6-Ses

40 6 8
                                    

"Mun'un bedenine Cheongsin girdi."

-

"Saçmalamayın, o ebedi hapishanede! Oradan kaçması imkansız!" Yung yetkililerine ilk defa bağırıyordu Jeok. "Bizde öyle sanıyorduk avcılar, ama değilmiş. Çok yüksek seviyedeki kötü ruhlar, baş düşmanının sayesinde oradan kaçmayı basarabiliyormuş." Bu da ne demekti? Cheong sin'in baş düşmanının Mun'du, Mun sayesinde Cheong sin nasıl kaçmış olabilirdi? Hana kafası karışmış şekilde sordu "Ama onun baş düşmanı biz, özellikle de Somun'du. Somun, onu nasıl oradan çıkarabilir ki!" Wigen söze girdi. "Çocuklar, Avcı Somun, avcılığı bırakmaktan söz etti mi?" Wigen'in bu sorusuyla herkes düşünmeye başladı. Motak'ın aklına o gün geldi.

"Ah, bu avcılık işinden sıkıldım.."

Başından aşağı kaynar sular döküldü. Bunu gerçekten mi söylemişti? Ama.. ama şaka demişti! Gerçek olamazdı. Motak söze girdi. "B-bir kere sıkıldığını söyledi, ama şaka dedi Wigen! Şaka dedi!" Wigen gözlerini kapatıp kafasını eğdi. "Ebedi hapishanede kalan kötü ruhlar; söylenen şeyin şaka olup olmadığına bakmak Ga Motak-shi. Söylenmesi yeter." Motak itiraz ederek bağırırken Jangmul konuştu "Peki nasıl girdi, ne zaman girdi!?" Giran, "Otelde ettiğiniz kavgada, Gelly güçlerini Somun'un üzerinde kullanmıştı ve komaya girmişti. Tam o zaman."

Nasıl olurdu böyle bir şey? Gözlerinin önünde ailelerinden birini nasıl kaybedebilirlerdi! Peki bunu Somun'un dedesi ve ananesine nasıl söyleyeceklerdi? Bu ana kadar onlara bir seyehata gittiğini söylemişlerdi, ama şimdi onunla savaşmak zorundalar, ve onun ölme ihtimali var. Eğer ölürse ne yapacaklardı? Beşi de bunu düşünüyordu. Somun'u ararken böyle bir psikolojide olmaları çok kötüydü.

-

Saat akşam 7 sularında Hana dışarıda koşuya çıkmıştı. Aslında, koşmaktan ziyade Mun'u aramaya çıkmış gibiydi. Her ara sokağa, terk edilmiş, yıkılmış binalara bakıyor, yine de bulamıyordu. Koşarken biri bi anda gözlerini kapattı. "Ne? Neler oluyor!" Kızgın bir sesle konuştu Hana. "Bil bakalım ben kimim?" Bu cümleyi duyduğunda aklına ilk Somun geldi. Ama hayır, sesi hiç benzemiyordu. Bu ses, Dohwi'ye aitti. "Ah, sensin. Dohwi.." üzülmüştü Hana. Mun'u özlemişti, her şeyden çok özlemişti. Şuan aklında ondan başka bir şey yoktu. Dohwi'yle tekrar yakındı, ama onu sevdiği için değildi. Somun'u unutmaya çalışıyordu. Çünkü, Somun'un onu sevmediğini düşünüyordu. Tek taraflı aşk çok acı geliyordu ona.

"Hana! Hadi gel, oyun merkezine gidelim." Dohwi'yle uzun zamandır bir araya gelmemişti Hana. Ama, Somun kayıpken başka biriyle eğlenemezdi. "Dohwi, ben gelmeyeyim. Sana iyi eğlenceler." Dedi. Koşu gidecekken Dohwi konuştu. "Ama, neden? Bir anda neden üzgünsün ki?" Hana durup ona baktı. "Yoksa ben mi bir şey yaptım Hana?" Ağzını açıp iki cümle edemiyordu Hana. Dohwi'nin kalbini kırmak istemiyordu, ama Somun'dan da vazgeçemiyordu. Gidip onu araması gerekirken Dohwi ile oyun oynayamazdı. "Dohwi, ben cidden gelemem. Özür dilerim.", "oh.. peki.." Hana Dohwi'ye küçük bir gülümseme verip gitti. Bütün gece Somun'u arayacaktı.

-

"Ah, çıldıracağım! Neredesin Mun.. Hangi cehennemdesin!" Ara sokağın birinde duvara yaslanarak bağırdı Hana. Kendi kendine söyleniyordu. "Lütfen.. lütfen ortaya çık Somun.." bir anda bir ses duydu. "Do Hana, ilk defa yorulduğunu görüyorum." Kötü ruh sesiydi bu. Tanıdığı bir sesti, çok yakından hemde. Bu.. Hyang Hui'ydi.

-
Butun ruhlar toplandik, toplandik, toplandiiikk
Sonra yine yenildik, yenildiik yenildiik

Hui sizce ebedi hapishaneden kaçtı mi?

Hayir diyosaniz burada neler oldugunu tahmin edin🎯

Eger evet diyosaniz Hui neden kacmistir sizce??🎯🎯

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Apr 22 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

Tuc: The enemy is backDonde viven las historias. Descúbrelo ahora