8."İlk Olan Ama Aslında İlk Olmayan Quidditch Maçı"

214 47 21
                                    

1976

Regulus Black bir dahiydi! Yaptığı anlaşmalar, kitapların üzerindeki notlar, okuduğu kitaplardaki düzenlemeler, iksirlerin kendisinde stoklu olması ve hatta kendi büyülerini içeren bir kitabı olması Harry'nin gözünde Regulus Black'i daha da büyütüyordu.

Sirius ikiz kardeşi Regulus'dan çoğu zaman-hatta hiçbir zaman-bahsetmemişti. Harry şuna emindi ki bahsetse adama hayran olurdu. Şu an hayran olduğu adamın bedenindeydi.

Harry kesinlikle dedikodular çıkarmamak için ve bu muhteşem bedeni kötü bir hâle sokmamak için antremanlar yapıyordu. Yemek programı, iksir takviyesi, derslerini okuma saati, düşünme saati, ekstra kitap okuma saati, düşünceleri yazmak saati, gelecek planları yazmak derken gün bitiyor ve Harry rahat bir uykuya yatıyordu.

Her şey iyiydi, güzeldi ama Harry hâlâ Regulus Black'in en üst seviyede olan Zihnifend ve Zihnibend'ini birazcık kontrol edemiyordu. Onun için alıştırmalar yapıyor, zihin kitapları okuyordu.

Her şey normal gidiyordu, kimse onun Regulus olmadığını düşünmüyor, hatta şüphelenmiyordu bile. Regulus sahip olduğu o muhteşem gri gözleri kapattı ve şöminenin sıcaklığını kabul etti.

Ellerinin altında kalan kitabı kapattı ve hemen yanına bıraktığında Slytherin Ortak Salon'unun sessizliği huzur verecek kadardı. Tüy kalem sesleri, şöminenin çatırdayan o sesi, camlardan gelen göl hayvanlarının sesi bir ahenk oluşturuyor ve Harry'e huzur sağlıyordu.

Gryffindor'daki kalp ısıtan sıcaklıktan sonra Slytherin'in huzur veren sessizliği karşısında asla bir boşluğa düşmemiş ve hemen uyum sağlamıştı. Gözlerinin yumuşak kapanışı artık uykusunu getirirken duyduğu çığlık sesiyle irkilmedi ama uykusu kaçmıştı. Eğer uykusu kaçmasaydı, çok huzurlu bir şekilde uyuyacağına oldukça emindi.

Narcissa Black'in çığlığı Slytherin Ortak Salon'ununda yankılanmıştı ve Regulus ağır ağır kafasını yasladığı deri koltuktan kaldırıp Narcissa'ya bakmıştı ve böyle kesinlikle kraliyet ailesinden çıkmış bir prense benziyordu.

"Ne oldu, Cissy?" dedi hızla Regulus'un tanımadığı safkan olduğu her halinden belli olan sarışın kız.

Cissy'nin etrafındaki arkadaş grubundan kahkaha sesleri gelirken Regulus iç çekti ve kafasını geri deri koltuğa yasladı ama gözlerini kapatmadı. Bir süre sonra Slytherin Ortak Salon'u yeniden sessizlikle huzur bulduğunda Regulus-aslında Harry- ona dikkatle bakan Severus Snape soru dolu bir bakış atmıştı.

"Reg, iyi misin sen? Yorgun görünüyorsun, derslere fazla takılıyorsun, eskisinden daha fazla kitap okuyorsun ve gözlerinden yorgunluk akıyor." dedi Severus ve hızla Regulus'un yanına oturdu.

Harry, bu zamana ait olmak için fazla çalışmıştı ve kimseye belli etmemek istemediği durumlar-onun aslında Regulus olmadığı- olduğu için fazla çalışmıştı ve bu, biraz yorgun olmasını sağlamıştı.

Her şey üst üste gelmişti. Geldiği gibi bayılmıştı, Regulus olmadığını insanlara belli edemezdi, Sirius'u korumalıydı ve en önemlisi Sirius'u korurken kendini de Ölüm Yiyen olmak isteyip istemediğini düşünmeliydi.

"Ben iyiyim, Sev." Severus'un ona attığı şüpheli bakışları görmezden geldi. "Sadece şu sıralar kafam düşüncelerle dolu ve kafamı meşgul etmek için en iyi yol, çalışmak. Merak etme." dedi Regulus kılığındaki Harry.

"İnanmadım, ama kurcalamayacağım." dedi Severus.

Regulus teşekkür anlamında gülümsedi ve oturduğu koltuktan kalktı. "Neyse, ben uyumaya gidiyorum. Kimse ortak salonda uyuya kalmak istemez." dedi ve hızla odasına çıktı.

Geçmişte Kalan Kahraman || Harry Potter AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin