21. Bölüm

25 8 24
                                    

Ayol ben gene geldim ama bölüme isim bulamadım .d

Neyse önemli değil bazı bölümlerde de isim yok. Bu bölümde birbirinden farklı şeyler olduğu için bölüme ortak bir isim bulamadım.

Keyifli okumalar diliyorum kutup yıldızlarımmm <3

Soner ' den

01.00

"Ulan oğlum anan sana demedi mi bu kadar içme diye!" Bana kızan Alparslan'ın önünde dans etmeye devam ederken kolumdan tutup beni kendisine çeken Mert'le göz göze gelince "Ooo Mert bey siz burda mıydınız ya?" Dediğimde "Gidelim mi?" Demişti.

İçmiştim ama kafam yerindeydi. Başımı onu onaylarcasına salladığımda elimden tutarak beni çıkışa doğru götürmeye başladığında Can'ı görüp onu tutmuştum. Can'ı tutunca Mert de neye uğradığını şaşırmış ve Can'ın kulağına yaklaşıp bağırmıştım.

"Biz gidiyoruz, Alparslanla dönersin sen eve!"

Can benden uzaklaşınca kaşlarını çatarak yüzüme bakmış ve "Anladık ne bağırıyon?" Diye bağırmıştı.

Elimi ona karşı 'Siktir et.' Der gibi salladığımda Mert beni hızlıca çekerek dışarı çıkarmıştı bile.

"Ee hani araba?" Diye sorduğumda elinde oynadığı bir şeyi kafama geçirmiş ve önümüzde motor olduğunu görmüştüm.

"Vayy motorla gidiyoruz yani." Dediğimde gülerek motora binen Mert'in arkasına oturmuştum bende.

Motoru çalıştırdığında hızlanarak, bulunduğumuz bar'ın önünden ayrılmış ve hemen ara sokakları gerimizde bırakıp yola çıkmıştık.

Ellerim Mert'in belinde yola devam ederken, Bursa'nın güzel bir şehir olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Gerçekten de güzel bir şehirdi. Annemler içinde öyleydi. Çocuklukları bu şehirde geçmişti nede olsa.

Bizler içinde öyle olmuştu. İyi ki de taşınmamışız diye geçirdim içimden. Uzun, hiç bitmeyecek gibi devam eden mudanya'ya giden yollarda Mert'le ilerlemek güzeldi.

Son hızda motorla gittiğimiz yolda gece bir olmasına rağmen arabaları sollayıp geçerken fazla mutluydum.

Barışmıştık. Tek biz değil hepimiz barışmıştık. Ve bu da güzel bir şeydi.

Mert sağa dönünce nereye gittiğimizi merak ediyordum.

Bir iki ara sokağa daha girdiğimizde Mert yavaşlamış ve durdurmuştu motoru.

Kendisi önce inince kafasından kaskı çıkarmış, sonra da bana dönerek benim kafamdan kaskı çıkarmıştı.

Bende motordan inince deniz gözüme çarptı. Ay'ın ışığı denize yansırken sanki bembeyaz bir serap görüyormuş gibiydim. Denizin sertçe karaya çarpan dalgaları da ister istemez dikkatimi çekmişti.

"Mert gel." Diyerek elini tutup Mert'i peşimde sürüklemeye başladığımda deniz kenarına getirmiştim onu.

"Soner Allah aşkına gel eve gidelim hadi." Diyen Mert'i dinlemeyerek önce tişörtümü sonrada pantolonumun cebindeki telefonu ve diğer eşyalarımı çıkarıp kuma attığımda ayakkabılarımı da çıkarmıştım.

Bir adım atmamla buz gibi olan soğuk su bütün vücudumu titretirken, hemen alışmıştım.

Denize doğru bir kaç adım attığımda suya girmiştim. Mert de kendi cebindeki malzemelerini
çıkarıp benim eşyaların yanına koyunca o da kendi tişörtünü çıkarıp yanıma gelmişti.

ARAMIZDA SIR ÇOCUKLARWhere stories live. Discover now