TANITIM

728 50 216
                                    

Keltlerin mirası ilk çağ ile tarih öncesi çağa kadar uzanır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keltlerin mirası ilk çağ ile tarih öncesi çağa kadar uzanır. Orta Avrupa'dan Büyük Britanya adalarına, Galya'ya ve İspanya'ya göç ettikleri söylenir. Kendi kültürleri, inançları ve en önemlisi kendi kanlarından süregelen büyüleri vardır. İtimatları Kader'e ve onun büyük alametlerinedir.

Milattan önceki yüzyılda Julius Ceaser'ın Galya seferleri esnasında kahinleri aynı zamanda yargıçları kabul edilen Druidler bir dünya öngördü. Asla kışın gelmediği; açlığın, kıtlığın ve toprak savaşının olmadığı bir diyar... Seferler esnasında halkın bir kısmını güvene almak istediler. İnananlar kadar inanmayanlar da vardı. Ve gün geldiğinde geçit inananları kucakladı.

Benim atalarım da inananlardandı.

Gördükleri eşsiz güzellikteki güllerle beraber diyara bu Rhosin ismi verildi. Sonsuz baharın ve güllerin diyarı...Yerleştiler, benimsediler, ektiler, büyüttüler, çoğaldılar. Toprağın onları beslediği kadar onlar da toprağı beslediler. Diyar cömertti, çok geçmeden bizi ruhlarla ve sihirle tanıştırmıştı. Büyülü kanımız ve kadim ruhlarımız Rhosin tarafından benimsenmişti. Ve kaçınılmaz olan da gerçekleşmiş... Diyarın asıl sahipleri olan Fomorilerle yollarımız kesişmişti.

Biz de onlar gibi Kader'e inanıyorduk ama onlar bununla beraber Altı Bilge Ejderha'nın öğretilerini de benimsemişti. Ve onlar bizim aksimize diyarın ve Kader'in bizi benimsemesinden bizim kadar memnun değillerdi. Bize Ras demişlerdi. İçlerine almaktan çekinmiş, Bilge Ejderha öğretilerini sadece kendilerine saklamışlardı.

Biz ilk bu diyara adım attığımızda bizi Atrian'ın ötesindekilere çok benzettikleri için istememişler ve bizden kurtulmaya çalışmışlar. Ama diyar bize hediyelerini vermeye devam etmiş ruhumuza büyüsünü çoktan işlemişti. Kanında hüküm olanlar doğmuş, mor gözlü çocuklar Kader'in iplerini görüp onlara dokunabilmeye başlamışlardı.

Fomoriler bundan korkmuştu. Kader'i kendilerine ait zannetmişlerdi. Ve bizi, Rasları diyardan sürmek için eski kadim bir ritüeli gerçekleştirip diyara onları getirmişlerdi. On büyük şeytanı...

Ne çağırdıklarını kendileri bile bilmiyorlardı. Baş edemeyecekleri kadar büyük, sadece Rasları değil kendilerini de yok edebilecek kadar kuvvetli iblisleri diyarın başına bela etmişlerdi.

Tutkunun ve şehvetin şeytanı Asmodeus, gurur ve küstahlığın efendisi Belial, yedi günahtan oburluğu sırtlayan Beelzebub, denizlerle derin suların kabusu Leviathan, aç gözlülüğün şeytanı Mannon, gökyüzünün laneti Astaroth, dahice keşifler ve icatlarıyla her şeyi değiştirmiş Belphegor, geçmiş ve geleceğin şeytanı Ammon, en kudretli olan Lucifer ve güzelliğiyle herkesin aklını alan onun eşi Lilith...

Huzur içindeki diyarı sapkınlığa yoksulluğa çaresizliğe sürüklediler. Diyara binlerce yıldır hiç gelmemiş kışı getirdiler. Şeytanlar hem Fomorileri hem de Rasları katledip köleleştirdiler. O noktada iş birliği yapmamız gerektiğini anladık, diyar için el ele verdik. Kandan hükümle doğan üç Hükümdarımız öne çıktı. Gök Hükümdar, Altın Hükümdar ve Kızıl Hükümdar... Fomorilerin Altı Bilge Ejderha öğretilerinden yararlanarak Ejderha kemikleriyle ve kendi kanlarıyla Cellatlara gücü ve ruhu fısıldadılar.

Altı Cellat bizim şeytanlara karşı zırhımız olsa da yetmedi, zihnimiz şeytanların fısıltıları karşısında yeterince güçlü değildi. En dibe inip ruhumuzu onlar karşısında güçlendirmemiz gerekiyordu. Fomoriler yardımıyla özgür ruhları birbirine bağlamıştık, ama bir sorun vardı. Bağ yeterince birleştirici değildi.

Tutkunun ve şehvetin şeytanı Asmodeus savaş esiriydi. Onu kurban ederek kanıyla Rasları birbirine bağladılar. Deard bağları doğdu, kadersel eşlerimizle Kader'imizdeki eksik parçamız doldu. Ruhumuz tek bir bütün halinde şeytanlarla savaştık. Belphegor düştüğünde onun dahice keşifleri ve mucitleriyle kudretli ruhları en yürekten sevdiğimiz eşyalara yani Yadigarlara bağladık. Ruhumuza eş biçilmiş ruhlarla tanıştık, nesilden nesle aktarılacak Yadigarlar bu diyardaki kaderimizin somut haritası oldu. Artık herkes oynaması gerektiği rolü biliyordu, Kader'in bağları ile ilişkimiz hiç bu kadar sıkı olmamıştı. En son Lucifer ile beraber tüm şeytanlar düştüğünde onların en değer verdiği en büyük güçleri olan tohumlarını ve ruhlarını savaş ganimeti olarak sakladık. Belphegor'un öğretilerinden fazlasıyla etkilenen Kızıl Hükümdar efsanevi dokuz kutsal yadigarı onların ruhlarıyla dövmüş, kanlarıyla yoğurmuştu.

Deardlarımız, Yadigarlarımız ve Diyarımız... Hikaye binlerce yıl önce böyle başlamıştı. Kanında hüküm akan üç Ras tüm şeytanları dize getirmiş, diyarı tekrar sonsuz baharla taçlandırmıştı. Fomorilerle anlaşmaya varılmış, Rhosin özlediği düzenine eskisinden daha kırılmaz bir şekilde dönmüştü.

Benim kaderim ta bugünlerde çizilmiş, ruhum binlerce yıl sonrası için hükümle dövülmüştü.

Ben Helia. Henüz Kader'in benim için çizdiği yolun başındaydım. Gölgelerin ve yansımaların arasında kanımda akan hükümle yazgımı bulmaya çalışıyordum. Deardımı ve yadigarımı... Diyarın en tehlikeli yadigarının ve en kanlı Cellat'ının yazgımda beni beklediğini bilemezdim.

Sonuçta her şeyin kusursuz ve huzurlu olduğu bir evrende ne ters gidebilirdi ki, öyle değil mi?

- Rhosin -


Selam :)

Yeni bir hikaye ile daha karşınızdayım ve biraz heyecanlıyım. Sonsuz baharın hüküm sürdüğü evren... Rhosin.

Bence Rhosin'in zamanı geldi.

Bu kurgu "Zaman ile mekan çarpışsa galip gelen kim olurdu acaba?" sorusu ile aklımda can buldu. Sahneler kafamda yeşillendi, fantastik kitaplarda sevdiğim ve tilt olduğum her şey hikayeye bir akış yönü verdi. Ve nihayet hikayenin kafamdaki şeklinden mutluyum.

Evrenin kendi içindeki kurallarını yazmaktansa Helia ile beraber kendiniz keşfedin istiyorum. Çok karışık olmasa da birkaç şeyi netleştirmek adına bir bölüm açtım. İçerdiği tropelardan bahsetmem gerekirse found family, aldatma trope'u olmayan forbidden romance ve sanırım biraz da enemies to lovers var.

Bu hikayenin aslında ne olduğunu finalinde anlayacaksınız.

Kitap kendi uydurduğum ruhani bir ırk olan Raslar ve Fomoriler üzerinden ilerleyecek. Ve hikayede derinleştikçe paladinler, iblisler, periler gibi diğer ırklar eklenecek. Rasların kendi içinde türleri ve gelenekleri var. Yer yer Gal ve Kelt mitolojilerinden ilham alarak seçtiğim isimler de mevcut, dungeons and dragons sevgim de... Bölüm sonlarına genel bilgi için sembolik olarak koyarım belki. Şu ana dek hep kafamda canlanan görüntüleri yazmış biri olarak ilk kez kurgu derinliği için ekstra mitolojik okumalar yaptım ve açıkçası bu beni biraz heyecanlandırdı.

Rasların da kendi içlerinde türleri, farklı kabileleri var. Hikaye içinde ilerledikçe öğreneceksiniz. Yoğun rica üzerine 30-40 bölüm ilerledikten sonra bir terminoloji bölümü açmayı planlıyorum. Şu anda buraya koyduğumda çoğu anlamsız bir araya gelmiş kelimeler gibi görüneceğinden bunu bilerek sonraya bırakıyorum. Harita da ilk kısımdan ikinci kısma geçerken yayınlanacak. ❣️

Her ne olursa olsun Helia ile beraber  eğleneceğimizi düşünüyorum. Sonuçta her şeyin yolunda  ve kusursuz olduğu fantastik bir evrene kusurlarla dolu dünyamızdan geçiş yapmak ister istemez keyifli bir çatışmaya sebep olacaktır.

Eesi, eğlenmeye bakın. Ve unutmayın, yeterince kan döküldüğü müddetçe her şey mümkün!

Sevgiler...

-B

RHOSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin