C. 1

186 28 94
                                    


Bir efsaneye göre, okuduğunuz kitabı nasıl keşfettiğinizi ve tarihi yazıyormuşsunuz.
İyi okumalar dostlarım

***

FNAF dünyasından oldum olası hoşlanmazdım. Ama abim benim gibi düşünmezdi. O benim aksime, sıkı bir fnaf takipçisiydi ve bu konuya bayağı ilgiliydi. Korku temalı hemen hemen her şeyi severdi. Hatta küçücük bir çocukken bile örtünün altına gizlenip beni korkutmak, onu çok güldürürdü. Ben hep ağlardım tabii.

Abim, korkunun üzerine gitmeyi ve korkmayı çok severdi. Arkadaşları ile odaya kapanıp 12.00'dan sonra korku filmi izledikleri gün sayısı oldukça fazlaydı. Bense bu gecelerde salonda yatmaya mahkum bırakılırdım.

Abimin bayıla bayıla takip ettiği korku unsurlarından olabildiğince uzak bir hayat sürüyordum. Ama elbette aynı evde yaşadığımız için fnaf nedir, ne değildir bana yetecek kadar biliyordum. Diğer konular da aynı şekilde.

Abim, diğer oyunları ve konuları sevse de, fnaf dünyasına ayrı bir sempati duyardı. Benim hiçbir zaman anlam veremediğim ve -muhtemelen- veremeyeceğim bir sempati...

Onun yüzünden, buradayım.

Hiçbir arkadaşı onunla aynı şehirde olmayınca, buraya benimle gelmek zorunda kaldı: Freddy's Fazbear's Pizza Place. Girişteki kocaman tabelayı gördüğümde bile ürpermiştim.

Bu bina, birkaç yıl önce fnaf hayranları tarafından kurulmuş, kısa sürede batmış, yakın bir tarihte tekrar açılmıştı. Ve fiyatları şuan epey yüksekti.

Abimin şimdiye kadar gitmemiş olduğuna şaşırmıştım.

Şehrin ücra köşelerinden birinde, ışıklı sokaklar ve tabelalar sayesinde kolaylıkla belli olan bir mekandı burası. Çevre sokaklarda neredeyse hiç kimse yokken, Freddy's Fazbear's Pizza Place daima ışıklı, kahkahalı, heyecanlı ve dikkat çekiciydi. Ve tüyler ürpertici.

Şehir merkezinden uzak ve sakin bir yerde olması, fnaf dünyasına ait olduğunu belli eden önemli bir faktördü. Köpeklerin ve macera arayan gençlerin uğradığı sokakların birinde, ışıl ışıl parlayan şüphe uyandırıcı bir pizzacı... Tam Freddy'ye göre bir yerdi!

Ama bana göre değil.

"Aç olduğunu sanıyordum?" dedi abim keyifle kendi pizzasını yerken. Kollarını masaya koymuş, kambur duruyordu. Etrafı inceleyerek gerçek bir fnaf oyununda olduğunu düşünüyordu sanırım. Burayı çok sevmişti. Benim aksime...

Abimin kulağına yaklaştım. Mekan kalabalıktı. "Sanki ben onu değil de o beni yiyecekmiş gibi geliyor." dedim çekinerek. Önümde birkaç dilimi yenmiş pizza, artık kötü bir şey yaptığımı düşündürüyordu bana. Yediğim için cezalandırılmam gerekiyormuş gibi veya midemin içinde bir Freddy büyüyecekmiş gibi.

Bana karşılık olarak güldü abim. Her zamanki gibi. "Burası gerçek değil diye kaçıncı kez söylüyorum Korkak?" Bana yıllar önce koyduğu Abime özel lakabımdı Korkak. "Merak etme yarım saat sonra geldiğimiz gibi eve gideceğiz." Omzuna vurdu cesaretlendirir gibi. "Haydi, ye şimdi."

İnsanların korkuları olduğunu biliyordu, ama fnaf'tan korkmanın nasıl bir şey olduğunu hayatında hiç tatmadığı için ne hissettiğimi algılayamıyordu. Bilmiyordu. Sözlüğünde fnaf'tan korkmak diye bir kalıp yoktu.

Kendimi zorlamadım. Eve gidince kendimi doyurmayı tercih ederdim. Böyle bir yerde yemek yiyemezdim.

Yerler satranç tahtası şeklinde, siyah beyaz boyanmıştı. Sandalyeler ve masalar tahtadandı. Duvarlar da kırmızı-siyah satranç tahtası şeklindeydi; bazı kısımlar şerit şeritti. Giriş kapısının tam karşısındaki duvarı baştan başa kaplayan tezgah ise yüksek ve siyahtı. Tezgahın arkasındaki odalara girip çıkan garsonlar vardı. Camdan yapılma hiçbir şey yoktu (bardaklar hariç). Pencere bile yoktu. Tavanda birkaç spot ışığı vardı ve etrafa eğlenceli bir parti havası veriyordu. Duvarlarda tabiki Freddy ve arkadaşlarının resimleri asılıydı. Ve güvenlik görevlisi... Onun hakkındaki yazılar.

5 nights at Freddy's | Nishimura Riki Where stories live. Discover now