y i r m i d ö r d ü n c ü ❥

332 102 206
                                    



Dün için üzgünüm. Yazamayacak kadar yorgundum. Açıklama bile yazmadığım için telafi niyetiyle eğer aksilik olmazsa gece yarısı ya da sabaha karşı yeni bir bölümle geleceğim. Beni sevdiğinizi biliyorum 🙂‍↔️

🌃

İçimi ısıtan içecekler ve kalbimi ısıtan Tan ile görüştükten sonra ofise geçtim. Masamın başına oturduğumda bir mail geldi. Burada ortak mail adresi kullanıldığı için herkes şirket bilgisayarlarına mail gönderebiliyordu.

Melda
Tan ile iş birlikçi olmanın cezasını çekeceksin!

Gelen mail açıp okuduktan sonra kendiliğinden silindi. Gözlerim Melda'yı aradığında masasının başında gayet sakin bir şekilde işini yapıyordu. Bu tehdit mesajı beni korkutmamıştı ancak asıl yapmam gereken şeylere mani olacak diye canımı sıkmıştı. Amacım önce Barbaros'a yardım etmekti ancak bu fikrim değişmişti. Fikirlerim çabuk değişirdi benim. Bir insana bağlı kalmak ve sadık olmayı çoktan unutmuştu sinem. Şimdi tek amacım Tan'a yardım edip Beyza'nın gerçek yüzünü göstermekti. Ama şu Melda ve Alya bozuntuları bir problem çıkarırlarsa o zaman yarım kalırdı. En son çare olarak bir mektup yazıp defolup giderdim bu yerlerden. Umarım bizzat ben söyleyebilirim Tan'a. Her şeye rağmen onu çok kırmadan açıklamayı umuyorum.

Hepimiz dikkatli bir şekilde çalışmaya devam ederken uzaklardan bir gürültü olmaya başladı. Asansör tarafından gelen bu gürültü gittikçe bize yaklaşırken Tan dahil herkes masasından hafifçe kalkıp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Ben kalkmadım. Oturduğum yerde bekledim.

"Evet! Hatta fotoğrafları bile var! Beni herkese ifşa etmekle tehdit etti. Bu şirketimizin ahlaki değerlerini hiçe sayar! İkimizin rızası ile olan bir şeydi oysaki!"

Aslında az çok tahmin ettiğim bir oyundu. Melda yapmacık bir şaşırma ile yerinden kalktığında bir CEO yardımcısı, dört güvenlik görevlisi ve bir de Alya gürültülü bir yürüyüşle bize geliyorlardı. Alya madur bir şekilde gelirken istifimi hiç bozmadım.

"Tan Bey!"

İsmini bilmediğim CEO yardımcısı seslendiğinde Tan şaşkınlıkla ona doğru yürüdü.

"Bilgisayarınızı ve şahsi elektronik aletlerinizi incelmek zorundayız. Hakkınızda şikayet var!"

Ne olduğunun farkında olmayan Tan geri çekildiğinde iki güvenlik görevlisi Tan'ın kolundan tutup götürmeye başladılar. "Durun nereye götürüyorsunuz? Ben bir şey yapmadım."

"Sorgulanacaksınız. Lütfen zorluk çıkarmayın."

Alya yalancı bir hüzünle başını önüne eğdiğinde mahcubiyet duyuyor gibi görünüyordu. Öyle olmadığına adım kadar emin olsam da bu insanların rol becerisi mükemmeldi.

"Bakın mesajda klasörün gökyüzü isminde olacağını yazmış. Seni yer eve göğe rezil edeceğim diyor. Bu tehditlerinden o kadar bıktım ki artık çok yoruldum insanın. Bu şirket için Amerika'daki işimi bırakıp geldim ben." Alya ağlamaya başladığında CEO yardımcısı çok sinirlenmişti. Elbetteki kalifiyeli bir elemanını kaybetmek istemezdi. Bu sinirle görevliler Tan'ın cep telefonunu, takım elbisesinin ceplerini, çantasını ve en son bilgisayarını karıştırmaya başladılar. Bu arada kolları su dolu kupasına çarptığı için kupa yere düşüp kırıldı ve onlarca parçaya ayrıldı.

Böylesi bir sahneyi Tan asla hak etmemişti ama en az benim kadar hayatta kalma mücadelesi verdiğini söylediğinde haklıydı demek ki. İnsanların konumu ve durumu ne halde olursa olsun hayatta kalmak o kadar da kolay olmuyordu.

HAYATTA KALMA SANATIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin