64.BÖLÜM KRALİÇE ALTIN ASALI JALE

Start from the beginning
                                    

     Bakışlarımla Zümrüdüanka halkını takip ederken Okyanus'a gözlerim takıldı. O da sevgi ve saygı ile beni alkışlıyordu. Ona gülümsedim ve yerimden inerek sarayın üst koridoruna doğru ilerledim. Okyanus hemen arkamdan gelmiş, "Kraliçem" diye seslenmişti. Ona baktım, "Hadi Okyanus, hiç olmazsa birbirimize böyle hitap etmeyelim. Ne demek kraliçem? Ben Jale unuttun galiba" dedim. Sonra sesimi biraz alçaltarak, "Hani sevgilin olan Jale" dedim. Okyanus kısık ses tonu ile, "İleride eşim olacak Jale" dedi ellerimi ellerine alarak. Ona gülümsedim, "Eee dedim kraliçe olarak nasıl olmuşum taht, asa yakışmış mı bana?" Okyanus, "Prensesim sana ne giysen yakışır.Ah pardon kraliçem" dedi. Ben, "Bu konuyu henüz konuşmuştuk galiba" dediğimde ise yüzü bir parça kızararak, "Pardon Jale'm" dedi. Ben bu sonundaki -m ekini çok beğenmiştim. Okyanus, "Karamel nasıl? Hiç iyi olmadığını duyduk. Hem babasının ölümü, hem teyzesinin hainliği ve tabi ki bunların hepsine sebep oluşu yüzünden ciddi bir psikolojik rahatsızlık geçiriyormuş" dedi. Ben, "Evet aynen öyle. Umarım düzelir onun böyle olması beni de perişan ediyor" dedim. Okyanus, "Düzelecek meleğim merak etme" dedi ve odama kadar bana eşlik etti.

     Onuncu basamaktan sonra merdiven yılan misali süzülerek bizi yukarılara taşıdı.Okyanus, "Sanırım Dünya'ya dönme planların da ablalık içgüdünden dolayı ertelendi" dedi. Ben, "Evet Okyanus. onu bu halde bırakamazdım" diye ekledim. Okyanus, "Ben zaten senin ne kadar melek kalpli bir perikızı olduğunu ilk gördüğümde anlamıştım benim birtanem" dedi. Ben, "Teşekkür ederim Okyanus'um" dedim ve yorgun olduğumu söyleyerek odama çekilmek istediğimi söyledim. Okyanus, "Tamam Jale. Ama Lamippas ne olacak? Yarın Konsey var. Onlarla bu konuyu konuşman gerek" dedi. Ben, "Bilmiyorum. Artık orada başlarında kimse de yok. Hepsi dağınık haldeler. Birinin onları toparlaması gerek ama bu kişi bilirsin işte sonradan değişmeyen perilerden olmalı. Aslında ben Karamel'i düşünmüştüm. Hem Karamel artık iyi taraftan hem de onların itiraz etmeyeceği biri. Ama Karamel de çok hasta" dedim.

     Okyanus, "Çok iyi düşünmüşsün ama tabi bu biraz riskli olabilir. Her neyse biraz bekleyelim sen bu süre içinde geçici bir vekil ata yani kraliyet kanından olmayan üst düzey bir görevliyi ata bence" dedi. Ben, "Haklısın aslında ben babanı düşünüyordum ama babanın Zümrüdüanka savunmasında çok ciddi görevleri var. Zaten yeni bir Başyargıç seçmemiz gerekecek olanlardan dolayı. Bir de o sorun var. Bilmiyorum o görev için kim seçilebilir. Ama sanırım en doğru seçim Eğitmen Satürn olur. Hem güvendiğim bir kişi hem de bu işi başarabilecek biri. Bilmiyorum daha net değil kafamdakiler. Yarın daha ayrıntılı düşünürüm" dedim. Tam gitmezden önce, "Ha Okyanus, yarın Papatya, Şimşek ve Hezaren'i de yanına al da beraber bir yemek yiyelim. Şu Konsey toplantısı bittikten sonra hiç olmazsa biraz hava alırım, hem onlar neredeler?" dedim. Okyanus, "Avludalardı. Bilirsin işte Zümrüdüanka'nın protokol işlerden dolayı yanına gelmekten çekindiler biraz. Bana bakma ben sen nereye gitsen oraya sürüklenen bir yaprak olduğumdan Zümrüdüanka protokolu falan bana vız gelir. Zaten ondan en öne kuruldum" dedi. Ben, "Sen delisin" dedim. Okyanus, "Senin delinim kraliçem" dedi. Ben bu kadar ilgi ve üzüntünün bir araya gelmesinden yaşadığım duygu karmaşası ile odama çekildim ve yarınki toplantıyı düşünerek gün boyu dinlendim ve derin bir uykuya daldım.

     Her tarafım uyuşmuştu. Yatağımdan zorlukla kalktım ve giyinerek aşağıya indim. Saat dokuzu geçiyordu. Kahvaltı yapmak istemiyordum. Yine de toplantı odasına gittiğimde Zencefil bana domatesli kaşarlı bir tost ve bir fincan sütlü kahve getirmişti. Herkes toplantı odasında beni saygı ile karşılamıştı. Okyanus'un babası bile kraliçe sıfatımla karşımda durarak, oturabilirsiniz komutunu bekliyordu. Ben,"Oturabilirsiniz sayın Konsey üyeleri" dedim. Hepsi birer birer yerlerine oturdular. Ben de yerime oturdum. Sesimdeki heyecan kendini ele veriyordu. Sanki onu bastırmak istercesine gırtlağımı temizledim ve, "Hepiniz hoş geldiniz, bu benim kraliçe olarak ilk günüm ve almam gereken çok zor kararlar var. Sizin bu aşamada yardımlarınıza ihtiyacım olacak sayın Konsey üyeleri" dedim. Hepsi onaylarcasına gülümseyerek başlarını sallıyor ve beni dinlemeye devam ediyorlardı. Kahvemden bir yudum alarak konuşmama devam ettim, "Evet şimdi ne yapabiliriz? Gelin isterseniz bunu konuşalım" dedim. Başgeneral, "Kraliçem isterseniz önce bir Başyargıç seçiminde bulunalım. Tabi ki Lamippas'ın durumu da gündemimizde. Sizin önerebileceğiniz bir Başyargıç adayı var mı?" diye sordu.

     Benim önerebileceğim kim olabilirdi ki? Sadece kısa bir süredir buradaydım. Çok kısa bir okul deneyimimden sonra kanlı savaş manzaralarından başka bir şey görmemiştim. "Benim bir önerim yok, ayrıca siz burada daha eskisiniz. Sizin bir öneriniz var ise duymak isterim" dedim. Başgeneral, "Kraliçem biz bu konuyu kendi aramızda daha önce konuşmuştuk. Biz kendi aramızda daha önceden de Zümrüdüanka'nın yüksek mahkemesinde,Sihrimini Personel Müdürü olan Sayın Sihrimini Çekiçkafa'nın uygun olacağını düşündük" dedi. Ben kendimi tutamayarak ufak bir gülcükle, "Çekiçkafa mı?" diye tekrarladım. Başgeneral, "Evet kraliçem Çekiçkafa. Kafası ufak bir çekice benzediğinden eskiden beri lakabı o şekilde kalmış. Biz de bazen kendimizi tutamayıp o ismi söylüyoruz. Asıl adı Sihrimini Cücebiber'dir" dedi. Ben, "O daha iyiymiş" dedim yine ufak bir gülücükle. Konsey üyelerinin hepsi de gülümsemişti. Başgeneral, "Kraliçem kendisi şu anda dinlenme odasında bekliyor. İsterseniz toplantı odasına çağıralım" dedi. Ben, "Tabi ki buyurun çağırın" dedim.

     Baki, dışarıdan, Sihrimini Cücebiber'i çağırdı. Kendisini gördüğümde kahkaha atmamak için yanaklarımı ısırıyordum. Hakikaten bu adamın kafası çekice benziyordu. Boşuna Çekiçkafa demiyorlardı bu adama. Gözleri de kendisi gibi mini miniydi. Deve tüyünden bir renkte ten rengine sahipti. Küçücük ağzı olan bu adamın ince sivri bir burnu vardı. "Hoş geldiniz, Bay Çeki... Cücebiber" dedim. Çekiçkafa, "Hoş bulduk kraliçem" dedi ve kendisine ayrılan yere oturdu. Ben, "Evet, Konsey kararı ve benim de onayım ile sizi yeni Başyargıç ilan ettik. Şimdi Lamippas sorununu konuşmamız gerek" dedim. Eğitmen Satürn, "Kraliçem orada şu anda ciddi bir sessizlik var. Başlarında kimse olmadığından savaş çıkarmak için organize edecek kimse yok.Ama ayrıca onları derleyip toparlayan kimse de yok. Lamippas'ın, Zümrüdüanka'nın yükselişinden sonra yağmalandığı ve eskisinden daha kötü durumda olduğu da aldığımız son duyumlardan. Oraya birini vekaleten atamanız gerek. Yani Lamippas ülkesini kendimize bağlamamız gerek. Başta kimse yokken onları himayemiz altına almamız daha kolay. Hem yeni bir savaşın da çıkmasını bu şekilde kontrolümüz altına alırız" dedi.

     Ben, "Evet ben de aynen böyle düşünüyordum. Aslında biliyor musunuz Eğitmen Satürn, başa da vekaleten sizi getirmeyi düşündüm" dedim. Herkes şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Eğitmen Satürn bile, "Kraliçem beni mi? Ama ben bu görev için uygun olup olmadığımdan emin değilim" dedi. Ben, "Bence uygunsun eminim. Hem dediğim gibi bu geçici bir görev. Karamel düzelince Lamippas'ın başına Karamel'in geçmesi kararını aldım" dedim. Hepsi bir ağızdan, "Ama kraliçem, Prenses Karamel'in daha önce yaptıkları ortada. Sonradan pişman olsa da kışkırtmalarla olası yeni bir hataya düşmesi sürpriz değil" dediler. Ben, "Hayır ben kardeşime güveniyorum sayın üyeler. O değişti. Eminim baştan sona değişti. Şu anda bile yaptıklarının acısını çekiyor. Onun için üzgün, onun için mutsuz" dedim. Hepsi, "Siz bilirsiniz kraliçem" diye cevap verdiler. Öyle ya son söz bende bitiyordu. Kraliçe bendim. Ayağa kalktım ve konseye bakarak "Benim kararım gereği Lamippas'ın başına benim emrimle vekaleten Eğitmen Satürn getirilmiştir. Yarın Zümrüdüanka'nın büyük ordularından biri Başgeneral tarafından kendisine tahsis edilecek ve Lamippas'a giderek orayı toparlayacak ve yönetecektir. Sihrimini Cücebiber yeni Başyargıçtır. Şu anda konuşacak daha başka bir konu kalmadığından Konsey'in bugün dağılması uygundur" diyerek toplantıyı bitirdim.

Herkese merhaba değerli arkadaşlar.

Prenses Jale öldü, Kraliçe Altın Asalı Jale doğdu.

Peki acaba yeni kraliçenin aldığı kararlar doğru mu?

Kardeşine güvenmekte haklı mıydı, yoksa hata mı yapıyor?

Bir sonraki bölüm final bölümü olacak.

Altın Asalı Ejder, Zümrüt ve Yakut olmak üzere olarak iki kitaptır.

İlki olan Zümrüt kısmı 65. Bölümde final yapacak.

Finalde görüşmek üzere.

ALTIN ASALI EJDERWhere stories live. Discover now