DOMATES SOSLU MAKARNA

11 3 8
                                    

Her şey bir anda gerçekleşmişti. Kaçırılmıştım ve beni kaçıran kişi Atilla'nın düşmanıydı. Üstelik Atilla'yı mahvetmek için beni kendine aşık edeceğini söylüyordu. Şimdi de dediği saçma şeyleri ciddiye alıp gülüyor muydum?

Karan tarafından kapana kısılmış şekilde dururken birden durumun farkındalığıyla onu kendimden uzaklaştırmak için itledim. Sonrasında ellerim, hemen üstümde olabilecek telefonumu aradı. Ama yoktu. Ben böyle telaş içinde telefonumu ararken Karan yarım gülümsemeyle beni izliyordu.

"Sonunda kaçırıldığının farkına vardın. Hem şuan istesem sana her şeyi yapabilirim. Hem ikimizden başka kimse burada yok, bağırsan seni kim duyabilir?" dedi bana doğru yürürken.

Korkacağımı düşünmüştü ama öfkeden küplere binmiş şekilde ona döndüm. Bu sefer ben onu üstüne yürümeye başladım bir yandan da bağırıyordum.

"Telefonum nerede? Bak Karan ben senin gibilerini çok tanıdım. Sende bana bir şey yapabilecek göz yok o yüzden telefonumu geri ver. Hem merak etme seni şikayet falan etmeyeceğim. Aramızda kalır, söz veriyorum."

"Vermezsem ne olur?"dedi beni daha da sinirlendirmek ister gibi.

"O zaman" Sağ elimi  kaldırıp çenesini hedef almıştım ki önceden yaptığı gibi yumruğumu havada yakaladı. Ama ben daha da hırslanmıştım bu yüzden yumruğumu tuttuğu esnada karın boşluğuna sert bir tekme attım.

O elimi tutan elini çekip geriye doğru yalpalarken hemen telefonumu aramaya gittim. İlk olarak beni yatırdığı odaya gittim ve komidini ve masayı aramaya başladım. Çok zamanım yoktu  o yüzden hızlı olmalıydım.

Ama o an bir şey gördüm: tanıdık bir yüz.

Masadaki kitapları karıştırırken defterlerin birinin arasından fırlayan bir fotoğrafta iki çocuk vardı, arkalarında bir adam ve üçünün arkasında da onlarca adam daha.

O çocuklardan birisi Atilla'ydı. Yanındaki çocuğa zorla sarılmış gibi yüzü asık bir şekilde, onu yetimhaneye bıraktığımız zaman ki haliyle duruyordu.

Fotoğrafa anlam veremedim ama Karan'ın arkamdan gelen ayak seslerini duyunca hemen ikiye katlayıp arka cebime yerleştirdim. Sonra kapıda Karan belirdi. Tekme yediği tarafını eliyle tutuyordu ve ikide bir sanki tekrar tekrar aynı sahne yaşanıyormuş gibi yüzünü buruşturuyordu.

"Şuan morarıyor olabilir. Senin yüzünden ya bir daha sağ tarafıma dönüp uyuyamazsam?  Ya hastanelik olursam? O zaman vicdan azabı çekersin ben söyleyeyim ama merak etme senin için güçlü durup atlatacağım."dedi.

"Elimi burktuğuna say."dedim umursamazca.

"O bilerek olmadı. Neyse bu arada seni kaçırmış olabilirim ama açlıktan ölmene izin vermem, hem bende acıktım o yüzden yemek yapman lazım."dedi ciddiyetle.

Ona doğru döndüm ve ciddi olup olmadığını kontrol ettim. Gerçekten de dalga geçmiyordu.

"Yemek yapabildiğimi de nereden çıkardın? Hem ben aç değ- "

Lanet karın guruldaması sözümü kesti. Evet açım, çok açım.

"Hadi ama makarna yapmayı biliyorsundur değil mi? Ne yapalım, açlıktan mı ölelim? Hem ben seni düşünüyorum. Az önce nasıl da açıktığın belli oldu." dedi küçük bir çocuğun annesinden yemek yapmasını istemesi gibi.

"Beni çok düşünüyorsan bırakta gideyim. Sen ister açlıktan öl, istersen ölme."dedim cevap olarak.

"Bugün seni bırakamayacağım. Hem annenlere bile haber verdim, kendinle çelişme istersen."dedi sırıtarak.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEYAZ LALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin