48. Bölüm

39 4 0
                                    

Karargaha geldiğimiz gibi albay tarafından acilen toplantı odasına çağrılmıştık. Tüm kasırga timi koltuklara dizilmiş albayın gelmesini bekliyorduk ama adam bizi acilen çağırmasına rağmen kendisi daha gelmemişti.

Ömer karşımda, onun yanında Aras, benim yanımda Alparslan ve onun da yanında Mehmet vardı. Diğerleri ile pek ilgilenmiyordum zaten.

Kapının açılması ile hepimiz ayağa kalkmıştık.

"Oturun ve beni dinleyin." Diyen albay ile hepimiz yerlerimize tekrardan oturmuştuk.

"Bu sefer ki göreviniz hepsinden daha kolay ama bir o kadar da stresli olacak. Hepinizin bildiği üzere yakın dostum olan Serdar albay bir düğün için Mardin'e davetli. Benden de bu süre içerisinde onu koruyacak ve en güvendiğim askerlerimi görevlendirmemi istedi. Benim de aklıma deli ama bir o kadar da güçlü olan kasırga timi geldi. Tabi hepinizi birden göndermeyeceğim çünkü Serdar albayın kendi şahsi korumaları da var. Şimdi ise aranızdan bir kaçınızı seçip görevlendireceğim diğerleri ise burada kalacak." Diye sözünü bitirdi.

Serdar albayı tanıyordum. Bir kaç defa karargaha gelmişti ve görmüştüm. Bir kez de konuşma fırsatım olmuştu elbette ateşin kızı olduğum için. Ama pek istekli değildim gidip korumalık yapmaya. Hele ki daha yeni göreve başlamışken ilk görevimin bu olmasını hiç mi hiç istemiyordum.

"Komutanım ben geri çek-"

"Sen geri çekilmezsin çünkü Serdar albayın kesin talimatı var. Mardin'e gidecek olan kişilerin komutası sende olacak ve Serdar albayın yakın koruması olacaksın. " Diye sözümü keserek ne yapmamı bildirmişti.

Hani o seçecekti? Ben niye kurbanlık koyun gibi önceden ayrılmıştım? Şansım yoktu arkadaş benim.

"Emredersiniz Komutanım!" Dedim istemediğimi belli etmeyerek.

Daha ne kadar belli edebilirdim acaba?

"Komutanım söyle yapalım biz o zaman. İki timden birini seçin siz. Fırtına veya Poyraz timi. Hangisini seçerseniz geriye kalan tim burada kalsın. Umay Komutanım da onlar ile birlikte gider." Diyen İlyas ile albay bana baktı. Seçimi bana yaptıracak eminim.

"Sen seç o zaman Umay. Madem emir komuta sende olacak. Kimin komutanı olacağına da sen karar ver."

Ne demiştim?

"Komutanım Poyraz timini seçin ya. Bir Mardin havası da alalım. "Diyen Batu' ya bakmadım bile.

"O hata bir kere olur. Bir daha da olursa aptallık olur Batu. En son Hakkari de böyle bir görev de başımıza ne getirdiğini çok iyi biliyoruz o yüzden sus ve otur oturduğun yerde."Dedim ve gülüşlerini saklamaya çalışan kasırga timinden bakışlarımı çektim.

"Komutanım ben fırtına timi ile bu görevi layıkıyla yerine getireceğimize inanıyorum ancak ben yakın korumalığı yapacaksam geriye kalan dört kişi az olur. Sizin de izniniz olursa yüzbaşı Tuğrul, asteğmen Derya ve Teğmen Ilyas da bizimle gelsin. Geriye kalan iki kişi ise hem cezalı erler ile hemde dosyalar ile ilgilenir." Diyerek beni onaylaması için albaya baktım. Tek kaşı hava da imalı bir şekilde bana bakarken derin bir nefes aldı.

"Güzel fikir ama döndüğünüzde o erler ile sen ilgileneceksin yüzbaşı Umay. Kaçamak yok."

Komutanım olmasaydınız göz devirirdim ama komutanımsınız işte.

Kisa bir süre sonra Mardin'e gidecek olanlar belli olmuştu. Ömer, Alparslan, Aras, Mehmet, Tuğrul, Derya ve İlyas yarın sabah erkenden uçak ile geleceklerdi. Ben ise Sedar albay ile gideceğim için biraz sonra beni almaya geleceklerdi. Kendi odamda üzerime gündelik kıyafetlerimi giymiştim. Çünkü o kadar yolu araba ile gidecektik ve ben üniformam ile kalamazdım. Kırışırdı.

Ölü Ateşin GölgesiWhere stories live. Discover now