GEÇMİŞ

31 5 15
                                    


Bazı meselelerin konusu hiç açılmamalı,  geçmişe gömülmeli. Aksi takdirde herkesin hayatını mahvedebilir.

Peki ya geçmiş de aynı fikirde mi?

Ya peşine takılıp gölgen olmayı seçerse, o zaman elinden ne gelir?

Ensende hissettiğin o soğuk nefes olursa ne yapabilirsin ki?

Hep bir adım arkanda, peşinde o. Üstünü örtemezsin, toprak atamazsın. Kapatmaya çalıştıkça yeni filizlenen tohum gibi gün yüzüne çıkmaya can atar, aniden tokat gibi yüzüne çarpar, sersemlersin. Sen daha ne olduğunu anlayamadan içine düşmüşsündür zaten bu bataklığın.

Yüzleşemezsin, artık her şey için çok geç.

___________________________________________

"Ölüm fermanın"

Kafamda yankılanan, içimden onlarca kez tekrarladığım, idrak etmenin zor olduğu iki kelime.

O an kendimi kaybettim neyden bahsediyordu bu?

Büyük adımlarla onun tam önünde durdum. Onun diyorum çünkü adını anarak ağzımı kirletmek istemiyorum.

"Sen neyden bahsediyorsun? Ne ölümü? Bu USB ne anlama geliyor? Bak artık bırak şu şaklabanlığı."dedim bağırarak.

"Doğru söylüyorsun. Siz izlerken oluşacak yüz ifadeleriniz daha eğlenceli olacak. Asıl eğlence sonda. Sabırsızlanıyorum."dedi sırıtarak.

USB yi masaya önceden koydurttuğu laptopa taktı. Saniyeler süren tıklamalar sonucunda bir video ekranı açıldı.

Bağırışlar, küfürler, yumruklar...

Bu gerçekten Atilla'ydı.

Bir kavgadaydı ve karşı taraf savunmasızken Atilla delirmiş gibi ard arda yumruklar atıyordu.

Ben gördüklerim karşısında şok olurken Atilla rahatlamış görünüyordu. Derin bir nefes aldı ve omuzlarını dikleştirdi.

"Kim bu Atilla? Niye saldırıyorsun bu çocuğa?"dedim. Sesim titriyor, soğuk soğuk terliyordum.

Canavar gibiydi. Eğer kavgada onu çocuğun üstünden kaldıran biri olmasaydı oracıkta öldürecekti. Ben onu böyle tanımamıştım. O sanki benim tanıdığım Atilla değildi. Bambaşka biriymiş gibiydi.

En sinirlendiği anda dahi saygısını bozmayan, kendinden ödün vermeyen Atilla nereye gitmişti?

Sınırını bilen, sırf ölecek diye bir çiçeği bile koparamayan o nazik çocuk neredeydi?

Videonun devamında zorlukla, saldırdığı kişiden ayırdılar. Elleri kandan bir eldiven giymiş gibiydi. Üstü başı her yeri kan içindeydi.

Onun bu halini görmek midemi bulandırmıştı.

Atilla sorularım karşısında susuyordu. Hiçbir şey söylemiyordu. Uzun süren ısrarlarımın ardından en sonunda dudaklarını araladı:

"Sonra her şeyi anlatacağım."dedi.

Bu kamera şakası falan mıydı? Ciddi olamazdı herhalde. Böyle somut kanıtlar elimizdeyken halen daha beni geçiştirmezdi. Artık sabrım taşıyordu.

"Atilla daha ne olsun istiyorsun? Her şey ortada. Ben artık bilmek istiyorum. Yeter artık."dedim bağırarak.

"Alara sakin ol. Bak Karan'ın amacı bizi birbirimize düşürmek. Yapma, ona istediğini verme."dedi sakince.

"Sakin falan olamam Atilla anladın mı beni? Sakin falan olamam. Madem bu Karan'ın bir oyunu o zaman açıkla hemen ne oluyor burada?"

"Orada sadece- " cümlesini tamamlayamadan midemden yükselen bulantıyla birlikte tuvalete koştum.

BEYAZ LALEWhere stories live. Discover now