25. Yadigar: Lanetli Prens

En başından başla
                                    

"Gölgenizi benden saklayamazsınız." demişti Caelan. Tate gücünün verdiği bu açığa fazlasıyla bozulmuştu. Biraz korkmuştu da, sonuçta Cellat istediği an ensesinde belirebilirdi ve güvendiği yadigarı dahi onu koruyamazdı. Saçlarını toplayıp kusmuktan arındırdığım Elaena başını masaya koymuş uyuklarken Alastir sesini çıkarmadan onun üzerini toparlamaya çalışan Caelan'a bakıyordu.

Benim baktığım gibi...

"Cellat'ın bu talihsiz ve olaylı giriş çıkışları beni benden alıyor." dedi Akiel. Ona hak vermemek imkansızdı, baş başa kalabilmemiz için ne olması gerekiyordu anlamıyordum. Şartlar bana Clio'yu bazı kaçamaklar için kullanmaktan başka çare bırakmayacağa benziyordu. Annem Clio'ya verdiğim emirleri duyar diye çekindiğim için mümkün olduğunca Clio'yu bu işe bulaştırmamaya çalışmıştım ancak deardımla başka türlü vakit geçiremeyeceğe benziyordum.

Caelan ile bu gece, onlar Tharian'a dönmeden önce şansımı denemeliydim, o dün gece benim balkonuma tırmanarak ilk adımı atmıştı. Sıra bendeydi. Akiel bu düşüncemden hiç hoşnut olmasa da beni vazgeçiremeyeceğini bildiğinden sanırım sessiz kalmayı tercih etmişti.

"Ben hazırım." Dedi Levi gece mavisi gömleğinin kollarını sıyırarak. Üzerindeki yamalı yamalı kusmuk lekeleri hala göze komik geliyor olsa da bu kadar kısa zamanda elinden ancak bu kadarı gelmişti. Caelan Levi gelir gelmez ayağa kalktı, sağ eli Gölgegetiren'in üzerindeydi. Kuzenim de ona dik dik bakarak koruyucu bir tavırla Elaena ile benim arkamıza geçti. Cellat ile baş başa olmamız ve onun tüm silahları yanındayken kendisinin yanında sadece kısa el kılıcının olması Levi'yi fazlasıyla huzursuz etmişti. Ellary kız kardeşiyle olan muhabbeti kenara bırak sadece bunun için bile hepimizin canına okurdu. Bunları ispiyonlamayacağını umduğum gözleri kapalı, mışıl mışıl uyuyan deli olduğuna artık inanmadığım kuzenime baktım. Alastir mi daha çok başıma bela açmıştı Elaena mı kestiremiyordum.

"İkisi birden ve görünüşe göre bu sadece bir başlangıç güzel hükümdar."

Haklıydı, iblis ruhlu yadigarım her zaman olduğu gibi gerçeği dile getiriyordu. Elaena'yı nazikçe uyanması için dürtüklediğimde bir bebek gibi mırıldanarak doğruldu, uykulu gözlerle kollarını bana sardığında Alastir nihayet ona bakmaya cesaret etmişti. Gök mavisi gözleri kuzenime bakarken bariz bir şekilde değişiyor, daha şefkatli ışıldayan bir renge bürünüyordu.

"İletişimimiz kopsun istemiyorum, o artık benim arkadaşım." dedi isyan edercesine yanındaki Cellat'a dönerek. Caelan derin bir iç çekti, üçümüzün de bu duyguların sadece arkadaşlık çerçevesinde kalacağına dair ciddi soru işaretleri vardı.

"Alastir, herhangi bir kabile olsa bu dediğin çok olabilir bir işti ancak Albion sarayındaki bir Realtas'tan bahsediyoruz." diye kibarca açıklamaya çalıştı Caelan. Alastir kendisi için çok önemli olduğundan onu kırmak istemediği sesinden anlaşılıyordu. "Sen Efnisien'in tek varisisin. Aranızdaki mektuplaşmalar, haberleşmeler ve buluşmalar çok yanlış politik krizlere sebebiyet verebilir."

Yutkundum, Alastir'in halkı ile ilişkisi zaten sallantıdaydı. Tharianlılar her ne kadar Elide'ı çok sevse de Lanetli Prens, deard dışı evlilik, savaş yanlısı Efnisien herkesin yiyip yutabileceği şeyler değildi. Bir de üstüne tek varis prens Altın yanlısı görünürse halkın sabrını taşıran son damla bu olabilirdi. Tharianlılar şu an isyan etmiyorlarsa Kralları Gök Hükümdar kimseye boyun eğmeyip kendi çizgisini net tuttuğu içindi. Gücünden ve bağımsızlığından emin bir imaj her kralın kolayca sağlayabileceği bir şey değilken Efnisien bunu başarmıştı; Alastir'in buna en ufak bir gölge düşürme şansı yoktu.

Tate öksürerek boğazını temizledi, konuşurken o kadar çekingendi ki gülesim gelmişti. Caelan'ın bu yüreklere korku aşılayan imajı hoşum gidiyordu.

RHOSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin