bölüm~14💚

873 101 72
                                    

Felix ağlayarak geldiği evde odasına kapanmış hala olanları sorguluyordu. Kendi düşüncesine göre hiç bir suçu yoktu ve Hyunjin'in onu bir gün bırakıp gideceğinden emindi. Bu hastalıklı düşünceyi bir türlü atamıyordu aklından. Kendi kendini bitiriyor kalbini zehirli bir sarmaşık gibi saran kötü düşüncelerden kurtulamıyordu..

"Felix aç şu kapıyı"

Minho'nun neredeyse bir saattir kapıda bekleyişini, durmadan endişe içinde bağırışını bile duymuyordu. Eve gelir gelmez ne olduğunu sormalarına rağmen hiç bir cevap vermeden kapatmıştı kendini odaya.

Yatağın dibine çökmüş, ağlamaktan gözleri kızarmış dudakları burnu kıpkırmızı olmuştu. Hıçkırıklarının ardı arkası kesilmiyordu. Daha önce tatmadığı sevilme hissini taşıyamıyordu Felix, anlayamıyordu bu hissi. Sadece korku salıyordu içine, başka hiç bir şeye yaramıyordu. Aklı, kalbi her zarresi Hyunjin'i deli gibi seviyorken karşılıklı olduğunu düşünmüyordu...

Saatler hızla geçerken kapının önünden duyduğu sesle hemen ayağa kalktı bu Hyunjin di. Hızlı adımlarla ilerleyip kapıyı açtığında Hyunjin'le göz göze gelmiş ve Hyunjin'in kalbi karşısında gördüğü görüntüyle atmayı bırakmıştı. Felix öyle kötü görünüyordu ki eve geldiğinden beri hiç durmadan ağladığı belliydi.

Felix Hyunjin'in gözlerine umutla bakarken, Hyunjin de Felix'in bu durumundan kendini sorumlu tutuyordu, gülen gözlerin yerini kan çanağına dönmüş gözler aldıysa bunun sebebini kendi yetersizliğine ve Felix'i mutlu edemeyişine bağlıyordu. Belkide eczaneden çıkarken söylediği o iki kelimeyi gerçek hisleriyle söylemişti Felix, belkide artık gerçekten istemiyordu.

Hiç bir şey söylemeden Felix'in yanından geçip odaya adımladı Hyunjin. Bir kelime etse boynuna atlayacaktı Felix, ama yapmamıştı. Felix kapıyı kapatıp Hyunjin'e döndüğünde, Hyunjin'in hiç birşey söylemeden banyoya girdiğini gördü. Bitmiş miydi herşey, bitirmiş miydi.

Banyo kapısının önüne gelip elini kapının koluna koyarak bir cesaret içeriye girmeyi düşündü Felix, fakat yapamadı. Arkasına dönüp yatağın üzerine oturdu. Onu kaybetmek istemiyordu, bu düşünce aklını kaybetmesiyle eş değerdi çünkü.

Bir süre sonra banyo kapısı açıldığında Hyunjin belindeki havluyla odaya adımladı. Felix hemen başını çevirirken bunu neden yaptığını da bilmiyordu. Sevgilisiydi sonuçta ve ona temas etmek en doğal hakkıydı.

Hyunjin giyinene kadar başını çevirip bakmadı. Hyunjin giyindiğinde ise konuşmasına fırsat vermeden odadan çıkmıştı, ağlayarak arkasından baktı.

Hyunjin mutfağa geldiğinde Minho hemen yanına geldi.

"Hyunjin ne oluyor?"

"Bişey sorma Minho, inan hiç havamda değilim"

"Geldiğinden beri çıkmadı odadan, ağlıyordu. Tartıştınız mı?"

"Gereksiz kıskançlıkları artık beni boğuyor, bana hiç güveni yok. Gözünün içine bakıyorum nasıl bu şekilde davranabilir"

"Farklı bir dönemden geçiyor, anlayışlı ol"

"Daha ne kadar anlayış göstereceğim Minho, bugün ne yaptı biliyor musun? Chan koluma dokundu diye başından aşağı kahve döktü"

"Ne?"

"Öyle, aynen öyle. Nasıl mahçup hissettim bilemezsin"

"Of bu benim suçum sanırım, anlattınmı sen ona Chan'ın evli olduğunu"

"Hayır o günden sonra bir daha konusu açılmamıştı, unuttum ben onu"

"Durum kötü desene, ne yapmayı düşünüyorsun?"

BENİ BIRAKMA || Hyunlix✓Where stories live. Discover now