Arafla buluşmak sorun değildi. Arafla buluşunca gözümün önünden geçecek olan anılarımız ve göz yaşlarım sorundu.

Telefonumu cebime attıktan sonra hemen üst kata odama çıkmaya başladım. Dağa çıkıyorum sanki, bu ne amına koyayım?

Odama girdiğimde aşağıdan gelen Batu'nun bağırmaları ve Tom'un çığlıkları az olsa da azalmıştı.

Üzerime düzgün bir şeyler aldıktan sonra telefonumu alıp yatağa oturdum ve Timur'a yazmaya başladım. Hemen mesajlarıma bakacağını iyi biliyordum.

-Timur...
-Ben bi bok yedim...

Tek tik.

Çift tik.

Çift mavi tik.

Yazıyor...

-Ne bok yedin gerizekalı?

-Ya şey.

-Ney?

-Arafla buluşma ayarladım.

-Ben de bişi oldu sandım, Belinay.
-İyi eğlenceler.

Timur'un kızmasını tabi ki de beklemiyordum. Sadece birazcık adrenalin.

Elimdeki telefon titremeye başladığında Araf'ın numarasıyla kaşılaştım. Artık kaydetsem iyi olacak. Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Aşağıdayım." dediğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Fazla hızlı gelmişti, hazır değildim. Ruhsal olarak. Telefonu yüzüne kapattım.

Derin bir nefes aldığımda kalp atışlarım daha fazla hızlanmıştı. Göz yaşlarım kesinlikle hazırdı.

En alt kata indiğimde diğerleri salonda oturmuş televizyon izliyorlardı. Onlara hissettirmeden çelik kapının önünde durdum ve dürbünden dışarı baktım. Kimseyi göremeyince kapı koluna elim gitti ve yavaşça aşağı indirdim.

Kapıyı açtıktan sonra yan taraftaki ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve evin yan tarafındaki çardağa gözlerim kaydı. O sırada sırtını çardağa yaslamış, elleri ceplerinde yeri izleyen hafif kıvırcık saçlarını taramış ve düzgünce bir tişört ve pantolon giyip gelmiş olan Araf'ı gördüm.

Kafasını kaldırıp beni gördüğünde önce beni saç tellerimden tek tek ayak uclarıma kadar süzdü. Ellerini yavaşça ceplerinden çıkarıp bana doğru bir adım attığında gülümsemem genişledi. Mutluluktan olmasını umduğum göz yaşlarım gözlerimi bu gün de yanlız bırakmadı.

Koşup kollarımı Araf'ın boynuna doladığımda o yine ve her zamanki gibi kırmızı çizgisi olan bel boşuğuma ellerini değdirmedi ve bir kolunu etrafıma doladı, diğer elini ise enseme koyup saçlarımı okşamaya başladı.

Göğüsünde hıçkıra hıçkıra ağladığımı fark ettiğinde kafasını kaldırdı ve saçlarımın üzerine uzun zaman sonra bir öpücük kondurdu.

Kafamı kaldırdım ve göz yaşlarımdan dolayı bulanıklaşan gözlerimi elimle sildim. "Ben," dedim kesik nefeslerimin arasından. "çok özür dilerim. Gerçekten, Araf. Ben sana çok haksızlık yaptım. Sen gerçekten bunları haketmedin."

Gözler Yalan Söylemez.Where stories live. Discover now