36. ZAMANA KARŞI

Start from the beginning
                                    

"Sizinle aramızdaki tek fark, benim duyguları önemsemiyor oluşum," dedi X, duruşunu dikleştirerek. "Fakat siz, hepiniz," tiksinir gibi nefesini verdi, "bazı duygular için her şeyden vazgeçebilirsiniz. İşte o duygular, bir gün sizi bitirecek." Tugay'a gözlerini dikti. "Aşk," dedi kelimenin üzerine basa basa. "Kardeşlik. Bu ikisi bir gün seni bitirecek. Gün gelecek," çenesini havaya kaldırdı, "senin bana yalvarmanı sağlayacağım."

Bakışlarımı yavaşça Tugay'a çevirdiğimde benim gibi bir tepki vermesini bekledim fakat o çok uzun bir süre X'in yüzüne baktı. Gözlerini kırpmıyordu bile. "O halde acınacak haldesin," dedi Tugay, net bir sesle. "Çünkü bu şekilde bile sen hiçbir şeysin ve ben Tugay Demir Çeviker'im." Başını omzuna doğru yatırdığında korkutucu bir tebessüm dudaklarındaydı. "Ayrıca zaaflarım için itibarımı ayaklarımın altına alırım, bir an bile gocunmam fakat sen o zaaflarımı da elimden alırsan dönüşeceğim insanı hiç kimse kaldıramaz." Kaşlarını kaldırdı. "İşte tam da bu yüzden, senin için, Krallık'ın için hatta bu dünya için," beni belimden tutup kendine çekti, "benim kalbimdeki merhamete, sevgiye ve bağlılığa dokunmamalısın." X, yutkunduğunda dudaklarını birbirine bastırdı. "Anlıyorsun değil mi beni?"

X, bir bana, bir Tugay'a baktıktan sonra bakışlarından anlamadan bir ifade geçti ve sonrasında gözleri arkamıza doğru kaydı. Herkesin yüzünü tek tek inceledikten sonra başını silik bir şekilde iki yana salladı. O an gördüm, aramızdaki en büyük fark onun gerçekten kötü birisi olduğuydu ve bizim bütün yaşadıklarımız ve yaşattıklarımıza rağmen hâlâ iyi insanı yaşatmaya devam ettiğimizdi.

"Tamam," dedi dik bir duruşa geçerek. "Teklifini kabul ediyorum."

"E zaten," dedi Marco yine bıkkın bir sesle.

"Ses kaydını basına servis etmenize gerek yok, ben çıkıp açıklama yapacağım."

Tugay, alayla güldü ve belimdeki eli yavaşça omzuma çıktıktan sonra parmakları saçlarımda gezindi. "Değil mi?" dedi aşağılayarak. "Sen bunu söyleyeceksin, o ılımlı ve barış yanlısı adam olacaksın, biz ise boyun eğen bir topluluk." Bir kez daha güldüğünde bakışları bana döndü. "Duyuyor musun, güzelim? X kendini çok akıllı sanıyor." Bana baktığında Tugay'ın kaşları havalandı. "Acaba bu akşam ne yemek yesek? Ben biraz acıktım da. X'in aptallığı bende açlık yaptı."

X, ağzından büyük bir nefes verdi. "Ne istiyorsun?"

Tugay, bana bakarken yüzündeki gülümseme sevecen bir hâl aldı ama konuştuğu kişi X'di. "Ses kaydını halka servis edeceksin, aynı şekilde. Tabii kendi kendine delirmelerini çıkarabilirsin fakat herkes bu teklifi bizim yaptığımızı bilecek. Sonrasında da çıkıp bir konuşma yapacak, bütün muhalefet liderlerini ülkeye yeniden davet edeceksin." Parmaklarının arasına saçlarımı alıp gözlerini kıstı. "İstersen sana bir konuşma metni gönderebilirim, beceremeyeceksen eğer."

X, öfkeyle nefesini verdikten sonra "Başka bir emrin var mı?" diye sordu.

"Var," dedi Tugay bana bakarak. "Konuşmayı, Tugay Demir Çeviker'in mahkum olduğunda bile tek özgürlüğü Sevgili Avukat'ıymış bu yüzden hücreler, hapishaneler ama işkenceler bile onu korkutmuyormuş diye bitirebilirsin. Bu kadar laf arasında avukatıma olan sonsuz aşkımdan bahsetmezsem kendimi eksik hissederim."

Kalbim teklediğinde dakikalar sonra ben de ona gülümseyerek baktım, Tugay ise şakağımdan öptü ve sonrasında bakışlarını X'e çevirdi. Aralarında kısa süreli bir bakışma geçtikten sonra X, ağzının içinde "Siktirin gidin," diye mırıldandı.

BEYAZ LEKEWhere stories live. Discover now