İhtimal 3

3.4K 120 30
                                    

Ay inanılmaz sevdiğim bir bölüm oldu. Dehşet vurdulu kırdılı olmayan ama çok tatlı bir aslaz yüzleşmesine hazır olun. Ayrıca sarhoş Asi' ye bu kadar ihtiyacım olduğunu yazana kadar bilmiyordumm.

Hikayeye adını veren şarkı Peki Madem' in bölümüne geldik efenim. Twitter' da gezinirken biri -sanırım rainpaulw idi- bu şarkının ne kadar aslaz hissettirdiğinden bahsetmişti. O günden beri ben de bu şarkıyı aslaz için dinler oldum, şarkının adıyla fic yazacak kadar ilerledi olay.

Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum <3


****





Belki de çocukluğunun en silik hatıralarından hatırladığı birkaç histi onu böyle mayıştıran, belki de sürpriz bir şekilde hayatına girmesiyle Alaz' ı kokusuna bağımlı etmesi bir olan genç kadının kokusunu uzun süre solumaktı. Ama kesinlikle duyduklarından dolayı değildi huzuru, zaten biliyordu ki Asi' de de ondakine benzer hisler olduğunu. Belki ona sorsalar bu kadar güzel ifade edemezdi kendini ama Asi' nin anlattığı, kastettiği şeyi zaten kendinden biliyordu. Biliyordu bilmesine de, o ana kadar bunları Asi' den duymanın ona tam anlamıyla bir "zafer" hissi uyandıracağından emindi. Üstelik Asi hislerini açık etmekle kalmamış, bunu bir de Alaz' dan önce yapmıştı. Çifte zafer olmalıydı genç adam için, ama olamadı işte. Asi konuşmasını tamamladığı an Alaz' ın içini daha önce hiç duymadığı bir korku kaplamıştı. Eğer Asi de onun hissettiklerinin aynısını hissediyorsa bunlar onu da çok yoruyor olmalıydı. Belki Asi bunca yorgunluğu sırf Alaz için taşımak istemezdi. Belki de o an içindeki her şeyi Alaz' a döküp orada bırakacaktı.

Ne kadar öyle olmadığını söylese de belki duvarlarla birlikte Alaz' ın da üstünü çizecekti.

Böyle olmamasını umarak kapamıştı gözlerini Alaz.

Ama içgüdüleri onu yine ve yine şaşırtmamıştı.


****


Sabah uyandığında çıkmıştı genç kadın, abisi gelmişti. Sorgulamamıştı bile Alaz' ın neden burada olduğunu. Abisinin canının bir şeye sıkkın olduğunu anlamıştı da, onun da canı sıkkındı. Bir tane daha belaya hazır değildi şu anlık, ya da bir aşk acısı hikayesine. Oturmuş sakin sakin abisinin getirdiği simitleri yiyorlardı birlikte. Her şey çok normaldi onlar için, minik minik sohbet etmeye bile başlamışlardı.

"Ne güzel olmuş di mi duvarlar? Burayı ilk bulduğumuzda penceresinde cam bile yoktu."

"Evet, eve benzemiş. Yaşanır bile burada." Sesinde minik bir munzurluk vardı Alaz' ın, keyfi olmasa bile abisine böyle takılmaktan kendini alamazdı.

"Anladık orasını, gece kalmalar falan, sevmişsin sen evimizi."

Evimizi.

Doğru söylüyordu abisi. Burası onların eviydi. Alaz' ın yeri yoktu burada ve büyük ihtimal hiç olamayacaktı.


"İsviçre' den kardeşim gelmiş, Deniz Aydın."



"Kaç etti abisi? Ben saymayı bıraktım. Zor gelecekse alayım birini senden."





****


Neredeyse bir hafta geçmişti Alaz' a bir nevi ilan-ı aşk edişinin üzerinden. İlan-ı aşk etmişti, ve de ardına bakmadan kaçmıştı Alaz' dan. Bir haftadır kendi yaptıklarını sorguluyor, yine de bir kılıf uyduramıyordu hiç birine. Neden her seferinde böyle oluyordu. Alaz' a her hamle yaptığında kendini dünyadaki en korkusuz, en yürekli insan gibi hissederken sonrasında yanına kalan hep koca bir pişmanlık oluyordu. Dünyanın en gurursuz insanına dönüşmüş gibi hissediyordu.


Peki MademHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin