2.BÖLÜM

35 2 11
                                    

Bade,ben, Kaan ve Volkan ofiste otururken,Ayça bir anda içeriye girip sesli bir şekilde konuşmaya başladı.
"Acil bir vaka var ve siz burada yan gelip yatıyorsunuz ya. İnanmıyorum size."

Kaan oturduğu yerden kalkarak Ayça'ya sert bir bakış attı. "Ne zaman oturup,yatacağımızı sana mı sorucağız Ayça?"

Ayça yutkunarak cevap verdi.
"Birisinin alması lazım bu davayı. Acil diyorum nesini anlamıyorsun Kaan?"

Kaan elinde tuttuğu defteri yere atarak Ayça'ya daha çok sert baktı."Çok acilse sen alsaydın Ayça. Burada gelip boşboğaz yapmana gerek yok." Volkan araya girerek konuşmayı kesti. "Hopp gençler. Yavaş ya sakin olun. Alırız şimdi birimiz davayı. Ne olayı üzerine peki bu dava?"

Ayça üzerini düzelterek sakin bir şekilde,
"Kadına şiddet ile ilgili bir dava ama kazanılması çok zor. Bunu göze alabilmek lazım." dedi.

Ben hemen ayağa kalkarak konuşmaya dahil oldum. "Bu davayı ben almak istiyorum." dediğimde tüm gözleri üzerime toplamıştım. Ayça bir hemen şaşkın ve ciddi bir şekilde konuşmaya devam etti."Davayı kazanmak çok zor diyorum bak. Hem sen daha yeni geldin,ilk davan olucak. Bunu göze alamayız."

Gözlerimi devirerek cevap verdim.
"Eninde sonunda bir davaya gireceğim sonuçta. Ha bugün ha yarın? Zor olan hiçbir dava yoktur sadece mantığın yetmediği dava sana zor gelir. Bu davayı ben alacağım."

Kaan bana şaşkın bir şekilde bakıyordu. Volkan ise arkadan bana seslendi.
"Açelya ilk davan olucak stres yapabilirsin,panik atak bile geçiren oldu."

Benim sinirimle oyanamak ile bir numaraydı bu ekip. Tekrar sıkıntılı bir nefes vererek cevap verdim.
"Bir kez söyleyince anlamadınız mı? İllah papağan gibi tekrarlamam mı gerekiyor?" Ayça'ya döndüm. "Bu davayı ben alıyorum. Başka bir sorun var mı?"

Ayça ifadesiz bir şekilde;
"Tamam o zaman. Savcının odasına git ve bu davayı senin aldığını söyle. İkinci katta,sol koridora gir üçüncü kapı." Diyerek odayı da tarif etti. "Teşekkürler"deyip odadan arkama bile bakmadan çıktım.

Merdivenlere doğru ilerliyordum ki bağırışma sesleri duydum. Çığlık sesleri gelmeye başlamıştı ve bu çığlık sesleri bir kadına aitti.

Koşarak seslerin geldiği yere doğru gittim. Bı kadin yere çökmüş bağırıyordu yada ağlıyordu.

"N'olur kurtarın beni bu adamdan. Çocuklarım adına ant içerim ki ben o'na birşey yapmadım. Her gün beni ve çocuklarımı dövüyordu. Ben bu işkenceden kaçtığımda ise böyle bir yalan uydurmuş. Allah'ın her günü içip içip geliyor,her akşam başka bir kadınla beraber."

Karşısındaki önlüklü adam ise o'na şöyle diyordu.

"Yalan söyleme. Adamın boynunda tırnak izleri var hadi onu geçtim. Kafasında cam parçaları vardı ya. Çocuklarının üstüne boşyere yemin içme, onları bu işe katma istersen."

Kadının feryatlarına daha fazla dayanamayarak bir sinirle oraya gittim ve bağırmaya başladım.

"Utanmıyormusun yaralı bir kadına böyle bağırmaya ha? Yardım edeceğine, bir kere dinleyip anlamaya çalışacağına,empati kuracağına terslemek daha mı kolayına geldi? Bir daha bir kadına böyle bağırdığını göreyim işte o zaman senin için hiç iyi olmayacak."

Yerde feryat döken kadının elinden tutup kaldırdım ve "İyimisin?"diye sordum. Kadın kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra tekrar yardım çağrıları yağdirmaya başladı.
"N'olur yardım et kızım. Yemin ederimki ben hiçbir şey yapmadım. Daha iki gün önce bizi sopayla kendisi dövdü." Duyduğum şeylere ben bile dayanamazken acaba bu kadın yaşarken nasıl dayandı. Kadını teselli edercesine konuşmaya çalıştım."Merak etmeyin hanfendi size yardımcı olmaya çalışacağım. O adamın size yaptığı yanında kalmayacak."

Kadının koluna girip yürümesine yardım ettim ve danışmanın yanına gidip; "Hanfendiye yaraları için yardım edin. 20 dakikaya yakın dinlensin lütfen." dedim.

Daha sonra merdivenlerden çıkarak ikinci kata vardım. Savcının odasına girmeden önce iki kere tıklattım ve 'gel'sesini duyduğum gibi içeriye daldım.

"Hoşgeldin Açelya. Yeni gelen avukat sensin diye duydum." dedi gülümseyerek. "Evet Savcı Bey, ben yeni gelen avukat Açelya." Diyerek utançlığımı daha çok dışarıya vurmuş sayıldım. "Utanmana gerek yok Açelya geç şuraya otur." dedi bir anda. (Nerden anladı utandığını Açelya.)  Diye kafamı karıştırmama neden oldu iç sesim.( Nerden bileyim ben iş ses. Dıştan belli ediyordur. Bir kerede kafamı karıştırmak yerine çeneni kapatsan çok güzel olucak.) diyerek karşı çıktım yine iç sesime.(Aman be bir daha sana birşey sormayacağım. Pis kızıl.) Kendi içimden
Ya sabır diye söylenip tekrar gerçek hayata döndüm.

Bir an önce konuşup gitmek için hemen konuyu açtım. "Ben kadına şiddette yönelik davayı almak istiyorum Savcı Bey o yüzden geldim."

Ellerini birbirine bağlayarak hafifçe gülümsedi."Daha işin ilk günü ama sen baya bir isteklisin iş yapmaya." Ne demeue çalıştığını anlamama rağmen anlamamış gibi yaparak kaşlarımı çattım."İllaki bir davaya gireceğim. Ha bugün ha yarın farketmez ama tecrübe kazandırır."

Söylediğim cümle çok hoşuna gitmiş olmalı ki dahada derinden gülümsedi.
"Senin kararın. Başarılar dilerim güzel kız." Dedi masadaki dosyayı uzatarak. Elinde bana uzatan dosyayı alacağım sırada ise bana göz kırparak daha çok gerilmeme neden oldu." Bu senin müvekkilinin dosyası. İyi incele ve bu davayı kazanmaya çalış." Elimdeki dosyada duran resmin az önceki yerden feryatlar içerisinde kaldırdığım kadın olduğunu farkettim. "Bu davayı kazanacağıma inanabilirsiniz Savcı Bey."
Diyip odadan çıktım.

Merdivenlerden hızla inerken sert bir omzun bana çarpmasıyla beraber tam düşecekken,birinin kolumu tutup çektiğini hissettim. Kolumu tutan kişi herkeze bağıran egoistin teki Bora'dan başkası değildi. "Merdivenlerden inerken önüne bakmanı öneririm yoksa her zaman ben seni tutmam." Dedi sessiz bir şekilde.(Aman çok meraklıydık senin bizi tutmana.) İç sesim yine dedikodu yapmaya başlamıştı. ( Sus iç ses sus!!)

"Kusura bakmayın Bora Bey acelem vardı da." Dedim soğuk ve yapmacık bir sesle. "Bora" dedi. Ne dediğini anlamayarak tek kaşımı kaldırdım. "İsmim Bora. Bora Bey değil." dedi tekrardan.  O kadar egolu bir şekilde söylemiştiki, ağzının ortasına tam geçirmelik. Daha fazla sinirlenmemek için konuyu kapatmak istedim."Neyse benim acelem var sana kolay gelsin Bora" diyip yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Arkamdan biri "Dosyanı unuttun." dedi. Dönüp baktığımda ise Bora'nın elindeydi o dosya.

"Kusura bakma. Dalgınlık işte." Dedim utanarak. Dudaklarının kenarı hafif kıvrılırken cevap verdi. "Olur öyle dalgınlıklar ama işine adapte olamamışsın. Biraz daha planlı davran. Burası ev veya okul değil." Dedi benim sinir damarıma basarak.

Bu bölümü nasıl buldunuz?

Sizce Bora nasıl biri?

Açelya ve Borayi nasıl buldunuz?

Açelya Boraya laf sokabilecek mi?

Aralarında birşey geçmesini istiyormusunuz!

AVUKATLARIN OYUNU Where stories live. Discover now