BÖLÜM-4

5 3 0
                                    


Bayan Lilith'in dik bakışları arasında yemeğimizi yedikten sonra bir ateş yakıp etrafına oturduk. Bay Perry bizimle gelmiş olsaydı daha rahat olacağımıza emindim. Herkes kendi arasında bir sohbete dalmıştı. Göz ucuyla Cason ve Beatrix'e baktım. Gülüşüyorlardı. Beatrix'in yüzü kızarırken hafifçe Cason'ın omzuna vurdu. Cason dudağının bir kenarı yukarı kıvrılmış şekilde Beatrix'i süzdü. Bu efsane bir bakıştı işte! Bana da dışarıdan böyle bakan birinin olmasını çok isterdim.

"Neye gülüyorsun?" Derek başını okuduğu kitaptan kaldırmış yüzümü inceliyordu. O söyleyene kadar gülümsediğimi fark etmemiştim.

"Çok sevimliler." diye mırıldandım.

"Kim Aryan ve Juno mu?" isimlerinin telaffuz edilmesiyle bakışlarım direkt Aryan'ı buldu. Juno elindeki dergiyi gösteriyor hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu. Aryan kıvırcık saçlarını sallayarak onu onaylıyordu. Kaşlarımı çatarak Derek'e baktım ve

"Hayır onlar değil." dedim. Bu gece beraber uyuyacaklardı... Bunu düşünüp kendime eziyet edecek kadar salak değilim. Sanırım.

"Gıcık olman için söylemiştim zaten." dedi omzunu silkerek sonra da önündeki kitaba döndü. Bir anda kitabı tekrar kapattı ve

"Sendeki kitabı versene. O daha çok ilgimi çekti." utançla kaplanan kırmızı suratıma rağmen bir kahkaha patlattım ve

"Bunu sadece beni gıcık etmek için yapıyorsun." dedim. Şaşkınlıkla kalkan kaşlarını birbirine sımsıkı bastırdığı dudakları izledi.

"Hayır Giselle. Kesinlikle onun için yapmıyorum. Belki denemediğim şeyler vardır." ifadesiz suratı benim de utanç duygumun içine gömülmeme sebep oluyordu. Elini aramızda duran kitaba attığında öteki ucundan da ben tuttum.

"Eminim hepsini yapmışsındır." Hay çenemin yayına! Gülmemek için kendini sıkıyor gibi görünüyordu. Ancak birkaç saniye içinde duygusuz suratı tekrar kendini gösterdi.

"Az önceki okuduğum sahneyi tam olmasa da seninle yapmış olduk. Nasıl devam ediyordu acaba?"

"Öyle bir sahne yoktu sen uydurdun."

"Çıplak olsaydık-"

"Sus lütfen!" diye cıyakladım. Bir insanın böyle arsızca konuşurken bu kadar duygusuz olması imkansızdı. En azından gri gözlerinden bir kıvılcım çıkmalıydı. Gerçi ilgi duymuyorsa böyle olması da normaldi sanırım. O zaman da alaycı bir bakış olmalıydı suratında. Ama yok. Sıfır. Sıfır. Sıfır. Kitabın ucunu bıraktı ve başını sallayarak kendi kitabına döndü. Bu bir pes ediş miydi yoksa alay mıydı?

"Hayır pes etmiyorum." dedi zihnimi okumuş gibi. Zihnimi okuyabilmesi düşüncesi tüylerimi diken diken ederken şaşkınca saçlarının kapattığı yüzüne bakıyordum. Saçlarının kenarından çenesinin kasıldığını gördüm.

"Bana bakmayı bırak da şehvet dolu kitabını okumaya devam et." bugün vücudumdaki kan yerinde durmuyordu. Suratımın kızardığını hissederken bakışlarımı ondan kaçırdım.

"Küçük sapık..."

"NE?" mırıldandığını duymuştum. Cıyaklamamı durdurdum ve

"Her türden kitaplar olabilir. Bu sapık olduğum anlamına gelmez." şimdiye kadar çok akıllıca konuşmuşum gibi mantıklı bir ses tonuyla söylemeye çalıştım. Omuzlarının kalkıp indiğini gördüm. Başını kitaptan kaldırdı ve bana dönerek

"Ne zaman susmayı planlıyorsun?" diye sordu. Bozulmuştum. Baya baya bozulmuştum. Açık duran çenemi kapattım ve önümüzde yanan ateşe çevirdim bakışlarımı. Sanırım benden rahatsız olmuştu. Onu daha bugün tanıdığımı kendime hatırlatarak moralimi yerine getirmeye çalıştım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 29 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MELEZLERWhere stories live. Discover now