🍂

881 75 19
                                    

Minik kız uzandığı yataktan kalkıp mis gibi kokan yaprak sarma ile gülümsedi. Yaprak sarma için ayrı sevinci vardı ama babası gelecekti bugün. Annesi ne zaman yaprak sarsa babasının geldiğinin habercisi idi.

Aynanın karşısına geçip üzerine giydiği elbiseyi düzeltip saç örgütlerine bakmıştı. Babası hep onu havuç kafam diye severdi. Annesinin  İngiliz güzeli olduğu bir gerçeği genlerini resmen kızına geçirmişti.

Annesi zamanda dünya güzellik şampiyonu iki defa kazanan biriydi. Tabii Ayana'da bunu biliyordu. Gittikçe annesine benziyordu. Bozulan saç örgütlerine bakan küçük kız kendi küçük şifonyerine gidip tarak alıp babasının geçen gelirken aldığı haki yeşili tokaları alıp aşağa indi. Mama sandalyesinde salatalık geveleyen erkek kardeşini görünce tebbesüm etti.

Ocağın yanında duran annesinin yanına gidip giydiği elbisenin ucundan tutup çekiştirdi. Kızını gören Yasemin kızını kucağına alıp dalin kokan saçlarından öptü. İkiside sandalyeye oturunca kızını sağ dizine oturtup işaret diliyle "Bir sorun mu var prenses?" dedi.

Ayana başını salladı. Elinde ki tarağı alıp annesinin eline bıraktı. Annesi kızını kucağına alıp evin bahçesine çıkardı. Bahçe takımından bir sandalye çekip kızını oturtu. Kızını saçını nazikçe tarayıp örmüştü. Kızının saçlarının üstüne öpücük bırakıp kokladıktan kızının sırtına düşen saçlarını ve tarakta ki saçları temizleyip çöpe attı. Yasemin arkasına dönüp kızına bakacağa zaman Savaş ile yeni arabaları incelediklerini gördü. Mutfağa girip salatalık yiyen oğlunun yeni çıkan saçlarını düzeltti.

Savaş'ın ona aldığı oyuncak tanka bakan ayana büyülenmiş gibi idi. Savaş'ın ellinde ki kumandayı sorgularcasına bakıyordu. Savaş artık Ayana'yı çözmüştü her bir bakışını ve mimigini bunun sayesinde anlaşmaları çok rahat oluyordu.

Savaş yere oturunca Ayana'da yere oturdu. Kumandayı çimlerin üzerine bırakıp "Bunu kontrol ediyor." dedi.

Ayana'nın kaşları havalanınca savaş bu haline gülmüştü. Bu nasıl olur demekti. Ayana'nın ellinden tankı alıp yere koydu sonra kumandayı alıp tankı sürmeye başladı.

Ayana işaret dili ile "Bende." dedi.

Savaş itiraz edeceği sırada kumandayı alıp oynamaya başladı. Savaş şaşırmış şekilde kıza bakıyordu. Ona nasıl süreceğini öğretmemişti. Bir kaç dakkika sürdükten sonra kumandayı Savaş'a verdi. Savaş kumandayı yere koyup işaret dili ile "Bunun nasıl kullanılacağını sana öğretmedim." dedi.

Ayana, Savaş'ın bu haline gülüp işaret dili ile "Zor değil. Sen sürer iken kumandayı nasıl kontrol ettiğine baktım." dedi.

Savaş işaret dili ile "Zeki kız." dedi.

O sırada Savaş'ın gözlerine içine bakan ayana üzerinde askeri üniforması babasını gördü. Oturduğu yerden kalkıp ona bakan babasını gördü. Koşarak babasının yanına gitti. Ayana, babasından öğrendiği şey ise insanlar gözleri senin için ayna olsun. Göz teması kurduğun kişi sayesinde arkanı görürsün.

Selim kızını kucağına alıp öpüp kokluyordu. Savaş'ın yüzü düşmüştü. Babası iki ay önce şehit olmuştu. Annesi ne kadar gitmek istese de Selim amcası buna izin vermeyip siz bana devremin emaneti demişti. Ayana'yı yere bırakan selim arkasını dönüp giden çocuğa bakmıştı.

"Savaş!" dedi selim.

Savaş arkasını dönüp Selim'e baktı. Selim onun yanına gidip boylarını eşitlemek için dizini kırıp eğilmişti. Selim, Savaş'a sarılınca savaş ağlamaya başlamıştı. Babasının cenazesinde bile ağlamayan savaş bugün Selim'in kolları arasında ağlıyordu. Ayana onların sesini duyamadığı için kendine sinirleniyordu.

ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin