çizgi film izliyorduk. Çıldırmamak elde değil.

Gözlerim iyiden iyiye ışığa alışmaya başlamıştı. Etrafımı kaplayan spot ışıklarının kaç tane olduğunu bilmiyorum ancak bunu her kim yaptıysa yüzünü bilmemi istemiyordu.

Korktuğum veya kendimi güvende hissetmediğim anlarda beynim çok hızlı çalışıyor, bütün ayrıntıları ve önündeki durumu kısaca değerlendirip çıkarımlar yapmaya çalışıyordu. Kendimi tehlike altında hissetmediğim zamanlarda ise fazla dikkatsizdim, ayrıntılara önem vermezdim.

KRİSTALLENMİŞ KARLAR KÜRESİWhere stories live. Discover now