Nikah Günü

5 3 0
                                    

Gece geç saatlere kadar sohbet ettikten sonra zor da olsa Mirza'dan ayrılıp evime geçtim. Yarın evleniyorduk fakat daha gelinliğim bile ortalar da yoktu. Neyse yarın ola hayır ola dedim ve uykuya daldım. Sabah uyandığım zaman gördüğüm kabusların etkisiyle olacak yataktan nasıl çıktım bilmiyorum. Hemen banyoya geçip duş almak için hazırlığımı yaptım. Saat daha çok erkendi . O yüzden acele etmemeye karar verdim. Tam duşa gireceğim sırada kapımın zil sesiyle oraya yöneldim. Delikten baktım. Cansu gelmişti . Onu içeri buyur ederken Mirza da kapıdan çıkıyordu . Beni görünce gülümsedi ve yanıma gelip kokumu içine çekerek bana sarıldı. Bu yanına bayılıyordum.
"Günaydın kızlar!" dedi sesin de mutluluk vardı. Bu durum bize de yansıdı hemen sevinçle karşılık verdik. Enerji başka bir şeydi ya .
"Hadi girin içeri ben de banyoya giriyordum sorun olmaz değil mi? diye sordum. Cansu cevap verdi.
"Yok canım sen banyonu yap ben de kahvaltı hazırlarım aç aç evlenmeyin" dedi gülümseyerek tamam dedim.
"Ben de yardım ederim" dedi Mirza. Mutfakta her zaman yardımcı olmayı ihmal etmiyor ne güzel diye düşünerek banyoya geçtim . Banyodaki işlerimi halledip banyo mu güzelce toparladım.
Çamaşır odama geçince kapı tepesinden asılmış gelinliğimi görünce sevinç çığlığı attım.
Mirza ve Cansu yanıma geldi.
"Ya inanmıyorum Mirza gelinliği almışsın. Ben de alamadık diye üzülmüştüm." Dedim.

"Hiç olur mu güzelim seni telli duvaklı olmadan nikah masasına oturtur muyum sandın."dedi .

"Kanka kahvaltımızı yapar yapmaz kuaföre gidiyoruz geçen gün randevu aldım bizim kuaförden. Dedi Cansu gülümseyerek.

"Tamam canım o zaman kahvaltıya geçelim. Bu arada her şey için teşekkür ederim canım arkadaşım benim iyi ki varsın kardeşim ."dedim ona sarılarak.

Kahvaltı bitince sofrayı ve mutfağı topladık sonra hemen hazırlanıp çıktık evden. Bizi kuaföre bırakan Mirza kendi kuaförüne geçti oradan da arabayı süsletip gelecekmiş. Nikah saat 16.00 gibi olacağı için panik başlamamıştı henüz. Saçlarım yapılırken bir yandan da manikür ve pedikür işlerim hallediliyordu . Tüm bunlar bitince gelinliğimi giydim bel kısmı bağcıklı dekoltesiz ve kabarık olmayan bir model tercih etmiştim. Sanırım gelinliğin en sevdiğim yanı kusursuz sayılabilecek taş işlemeleri olabilirdi. Evet hazırdım şimdi kahvelerimizi içip Mirza'yı bekliyorduk . Mirza da gelince nikah salonuna geçtik. Nikah saatimizi beklerken Mirza sürekli bana bakıyordu hem de hayran bir şekil de . O her baktığın da benim kalp atışlarım hızlanıyordu . Ne zaman geçecek benim bu hallerim . Sanırım hiç bir zaman. İnşallah.
Kapının tıklatılma sesi geldi o yöne dönüp baktık. Mirza'nın annesi hariç tüm ailesi  gelmişti. Hepsiyle ayrı ayrı tebrikleşip oturdum. Sonra kapı yine tıklayınca bu defa içeri giren dedem ve Hakan beye baktım. Onlarla da tebrikleşip oturduk . Dedem ve Mirza'nın ailesi tanışıp sohbete dalmışlardı.
Birden içeri Mirza'nın annesi geldi . Mirza şaşırmıştı, anlaşılan gelmesini beklemiyordu. Bana dönen annesi yanıma geldi.
"Aramız da biraz gerginlik oldu gelin hanım beni affedebilecek misin ? Dedi gerginlikle.
"Tabi ben unuttum bile" dedim saygıyla.  Aslın da unutmadım ama neyse. Ve eğilip elini tutup öptüm. O da elini bıraktığım da çantasından bir takı çıkardı. Altın bir kolye . Boynuma taktı. Kolyeye bakarak teşekkür ettim. Gülümseyip yerine geçti umarım samimidir .
Nikah için bilgi verildikten sonra fotoğraflarımız çekildi. Ardından salona geçtik. Şahitlerimiz Cansu ve Halil de masaya  geçmişlerdi . Onların yanına gidip masaya oturduk . Çok heyecanlıydım mutluluktan gözlerim dolmuştu.
Sonra o meşhur sözleri soran nikah memuruna baktım gülümseyerek.

"Sayın Şehrazat Tok, Mirza Kara ile iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"

"Eveet" dedim sevinç ve hayecan karışık sesimle.

CESUR YAŞAMWhere stories live. Discover now