9. DÜŞEN MASKELER

735K 52.3K 205K
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Kalp.

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Keyifli Okumalar!

Şarkılar: Love Flew Away, Laufey-Adam Melchor
Nostalgic Bitch, Oscar And The Wolf

ADA HAPİSHANESİ

Bütün duyguların bir sınırı vardı fakat Tugay Demir Çeviker için sadece iki duygunun sınırı olmazdı: sevgi ve intikam. Bu iki duygu, yanında başka duyguları da getirirdi. Sevgi şefkati, şefkat merhameti, merhamet ilgiyi, ilgi bağlılığı, bağlılık mahkumiyeti, mahkumiyet mutlak aşkı.

İntikam ise hırsı, hırs savaşı, savaş kazancı, kazanç kayıpları, kayıplar nefreti, nefret ise öfkeyi doğururdu. Aslında sınırları olmayan bu iki duyguyla yaşayan Tugay Demir için diğer duygular da tam kalbinin ortasındaydı.

Birini sevdiğinde ondan kopması olanıksızdı, birinden intikam aldığında da öyle. Bir başkasına göre birbirinden farklı bu iki duygu, Tugay Demir için iç içe geçmiş vaziyetteydi. Çünkü sevgileri, intikamları doğuruyordu.

Kolları yine arkadan bağlanmıştı, bacakları da öyle hatta gövdesi de. Ağır demir sandalyeye mıhlanmıştı ama gözleri neyse ki her şeyi görebiliyordu.

"Anlamıyorum," dedi hemen karşısında oturan Kerem Karaman sandalyesine rahat bir şekilde yayılırken. Tugay Demir'in kolları bacakları ne kadar bağlı olursa olsun altı gardiyan ve aralarında iki metrelik bir mesafeyle oturuyordu. "Bu kadar işkenceyle nasıl yaşamaya devam edebiliyorsun sen?"

Tugay, verilen ağır sakinleştiricinin etkisi geçerken vücudundaki ağrıları da hissetmeye başlamıştı ama bunu yansıtmak yerine alayla güldü. "Merak ediyorum," dedi karşılık olarak. "Baban öldükten sonra altına don giyebiliyor musun sen? Onu bile sana baban giydiriyordu da."

Kerem kasıldı, dişlerini sıktı ardından Tugay'ın arkasındaki gardiyanlardan birine baş hareketini yaptığında Tugay'ı ensesinden bastırdılar ve önündeki soğuk suyun içine kafasını soktular. Tugay çırpınmadan beklerken bu beşinci kez o soğuk suyla yüzünün buluşmasıydı. Hepsinde kırk saniye bekletilmişti ama şimdi kırk saniye geçiyordu ve artık Tugay'ın nefesi yetmiyordu.

Gardiyan en sonunda ensesinden tutup çektiğinde Tugay öksürdü ardından yere tükürdü. Kerem "Diğer kolunu kesmek için yanıp tutuştuğumu biliyor musun?" diye sordu acımasız bir sesle. Tugay düz gözlerle ona bakarken nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. "Ama bunu yapamıyorum çünkü herkesin gözü artık senin üzerinde olacak, yüzüne verilecek zararlar bile halkın gözetiminde tutulacak. Mahkemen, hayatın," kaşları çatıldı, "hepsi artık göz önünde tutulacak çünkü kendini gösterdin. Bilerek yaptın değil mi?" Tugay, kaşlarını kaldırdı, bu onaylayan bir ifadeydi. "Kendini çok mu zeki sanıyorsun Tugay Demir? Her fiziksel işkence iz bırakmak zorunda değildir, ciğerlerine su dolana kadar boğarım seni."

Tugay, burnundan büyük bir nefes verdiğinde boğazını temizleyerek çenesini havaya kaldırdı. "Baban ölmeden önce pencereden kaçıyormuş neredeyse," diyerek güldü. "Gün gelecek, senin pencerelerine bile demir takacağım, kaçmayı bile düşünemeyeceksin."

Kerem gülmeye başladı, hiçbir zaman Tugay'ın tehditlerini ciddiye almıyordu. "Konuş," dedi belki onuncu kez. "Eftalya Atalar'ın senin yanında ne işi vardı?"

Tugay kaşlarını çattı. "O kim?" diye sordu yarı alaylı yarı ciddi.

"Şu lekeli avukat," dedi Kerem imayla. "Hani damgayı yaptırmayı göze alan. Konuş, piç kurusu, ne karşılığında bunu yaptı?"

BEYAZ LEKEWhere stories live. Discover now