13. Yadigar: Aile Sırları

242 39 278
                                    

Selam :)

İyi okumalaaar...

———

———

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

———

Clio beni Albion'un avlusuna getirdiğinde avcumdaki minik aynaya sıkı sıkı tutunuyordum. El ayama ejderha işlemelerinin pütürleri batsa bile onu avucumda hissetmek bana güç veriyordu. Her ne kadar Akiel bahtsızlık olarak adlandırsa bile çok sevgili ailemin yardımı olmadan saraya geri dönebilmiştim ve şu an bu en önemli şeydi.

Tamamen Caelan sayesinde olmuş olsa da kendi başıma hareket edip bir şekilde üstesinden gelebilmiştim. Şu an omuzlarım kabarık çenem dik bir şekilde, pelerinimin önü kesilmiş elbiseyi saklaması adına uçlarını sımsıkı kapalı tutar halde avlunun sonundaki merdivenlere yürüyordum. Şimdiye dek odalara ve salonlara açılan bu merdivenleri Clio'ya sahip olduğum için pek kullanmamıştım ancak şu anda işi biraz gösterişe dökmek istediğim için dönüşümü zamana yayıyordum.

Merdivenlerden ilk koşarak inen Gwen olmuştu. Sherana ve Elaena da onunla beraberdi. Elaena ile göz göze gelir gelmez kocaman gülümsedi.

"İyi olduğunu biliyordum! Sana iyi geleceğini de..."

Dediği şeye kaşlarımı ister istemez çatmıştım. Sherana güvende ve iyi olduğumu fark edip Kader'e şükrederek merdivenlerde oracıkta yere yığıldığında Elaena onu tutan kişi olmuştu. Gwen'in gözü hiçbir şeyi görmüyor sadece bana koşuyordu. Saniyeler geçmemişti ki bize Des ile Julianne de eşlik etmişti. Gwen gözleri dolu dolu üzerime atlayıp arka arkaya özürler sıralarken Julianne vücudumu kontrol ediyor, zarar görmüş müyüm tedaviye ihtiyacım var mı onu anlamaya çalışıyordu. Küçük Des ise çoktan bacağıma yapışmış, bir daha asla aileyi böyle korkutmamam için yalvarıyordu. Onun kocaman aile yadigarı topaz gözleri ile annesinden aldığı kömür karası gür kirpiklerine baktığımda yelkenleri az kalsın suya indirecek olmuştum ancak merdivenlerin başında beliren kişi buna engel olmuştu.

Rhiannon...

Annemin adını bile anmak istemediği, bunca yıl bana hiç bahsetmediği, ilk geldiğimde bana beklediği her şeymişçesine sarılmış olsa bile kalan günlerde adeta bir hayaletmişim gibi davranarak bana asla yardımcı olmayan büyükannem...

"Kader'e şükür ki güvendesin."

İşte başlıyorduk.

"Evet, öyleyim. Keşke senin sayende diyebilseydim." Dilimin ucuna kadar gelenleri filtrelemek zorunda olmamak büyük rahatlıktı, yine de bu soğuk savaşta dikkatli olmam gerektiğinin bilincindeydim. Her kelimem özenle seçilmeli, yerine oturup karşı tarafa geçebileceği bir boşluk bırakmamalıydı.

Rhiannon'un yüz ifadesi değişmedi, aksine bu çıkışımı bekliyorcasına karşı atağa geçti.

"Ben de keşke bunca karışıklığın senin hatan senin sorumsuzluğun olmadığını söyleyebilseydim ama öyleydi." Diye başladı tam beklediğim gibi beni sorumsuzluktan vurarak. Devamını getirmesini bekledim. Ses tonu havada süzülen bir kuş tüyü kadar hafif ve narin bir tonda olsa bile kelimeleri keskindi. "Bu yaptığın çok pervasızcaydı, öldürülebilir kurban edilebilir daha da kötüsü seni kanın için isteyecek Rasların eline düşebilirdin."

RHOSİNWhere stories live. Discover now