Bölüm 10 • İyi Biri

1K 114 33
                                    

Multimedya bir @-GoGoTomaGo- eserini daha ağırlıyor. Buradan da teşekkür ederim ♥Bölüm biraz kısa oldu ama diğer bölümde telafi etmeye çalışacağım. Hayırlı Kandiller...

.:: Sapan - Uktem ::.

Sadem'i özlediğimi biliyordum. Yüzünü görmeyi, var olduğunu bilmeyi, bana çekingen bakışlar atmasını, gözlerini ve daha bir çok şeyi özlemiştim ama bu özlem Sadem'in kolunun altında, onuna aramızda somut bir mesafe yokken daha da tetiklenmişti. Onun özlediğim başka özelliklerini de fark ettim. Mesela gülüşünü. Onu 6 yıldır tanıyordum ama bana hiç gülmemişti. Buruk gülümsemelerini bahşetmişti bana sadece. Ve 6 yıldır ilk kez gülüyordu, bana ilk kez gülüyordu.

Hiç bir yerini bilmediğim Edebiyat fakültesinin yürüyorduk. İnsanlar garipsiyordu. Koridorda neden topallayan bir kız vardı? Ve neden şu çocuk onun kolunun altında kıvranıyordu? Üstüne üstlük kız gülüyordu. Acaba neden?

O kız bacağını amfiye çarpmıştı. Çocuk keninden kısa bir kıza yardım etmek için kolunun altındaydı. Kıvrantısı tamamen boy farkı yüzündendi. Ve kızda tam olarak buna gülüyordu.

"Kendim yürüyebilirim." dedi bana hitaben. Aynı zamanda gülüyordu.

"Hiç sanmıyorum."

"Çok garipsin. Neden bana yardım ediyorsun ki? Orada kıvranıp başkasından yardım istememi bekleyebilirdin. Ama kolumun altına girip benimle gülünç duruma düşmeyi göze aldın. Üstelik adımı bile bilmiyorsun."

"Ama yapmadım değil mi?"

"Neden?"

"Çünkü ben iyi biriyim."

"Kesinlikle" dedi bir kahkahanın ardından "Ama gerçekten herkes bize gülüyor. Kısa boylu olmamın cezasını beraber çekiyoruz." Aslında Sadem'le aramızda çok fazla boy farkı yoktu ama onun kolunun altında büzüşecek kadar uzundum.

"Peki, buna bir çözüm buldum sanırım." dedim durup onun kolunun altından çıkarken.

"Nedir?"

"Bana güvenmen gerekiyor. Ayrıca bir de sapık olmadığıma inanman..." Yüzüme garip garip baktı. "Gerçekten sapık değilim. Yani geriye sadece bana güvenmek kalıyor." Kapalı ağız gülümsedi.

"Peki, sana güveniyorum." Memnuniyetle gülümsedim. Sonra da eğilip bir kolumu dizlerinin arkasına diğerini de kollarının altına yerleştirdim. Onu havaya kaldırınca omuzlarıma tutundu. Hafifçe kıkırdadı.

"Bunu beklemiyordum, İyi Biri."

"Bana seslenişini sevdim." dedim. Kafasını geri atıp kısa saçlarının arkaya düşmesine izin verdi. İnsanlar bakışlarını aynen devam ettiriyordu ama bunu hala umursamıyordum. Sadem bizi izleyen birine seslendi.

"Eda, ayağımı incittim. Revirde olacağım, Deniz'e haber ver." Eda adlı kıza baktığımda şaşkın şaşkın Sadem'e bakıyordu. Adımlarımı hızlandırıp revire doğru yol aldım.

Nihayet reviri bulmuştum. Kapıyı omzumla itip Sadem'i yataklardan birine bıraktım. Sağlık görevlisi gelip Sadem'in bacağına hafifçe dokundu. Biraz şişmişti ve yakında moraracağı açıktı.

"Bu iz ne?" diye sordu görevli. Sadem iyice yaklaşıp görevlinin neyden bahsettiğine baktı.

"Ha o mu? 2 sene önce başıma bir kaza gelmiş. Dikiş atılmak zorunda kalınmış. Onu izi." Gülümsedim. Bu Arda'yla, Sadem'i o ara sokakta bulduğumuz zamandan kalma izdi.

"Neden duyulmuş geçmiş zaman kullandın? Bunlar zaten senin başına gelmedi mi?" dedim. Sadem'den geçmişe dair bir şeyler duymayı umuyordum sadece.

"Bu da uzun hikayeme dahil." dedi. Üstelemedim, sustum.

Görevli Sadem'in bacağına önce bir krem sürdü. Sonra üzerine küçük bir buz torbası koyup bandajla sardı. O anda içeri biri girdi. Bir süre kapıda durup Sadem'e baktı. Sadem onu henüz fark etmemişti. Kapıda duran kişinin kütüphanede yardım ettiğim 3. sınıf öğrencisi olduğunu anlamam pek de uzun sürmedi. Çocuk ellerini turuncu saçlarından geçirdi ve iç geçirerek içeri girdi.

"Deniz." dedi Sadem onu fark edince.

"Sadem." dedi adının Deniz olduğunu öğrendiğim turuncu saçlı çocuk, veyahut adam. Oysa ben Sadem'in koridorda Eda'ya çağırmasını söylediği Deniz'i kız sanmıştım. "Yine sakarlığın tuttu değil mi?" diye devam etti Deniz.

"Bu sefer benim suçum değil, yemin ederim. Ona sor." dedi beni işaret ederken. Deniz orada olduğumu daha yeni fark etmiş olmalı ki kaşları çatıldı.

"Evet, şerefsizin teki ona çarptı." diye savundum Sadem'i. Deniz söylediğim cümleye kaşlarını daha derin çattı. 'Şerefsiz' sözünü öyle şak diye kullanmamdan hoşlanmamış olsa gerekti.

"Evet, aynen onun dediği gibi oldu. Hadi çatma kaşlarını, gül biraz." O an ne olduysa, beni her ne ittiyse, Deniz ve Sadem arasında bir bağ oluşturdum gözümde. Deniz onun için endişeleniyor, Sadem de endişelenmemesi için bahaneler uyduruyordu.

Bu hiç yoktu ki aklımda. Sadem'in başka birini sevebileceği ihtimali hiç gelmemişti aklıma. Allah da biliyor ya, Sadem'in beni içinde bir yerlerde yaşattığından emindim. Ve sırf bu yüzden 'Deniz' gerçeği yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı.

Ayağa kalktım.

"Neyse ben gideyim artık." Sadem'in ayak ucunda duran çantamı aldım.

"Nereye?" diye sordu Sadem. Dönüp ona baktım, merakla bana bakıyordu.

"Dersim var, ona yetişmem gerek. Geçmiş olsun tekrar." Dudaklarımın kenarı düşen umutlarımı taşımakta güçlük çekmiş ve bu yüzden gülümseyebilmek zor bir işe dönüşmüştü. Ciğerlerim beni zorlamaya başladı ve nefes alış-verişlerim sıklaştı. Çantamı koluma atıp odanın çıkışına yöneldim.

"Teşekkür ederim!" diye bağırdı Sadem tam çıkacakken.

"Önemli değil." dedim yüzümü ona dönmeden. Kapıdan çıkıp koridor boyunca yürüdüm. Gerçekten yük olduğu için çantamı bir daha yanıma almayacağıma karar verdim. Sonra dank etti; Sadem'in eşyaları bendeydi. Tek hamleyle geri dönüp revire doğru yürüdüm. Kapıya yaklaştığım andan itibaren Sadem ve Deniz'in konuşmasını duyabildim.

"Deniz, bak kazaydı. Lütfen annemlere söyleme. İstanbul'a gelir beni onlarla birlikte yaşamaya zorlarlar."

"Sadem, bak güzelim, bende istemem sana böyle baskı yapmayı.Abin gibi davranmam hoşuna gitmiyor olabilir ama annenler seni bana emanet ettiler. Hem ne o öyle ikinci günden kendine birini bulmuşsun."

"Ya saçmalama Deniz, ben öyle biri miyim? Sanki tanımıyorsun beni. Ve ona gelecek olursak, o iyi biri. Ne kadar endişelendi bir görsen, valla ben bile bana bir şey oldu sandım." Hafiçe tebessüm ettim. Yine bir şeyleri yanlış anlamıştım. Sadem ve Deniz arasında hiçbir şey yoktu. Bunu kendime inandırdım. Ardından çantama uzandım Sadem'in eşyalarını çıkarmak için. Sonra vazgeçtim, çünkü yarın Sadem'i görmek için bir bahaneye ihtiyacım olacaktı.

SademWhere stories live. Discover now