Bu sırada Jimin ise onun her cümlesinden sonra başını öne eğerek kıs kıs gülüyordu. Büyük ihtimalle bana fark ettirmemeye çalışıyordu ama yukarı aşağı sallanan omuzları ve kâkülleri önüne gelse de tam olarak saklayamadığı gözlerinin kısılmasını görebiliyordum.

Ramenlerimizi yemeye başladığımızda hepimiz sakindik. Jimin'le Jungkook, Stardew Valley oyununda kazanamadıkları başarımlar hakkında konuşuyorlardı. "Hyung, 170 saatim var oyunda ama başarımların sadece yarısını açabildim, inanabiliyor musun?" diye bir serzenişte bulunmuştu Jungkook. "İnanırım. Benim de 150 saatim var mesela ama yapamadığım o kadar çok şey var ki!" diye karşılık vermişti Jimin de. Ben ise sadece ramenimi yiyerek onları dinliyordum. Stardew Valley beni çok fazla sarmıyordu açıkçası o yüzden oyunda sadece 12 saatim vardı ve konuşmaya dahil olmam anlamsızdı.

Onlar derin sohbetlerine dalmışken ben de Jungkook'un bana aldı mangalara uzanmıştım. En baştakini çekip kapağına baktım. Adı "Demon Slave" idi. Bana bir şey çağrıştırmamıştı açıkçası ama ilgimi de çekmişti gerçekten. Kapağından sonra içine bakmak için sayfalarını çevirdiğimdeyse gördüğüm şeyler... Evet, ilgimi çekmeye devam etmişti ama... Beni şoka da uğratmıştı. Çünkü bu bir hentaiydi!

Çiğnediğim son lokmam boğazıma kaçarken ramenin acısının da verdiği inanılmaz nefes darlığıyla adeta boğulmaya başlamıştım. O ikisiyse karşımda kahkahalardan boğuluyorlardı.

Bir süre boyunca hepimiz öksürük krizleri ve nefes alma çabaları yaşamıştık. Sonunda toparlandığımızda üçümüzün de yüzü kıpkırmızıydı.

"Ya siz manyak mısınız? Bu kadar gülünecek ne var bunda! Ölüyordum oğlum!" Kendime geldiğimde ilk işim onları azarlamak olmuştu tabii. Bir heimlich manevrası falan yapabilirlerdi mesela, ne bileyim!

"Sen niye bu kadar tepki veriyorsun ki? Ayırca adından da mı anlamadın hyung? 'Demon Slave' diyor. Köle yani köle!" diyerek üste çıkmaya çalışmıştı Jungkook.

"Sakince yemeğini yerken konusunun ne olduğunu bile bilmediğin bir mangadan meme fırlasa sen de bu tepkiyi verirdin. Açtırma ağzımı şimdi." Haklıydım. Kendisi herhangi bir karşı cinsten bir varlık görse bile 5 metre ötesine kaçıyordu.

Bu dediğim onu bozmuş olacaktı ki gözlerini devirerek "Neyse," demişti.

Ramenlerimizi sessizce yemeye devam ederken aklım boğulmadan önce göz attığım sayfalardaydı. Açıkçası... Konusu değişikti ve çizimleri falan da fena değildi. Benim için çizim en önemli şeydir zaten. Şimdi bu mangayı onlardan gizli nasıl yanıma alabileceğimi düşünüyordum.

Bunu düşünürken gözüm kitabın üstündeydi fakat üzerimde başka bir baskı hissetmeye başlamıştım. Gözlerimi kaldırdığımda Jimin'in meraklı bakışlarıyla karşılaşmıştım. Boğazımı temizleyerek yerimde kıpırdanmış ve bakışlarımı ondan kaçırmıştım. O ise bana bakmaya devam ediyordu. Bakışlarım bir ona bir etrafıma kayıyordu ve bu gözlerimi yormaya başlamıştı artık. Bu yüzden kalan kolamı da dikerek ayağa kalkmış ve masadaki bana alınan mangaları kucaklayarak kitaplıklara doğru yönelmiştim.

Amacım hepsini değiştiriyor gibi yapıp aslında sadece diğer iki mangayı değiştirip Demon Slave'i çaktırmadan okuyabilmekti.

Diğer mangaların da içine bir göz atmaya karar vermiştim yine de. Bir tanesi normal, gençlik konulu bir mangaydı, diğeriyse...

Diğeriyse bir BL manhwasıydı! "Here U Are"... Konusuna baktığımda başlarda birbirini sevmeyen ama sonradan aşık olan iki üniversite öğrencisi erkeği baz alıyordu.

Başlarda birbirini sevmeyen...

Jimin ve ben...

Aşk mı? Yok artık! Jungkook bir şeyler öğrenmiş olabilir miydi? Neden Jimin'in yanındayken bu manhwayı alsaydı ki? Zaten beni öpen de Jimin'di! Yoksa aslında o mu önermişti?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 13 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

520 ℘ vminWhere stories live. Discover now