-24-

484 26 1
                                    

Samet, Kaan, Simay ve ben voleybol sahasına bakan iki banka oturduk. Simay söze başladı.   

  "Abi Edebiyat neydi öyle? Kesin kalıcam ben bu dersten."

  Simay'a keyifle güldüm. "Yoo, bence çok kolaydı." Gerçekten kolaydı. Dün sınava çalışmalarım bugün bana baya kolaylık sağlamıştı.

  Simay bana sadece baygın bakışlarını atmakla yetindi. Ardından yan bankta oturan Samet konuştu.

  "Siz yine iyisiniz. Pazartesi matematik sınavı mı olur? Bu ne saçmalık?"

  Ben bu lafına gülerken Kaan da Samet'i onaylayan sesler çıkardı. Onlar bizden bir yaş büyük oldukları için sınavlarımız farklıydı.

  "Yalnız benim en az 35 almam lazım. Yoksa Nezihe Sultan beni öldürür."

  Kaan'a şaşkınlıkla baktım. "35 mi? Ciddi misin Kaan?"

  Omuz silkti. "Lise. İnsanı hayatın acı gerçeklerine hazırlayan bir tür ön sınav."

  Hepimiz Kaan'a ciddi misin? bakışları atarken bizi umursamadı ve voleybol oynayanları izlemeye başladı. Biz de umursanmadığımızı anlayınca voleybol maçını izlemeye başladık.

  İki takım da sadece kızlardan oluşuyordu. Ve oldukça sıkıcıydı. Oflayarak kafamı başka yöne çevirdim ve Batuhan'ı gördüm. Ona baktığımı farkedince elini havaya kaldırıp selam verdi, ben de güldüm ve aynı şekilde selam verdim.

  Tam önüme dönmüş etrafı incelemeye devam ederken cebim titredi. İrkilerek doğruldum ve şortumun cebinden telefonu çıkardım. Ekranda Yabancı yazısını görünce suratıma bir gülümseme yayıldı ve bizimkilere telefonu göstererek uzaklaştım.

  Telefonu açar açmaz sitemlere başladı. "Farkında mısın? Her seferinde seni ben arıyorum."

  "Sınav haftasındayım?"

  "Tüm gün sınava girmiyosun ya?"
 
  Sesli bir şekilde nefesimi verdim. "Pekâlâ, özür dilerim."

  "Herneyse. Bak Yabancı, şu an karşı masada bir kız oturuyor. O, nasıl desem.. güzel. Onunla nasıl konuşabilirim?"

  Kahkaha attım. "Masasına giderek?"

  "Olmaz, yani demek istediğim kız fazla güzel."

  "Yani demek istediğin, özgüvensiz piçin tekiyim?"

  "Evet öyle de denilebilir."

  Okulun arka tarafındaki banklardan birine oturdum. Sınav haftası olduğundan okul bahçesi neredeyse boştu. Arka taraf bomboştu.

  "Yabancı, en son konuşmamızda bana ne dediğini hatırlıyor musun? Peki sana ne sorduğumu?"

  Derin bir nefes verdiğini duydum. "Evet, hatırlıyorum."

  "Kime aşık oldun?"

  Uzun bir süre bekledi. "Birisi işte."

  "Tamam. Şimdi aşık olduğun birisi varken neden karşı masanda oturan ve güzel olan bir kızla ilgileniyosun?"

  "Tuzak soru."

  "Cevap ver."

  "Çünkü.. Yabancı bu kadar ince düşünmemelisin. Lanet olsun, sana aşık olduğumu söyledim. Sadece bunu. Birisinin bana aşık olduğunu değil, benim birisine aşık olduğumu söyledim."

  Doğru kelimeleri seçip cümlelerimi oluşturmaya çalıştım. Uzun süren sessizliğime karşı taraftan bir gülme sesi geldi.
 
  "Onu seviyordum. Onu hâlâ seviyorum. Ona aşığım. Yabancı, sanki bir uçurumda gibiyim. Dengemi kaybediyorum ama bir türlü düşmüyorum. Bir türlü ölmüyorum. Bu çok acı veriyor."

ÇÖMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin