29. DENİZ KIZI

742K 38.1K 174K
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, en en uzun bölüm.

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Keyifli Okumalar!

Şarkılar: Euirelle, Arcadia
Exit Music, Radihead
Bohemian Rhapsody (piano version)
Emre Aydın, Hoşça kal

Bir rüya görüyordum.

Üniversite öğrencisiydim, hava yağmurluydu ve sonbahara henüz girmiştik. Sabah evden çıkarken hava çok sıcak olduğu için sadece siyah bir tişört giymiştim ama öğlen sicim gibi yağmur yağmaya başlamış, başımın tepesine çantamı yaslayarak yağmurda koşturarak babamın davet ettiği yere yetişmeye çalışıyordum.

Bunun bir rüya olduğunun bilincinde olmamı sağlayan, kalbimde babamın ölümünün acısını yaşamıyor oluşumdu. Nefes alıyordu henüz ölmemişti ve biz birazdan buluşacaktık. Rüya sonsuza kadar devam etsin istedim uyurken bile çünkü onu öylesine özlemiştim ki, rüyanın devamını bilerek ona sarılacağım anı bekliyordum.

Çaresizlik, öldüğünü bildiğiniz birini rüyanızda gördüğünüzde ne olursa olsun o rüyaya devam ettirmek istediğinizde sizi çepeçevre sarabiliyordu.

Önümde bir araç durduğunda ve penceresi kayarak aşağıya indiğinde babamın o gülümseyen yüzüyle karşılaştım. "Nereye böyle deniz kızı?" dedi, beni sinirlendirmek istediği zamanlar deniz kızı derdi çünkü anlamını sevmediğimi bilirdi. "Bu yağmurun altında yüzmen gerekirdi senin."

"Baba!" dedim şaşkınlıkla ve neşeyle. Hızlıca arabanın kapısını açtığımda yana doğru kaydı, benle beraber bütün soğuk ve ıslaklık arabanın içine doldu. "Sen de nereden çıktın? Geleceğini söylememiştin." Elimi saçlarıma geçirdim ve dağılanları toplamaya çalıştım ama çoktan kabarmıştı. "Ve bana deniz kızı dediğine göre seni öfkelendirmiş olmalıyım."

Babam, başını yapay bir öfkeyle iki yana sallayıp "Telefonun nerede senin Eftal?" diye sordu. "Arıyorum kapalı." Gözlerim kocaman açıldı ve çantamdan telefonumu çıkardım, şarjı bitmişti, hoş zaten pek telefonla ilgilenebilen birisi değildim. "Bir gün başına bir şey gelirse sana ulaşamayacağız."

Öfkesini geçirmek için sevgiyle koluna girdim ve başımı omzuna yaslayıp "Sevgilim de hep bu yüzden kızıyor ya," dediğimde babam gözlerini devirdi. "Ne? İnanmadın mı?"

"Sevgilin kim? Kitaplar mı?"

"Hadi ama baba," diyerek onu dürttüm. "Benim sevgilim olamaz mı?"

"Olur elbet, şu inatçı burnunu indirip etrafına bakabilirsen." Kıkırdadım. "Lafı da değiştirme, bir daha o telefonun açık olacak, sevgilin olmasına gerek yok. Baban iki kızı için de çok endişeleniyor, daima da endişelenecek, bunu biliyorsun."

"Pekala komutanım," dediğimde ona daha fazla sarıldım. "Şimdi bana tek ayak üzerinde bir ceza vermeden önce nereye gittiğimizi söyleyebilir misin?"

Babam, burnundan silik bir nefes verdi, huysuzlandığı ortadaydı. "Yeni kuruluş için adımlar atılıyor," dedi, hükümeti kastederek. "Bir gösteri var, bütün ülke yetkilileri ve aileleri davetli. Tek gitmek istemedim." Şoför koltuğunda babamın can dostu vardı, senelerdir onunla beraberdi lakin babam içeri girdiği an onu sırtından ilk bıçaklayan kişi olacaktı, ben bunu rüya olduğu için biliyordum ama o zaman ikimiz de bilemezdik. "Öylesine bir gösteri işte. Hem çok saygın savcılar da olacak, onlarla tanışırsın."

BEYAZ LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin