a knight without honor.

15 0 18
                                    

You believe me like a god,
I'll betray you like a man.

Ocelot anlaması her zaman zor biri olmuştu. Ablasının aksine amacı belli olan birisi hiç bir zaman olmamıştı. Daha çocukken ablası ile saraya getirildiklerinde belliydi, onursuzdu. Prensleri kavga etmeleri için yönlendirir, prensesi sevmediği derslerden kaçırır, oyun oynaması için sarayın avlusuna çıkarırdı. Sahi, prensesi kaçırmayı o zamanlardan huy edinmişti sanki kendine.

Büyüdükçe tıpkı ablası gibi kirli entrikalara girmiş, kendine müttefikler bulmuştu. Ancak ablasının aksine sadece soylu kesimle arasını iyi tutmamıştı. Halktan insanlar arasında da kendisine müttefikler bulmuştu. Fahişeler, kerhaneciler, çapulcular ve daha fazlası. Kirli sokakların onursuz şovalyesiydi o. Ancak en önemli müttefikleri kirli sokaklarda değil, soğuk sulardaydı. Okyanuslardaki gücü çok gençken fark etmiş, korsanlarla arasını olabildiğince iyi tutmuştu. Ancak en önemli müttefiği daima o olmuştu, ablasının eski kocası; Naked Snake. Tabi Ocelot bununla yetinmedi. Ablasının da dediği gibi, Ocelot'a hiç bir şey yeterli gelmezdi. Sirenlere kadar uzanmıştı günahkar elleri.

Şovalye Adam Ocelot, yasaklı meyveyi çok küçük yaşlarda tatmıştı. Bazı şeyler çok çabuk bağımlılık yapar ancak herkes bilirdi ki tanrılar bağımlılıklardan nefret ederlerdi.

Ancak yine herkes bilirdi ki tanrılar yıllar önce ölmüştü.

•Kraliçe Eva son bir haftadır kardeşi ve eski kocası dışında bir şey düşünemez olmuştu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Kraliçe Eva son bir haftadır kardeşi ve eski kocası dışında bir şey düşünemez olmuştu. kardeşinin yolladığı mektup son yedi yıldır merak ettiği her şeyi açıklar nitelikteydi. Snake ne yapıyordu? Kardeşi ve kaçırdığı prenses ne haldeydiler, hala yaşıyorlar mıydı? Tüm bu isimlerin aynı yerde bağlanmış olması, Snake'ın prensesi kullanarak intikamını alabileceği ihtimali, kardeşinin doğruyu söylediğinden emin olamaması ve daha da fazlasını düşünmekten çocuğuyla bile ilgilenemiyordu.

''Anne, beni dinliyor musun?!'' Eva, tüm bu düşüncelerden oğlunun ona seslenmesi ile sıyrıldı. Oğluna bakarken gülümsemeye çalıştı.

''Dinliyorum tabi, anneciğim. Yorgunum sadece biraz.'' Eva, hizmetçilerine başı ve gözleriyle çocuğu çıkarmalarını emretti. Hizmetçileri başlarıyla onayladılar. Kızıl saçlı olan bakıcı, prensi elinden tuttu.

''Annenin biraz dinlenmesi gerekiyor. Onu rahat bırakalım.''

Eva'nın hizmetçileri, huysuzlanan küçük prensi odadan çıkarırken Eva belirsiz bir gülümseme ile oğlunu uğurladı. Masasının üzerindeki tabakta; dilimlenmiş elmalara bakarken gülümsemeden edemedi, kardeşini özlemişti. Nitekim kardeşi kendisini daha fazla özletmeyecekti.


Eva, biraz hava almak için odasından çıktığında ona doğru koşan şovalye soluklanmıştı. Şovalyenin, kulağına fısıldaması ile Eva'nın kaşlarının çatılması bir olmuştu. O buradaydı.

buried deep in the sea| metal gear solidWhere stories live. Discover now