"Çok iyi bir tesadüf öyle değil mi?" diye sordum Aryan'a.

"Benim tulumum iki kişilikti." Haylazca sırıtıyordu.

"Geniş geniş yatarsın artık." dedim. Ah! Şimdi anladım! Birlikte uyuyabiliriz anlamında dememiştir değil mi? Aklımda beliren resimle kanın yanaklarıma ulaştığını hissettim. Aryan'ın gülüşünü duydum. Hemen ardından da kulağımda bir nefes hissettim.

"Sadece şaka yapmıştım." geri çekilirken nefesini içine çektiğini hissettim. BENİ KOKLADI MI? Bu çocuğa noluyor böyle?

Yürüyüşün geri kalanında Derek oldukça sessizdi. Aryan'la sohbetimize Sage ve Cason'da katılmıştı.

"Burada biraz dinlenelim. Ben yorulmadım ama sizin için gerekli." Bayan Lilith bir ağacın dibine oturmuştu bile. Etrafımızı uzun ağaçlar kucaklıyordu. Başımı kaldırdığımda yapraklardan gökyüzü neredeyse görünmüyordu. Öğleyi yeni geçmiştik. Hava ılık olmasına rağmen nem baskınlığı vardı. Boynuzlular Bayan Lilith'e yakın oturuyorlardı. Herkes kendi arasında sohbet ediyordu. Yani bizim kaynaşma işinin çok işe yaradığını söyleyemeyeceğim.

"Çocuklar bu tarafa gelin. Birlik ve beraberliği öğrenmeliyiz!" Bayan Lilith alaycı bir tavırla bizi yanına çağırıyordu. Birbirimize baktık ve istemeyerek de olsa boynuzluların yanına gittik. Bir daire yapmıştık. Ağaç kütüklerinin üstüne ikişer ikişer oturmuştuk.

"Ama hepiniz kendi arkadaşınızla oturdunuz böyle olmaz. Bir haleli bir boynuzluyla otursun." Hiçbirimiz kıpırdamamıştık. Ben Sage ile oturuyordum.

"Hmm..." Bayan Lilith kırmızı gözlerini şeytani bir ışıltıyla doldurdu ve

"Sen oraya geç. Sen de oraya. Ve siz de yer değiştirin bakalım." anlık bir karmaşanın ardından ben Derek'le, Sage Victor'la, Aryan Juno'yla (Adını yeni öğrendiğim haleli.) ve Cason'da sarışın güzel Beatrix ile oturuyordu. Juno uzun dalgalı saçlarını cazibeli bir şekilde sallayarak Aryan'a elini uzattı.

"Ben Juno."

"Aryan."

"Evet biliyorum kıvırcık haleli." Aryan Juno'nun elini sıkmıştı. İstemsizce çenemi sıktığımı hissettim. BANANE. Bu sırada Victor Sage'e sırnaşmaya çalışıyordu. Ancak Sage, Titanic'in çarptığı buz kütlesi kadar sertti. Cason ve Beatrix saçma derece normal görünüyordu. Beatrix bir boynuzlu olamayacak kadar masum görünüyordu. Eğer bizim tarafımıza getirseler onu haleli zannederdik.

"Siz takılın. Birazdan gelirim." Bayan Lilith patika yola doğru giderek bizi yalnız bıraktı.

"Gergin görünüyorsun." Derek yüzümü inceliyordu. Ağzımdan saçma sapan bir gülüşün çıkmasına engel olamadım.

"Hiçte bile. Gayet rahatım ben." kaşlarını kaldırdı ve ikna olmadığını gösterdi. Sonra başıyla Aryan'ı işaret etti.

"Aranızda bir şeyler mi var?" aynı saçma gülüşü tekrar yaptım. Artık şu lanet sesi çıkarmaktan vazgeçmeliydim!

"Hah! Bu sadece... çok komik olurdu..." dudağının yukarı

kıvrıldığını görür gibi oldum. Ancak tekrardan ifadesiz bir şekilde bakmaya devam etti.

"Bu yara izi nasıl oldu?" diye sordum. Konunun değişmesi lazımdı. Bir hayvan mı yapmıştı? Yoksa bir insan mı? Neredeyse gözünü çıkaracakmış. Tüylerim diken diken oldu.

"Ahh..." gözlerinden bir hayal kırıklığının gölgesi geçti. Uzun ince parmakları yavaşça yanağına dokundu. Bu kadar duygusal bir karşılık alacağımı fark etmediğim için şaşkınca onu izliyordum. Dikkatlice baktığımı fark etmiş olacak ki buz görüntüsüne geri döndü.

MELEZLERWhere stories live. Discover now