on altıncı bölüm

1.3K 106 4
                                    

Ufak bir bilgilendirme, bundan sonra bölümlerin her birisinin oy sınırı elli.

                                 ❄️

Asena: Ne demek kötü bir his var?

Asena: Kusura bakma uyuya kalmışım, bakamadım.

Asena: Niye böyle dedin şimdi? (11.07)

Asena: Yekta? (12.59)

Yekta mesajlara cevap vermeyince abimin odasına doğru adımlamaya başladım. Geldiğimde kapıyı birkaç kez tıklattım ama abimden ses gelmiyordu. Sessizce kapıyı açıp içeri girdiğimde abimin olmadığını gördüm. Etraf her zaman olduğundan daha toplu duruyordu ve valizi falan da ortada gözükmüyordu. Ne yani öylece gitmiş miydi? Bir Allah'a ısmarladık da mı demezdi yahu insan? Ben bu düşüncelerle uğraşırken annemin de buraya geldiğini fark etmiştim.

"Acil bir işi çıkmış, haber geldi. Sende uyuyordun. Uyandırmak istemedi."

"Ne güzel ya. Ben neredeyse bir yıldır onu bekliyorum burada. İnsan bir haber vermez mi? Hiç değilse gelir bir kafamızı okşar. Hadi o uyandırmadı da sen niye demiyorsun kalk diye anne ya?" dedim sitemle. Gayet de haklıydım. Şu an inanamıyordum, resmen şok geçirmiştim.

"Kızım valizi hazırdı zaten, sırtlayıp gitti çocuk. Vakit mi vardı sanki?"

"Tamam neyse ne anne ya. Aradın mı hiç?"

"Aradım, açmadı."

Cevabımı aldıktan sonra odama geri dönüp telefonu elime aldım. Abimi iki üç kez aramıştım fakat telefonu direkt meşgule atıyordu her defasında. Son arayışımda telefon çaldı çaldı ve tam kapanacak derken açıldı.

"Alo?" dedim ses vermesini beklediğimi belirtircesine.

"Alo?" dedi yabancı bir ses.

"Abimi aramıştım ama siz kimsiniz?"

"Ben Yavuz, abinizin arkadaşıyım. Şu an önemli bir işi var, o bakamıyor diye ben açmıştım. Acil bir şeyse bana söyleyin isterseniz, ben iletirim." dedi kalın ve insanı yerinde sabitleyecek kadar otoriter çıkan sesiyle.

"Yani pekte önemli bir durum değildi aslında. En kısa sürede bana dönmesini söyler misiniz?"

"Emriniz başım üstüne efendim. Var mı başka iletmek istediğiniz?" dediğinde nefes verir gibi gülmüştüm istemsizce.

"Emir demeyelim de rica diyelim biz ona.  İletmek istediğim başka bir şey yok sanırım. Ama orada durumların nasıl olduğunu merak ediyorum?"

"Hmm." deyip düşünüyor gibi birkaç saniye sustu.

"Böyle konuları abiniz sizinle paylaşıyor mu efendim?" dedi. Sesi gittikçe ilk halinden daha samimi bir hâle geliyordu.

"Maalesef."

"Doğru olanı yapıyormuş o zaman. Böyle bir şeyi yapmaya yetkimiz de iznimiz de yok."

"Ufacık bir info alamaz mıyız beyefendi?" dedikten sonra kendi kendime "Kötüyse göz kırpın." diye mırıldandım. Henüz ne ayıkabilmiştim ne de grip yüzünden beyin fonksiyonlarımı işlevli hâle getirebiliyordum. Ne yapıyorum onu bile idrak edemiyordum. Güldüğünü belli edercesine sesler geldi telefondan.

"Yaptım bir şeyler. Görebildin mi?" dedi.

"Yok maalesef."

"Allah Allah. Niye böyle oldu ki şimdi?" diye sorduğunda gülesim bile gelmemişti. Fazla kötü hissediyordum, içime bir sürü kurt düşürmüşlerdi. Önce Yekta gecenin köründe mesaj atıp bir daha hiç gelmemişti. Sonra abim apar topar hiç haber vermeden evden ayrılmış ve telefonlarıma bakmamıştı. Şimdi de abim telefona bakamadığı için hiç tanımadığım bir insan tarafından oyalandırılıyordum.

Abimin Hattı l textingWhere stories live. Discover now