4. Kardeş

643 59 52
                                    

Bölüm 4 | Kardeş

Şanssız bir insandım.

Bunun bir kanıtını sun deseler Ardıç'ın kardeşi olmak derdim çünkü bu sabah beni uyandırmak için kulağımın dibine soktuğu telefonda son ses şarkı açmıştı.

Başka bir kanıt sunmam mı gerekirdi?

İşlemediğim bir suçun başrolü olan Aral'ın karşısında şimdi utançtan gebermemek için zor duruyordum. Gelmeyeceğini düşünmüştüm ama gelmişti, üstelik gelirken benim sevdiğim atıştırmalıklardan da almıştı.

Rezilliğimi umursamamıştı.

Karşımda oturup Ardıç'la PES oynuyordu, bense bilmem kaçıncı kez onunla dün geceki mesajlaşmamı okumaya devam ediyordum.

Akasya: Ben seni sarhoşken öptüm mü?

Aral: Saçmalama, Akasya.

Aral: Olmadı öyle bir şey.

Aral: Niye inanıyorsun saçmalıklara?

Akasya: Ne bileyim, sarhoşken ne yaptığımı hatırlamıyorum.

Akasya: Gerçekten böyle bir şey yapmadım değil mi?

Aral: Akasya, inanmıyor musun bana?

Akasya: Ne bileyim ya! Böyle bir şey olsaydı Ardıç beni azarlardı zaten.

Akasya: Hiç öyle bir şey dememişti.

Akasya: Değil mi?

Aral: Kafaya takma onların dediklerini.

Aral: Biri uydurmuş işte.

Aral: Diğerleri de o kişinin lafına inanıyor, onlara göre senle ben şu an sevgiliyiz.

Akasya: Haklısın.

Akasya: Ardıç görürse yanlış anlar.

Aral: Konuştum ben onunla.

Aral: Sen yazılanları umursamadan uyu güzelce, geç oldu.

Aral: Ben halledeceğim.

"Akasya!"

Annemin bana seslenmesiyle geriye kalan mesajları okumadan telefonu kapattım. Başımı kaldırıp abimlere baktığımda Aral'la kısa bir an göz göze geldik, hızla önüne dönüp oyunun devam etmişti.

Sessizce salondan çıkıp mutfağa geçtiğimde annem masanın arkasına oturmuş, telefonda birisiyle konuşuyordu. Benim içeri gelmemle telefonu kulağından uzaklaştırdı. "Kahveleri götür," diyerek masanın diğer ucundaki tepsiyi işaret etti, ardından telefondaki kişiye odaklandı. "Dinliyorum, tatlım."

Tepsiyi alıp salona geri dönmüştüm. Ardıç o sırada zafer kazanmış olduğu için, "Ver lan arabanın anahtarını!" dediğinde Aral göz devirerek anahtarı onun eline vermişti. Ardıç kazandığı taktirde Aral arabasını bir haftalığına ona verecekti ve öyle de olmuştu.

"Sen de kendi arabanı versene ona," dedim tepsiyi orta sehpanın üzerine bırakırken. "Çocuğun arabasını alıyorsun elinden."

"Gerek yok," dedi Aral. "Arabasında sonra çizik olursa dilinden kurtulmam. Kendimi hiç yormayayım, zaten rahat edemiyorum arabasında."

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | SARIWhere stories live. Discover now