27. SUÇ KRALI ve KRALİÇESİ

691K 40.2K 148K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? En uzun Beyaz Leke bölümlerinden birisi olur kendileri.

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Keyifli Okumalar!

Şarkılar: Gripin, Durma Yağmur Durma
Billie Eilish, Bored
Oscar And The Wolf, Strange Entity

"Anne Liriope'nin doğurduğu kızı, Narcissus kainatın en güzel kızlarından birisi olacakmış. Annesi onu bir kahine götürmüş, kahin ise Narcissus kendisini hiç görmezse uzun bir yaşam süreceğini söylemiş. Eğer kendisini görürse de ölebilir hatta bir nergis çiçeğine dönüşebilirmiş."

Elim, Meryem'in saçlarında gezindi, gözleri uykuya direniyordu ama merakla da beni dinlemeye devam ediyordu, onun merakını gözlerinin içinden bile görebiliyordum.

"Narcissus," dedim daha çok kendimden söz ediyormuş gibi. "Aptalmış biraz. Aslında sanıldığı da kadar güzel değilmiş ama körmüş de çünkü çocukluğundan beri çevresinde dönüp dolaşan Echo'yu hiç fark etmemiş."

Meryem, yutkunduğunda gözlerini kırptı heyecanla.

"Narcissus'un laneti, kendisini hiç görmemesi gerektiğiymiş, Echo'nun laneti ise sessizliğiymiş. Karşısındaki kişinin söylediği son cümleyi tekrar edebiliyormuş sadece ve doğru cümle kurulursa o lanet kalkarmış."

Bakışlarım yatağın diğer yanındaki Sinan'a doğru kaydı, o da can kulağıyla beni dinliyordu hatta gözlerinde de çok büyük bir merak vardı.

"Bir gün Narcissus, daha fazla kendini görememeye tahammül edememiş ve bir gölün yanına gitmiş." Meryem, yutkundu, korktuğu Narcissus'un başına kötü bir şey gelmesiydi. "Göle doğru eğilmiş ve..." Sinan'a baktığımda ellerini çenesine yerleştirip öne doğru eğildi, kaşları havadaydı.

Değiştir, Eftalya, dedim kendi kendime. Kaderi değiştiremezsin ama Narcissus sen isen ilerlediği yolları değiştirerek onu da bu kötü kaderden döndürebilirsin.

"Ve göle baktığı an, yüzünün o kadar da güzel olmadığını fark etmiş hatta kendi annesinin, çevresindeki bütün kadınların bile ondan daha güzel olduğunu düşünmüş; annesi yalancıymış, çirkinliğini gizlemek için ona böyle bir yalan söylemiş. Sadece bu kadar da değil, Narcissus kendine baktıkça yüzünde, ellerinde, boynunda beyaz lekeler belirmeye başlamış, gitgide lekeleniyormuş."

Meryem'in gözleri iri iriydi, öyle bir merakla bana bakıyordu ki, uykuyu bile unutmuştu.

"Tam o esnada..." dedim, Sinan'a bakıp gülümseyerek ve aynı karşılıkla Meryem'e yönelerek. "Bir el, kolunu tutmuş Narcissus'un ve onu gölün kenarından çekmiş." Yutkunduğumda Meryem'in saçında olan ellerimi, üzeri kabuk bağlayan ellerine koydum ardından ıslak pamukla oraları ıslatırken bir kez yutkundum. Ona iyi bakmamışlardı, elbet bakmayacaklardı ama fiziksel olarak daha fazla çökmüş, her yeri yara olmuştu. Daima masallarla uyutmaya çalıştığım kardeşimi kabusların içinde yaşatmışlardı.

"Evet," dedi Sinan, baskın bir sesle. "Sonra ne olmuş, söylesene? Merak ettim ben de." O da çocuk gibiydi.

Kendime getirdiğinde başımı iki yana salladım ve gülümseyerek "Kolunu tutan kişi Echo'ymuş," dedim. "Onu gölün kenarından çektiğinde Narcissus'un bedeninin bir kısmı lekelerle kaplıymış ve utançla yüzünü kapatmış ama Echo buna izin vermemiş. Ellerini yüzünden çekmiş ilk önce ardından gözlerinin içine bakmış. Narcissus o an görmüş ki, sudaki yansımayla, onun gözlerinin içinde gördüğü yansıma aynı değilmiş, nasıl ki camdaki yansımayla aynadaki yansıma aynı değilse bu da öyleymiş."

BEYAZ LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin