İhtimal

8.1K 165 30
                                    

Aslaz bana cidden fanfic de yazdırdı ya, inanmıyorum. İçimde kalan ne varsa yazacağım burada, aklıma geldikçe devam ettireceğim.

hikaye 23. bölümün AsLaz için bittiği yerden başlıyor, ve benim evrende ilerliyor. Umarım beğenirsiniz son kısmı ben baya sevdim, sizler de beğenecek misiniz diye merak ediyorum.

Ve sanırım hikayemde çoğunlukla çiftimizin iç düşüncelerini okuyacağız, özellikle Asi'nin. Çünkü ne kadar yazılışlarını beğensem de iç dünyalarına girme konusunda yetersiz kalıyor gibi dizi. Ayrıca Asi'nin gelişimini görmek de en çok istediğim şeylerden biriydi, ve kardeşlerinden destek görmesi<3

****

Son konuşmalarının üzerinden iki saat geçmişti. Bir süredir tam anlamıyla kendini hep ondan en fazla bir adım kadar uzakta tutan birini görememek, konuşamamak, dokunamamak epey zor geliyordu genç kıza.

O kadar yakınına girmişti ki kızın, yakını o olmuştu. Asi artık yakınına, kendine inşa ettiği o minik çaplı koruma kalkanına Alaz' ı da almıştı işte. Nasıl ve ne zaman başarmıştı bunu Alaz, bilmiyordu ama kardeşleri ve kendinden başka kimseyi sokamadığı o kalkana bile sızmıştı. Zaten yeterince yorucu olan iki erkek kardeşinin yanına (Umut'a yaptığı ablalığı asla yorgunluk olarak görmüyordu, sorun baş belaları Yaman ve Cesur'du küçüklüğünden beri) dördüncü bir erkek girmişti ve işin acı kısmı Alaz yormayı bırak, yakıyordu onu. Belki de gerçekten bu hayatta ihtiyacı olan son şeydi...


Ama iş işten geçmişti artık, Asi inkar etmeyi bırakmıştı acısını. Cesur'un, Çağla'nın hatta Yaman'ın bile yüzündeki yorgunluğu görmesinden çekinmiyordu. Belki de Alaz' a karşı yenildiği düşüncesini böyle yeniyordu. Çünkü Alaz birlikte uydurup oynadıkları her oyunu kazanabilirdi ama asla biraz olsun cesaret gösterip acı çektiğini belli etmezdi. Kızdığını, mutlu olduğunu hatta Asi 'ye aşık olduğunu bile belli ederdi ama canının yandığını Asi' ye göstermemek için her türlü numarayı çevirirdi. Belli ederse küçük duruma düşer, kaybederdi çünkü Asi' nin karşısında, Asi kazanırdı, tek derdi buydu. Ama içindeki kırıkların ufacık bir parçasını gösterse Asi kazanmış olmazdı ki, genç kız sadece gider sarılırdı ona. Belki yanına sokulur; gözlerinden, dudaklarından öperdi. Birbirlerini yeni yeni gördükleri zamanlar yaptığı gibi...


*****

Alaz' a sadece, Allah belanı versin, deyip gitmişti. Aslında çok daha fazla şey söylerdi ama beceremedi o an. Aklında tonla söz, tonla düşünce akıyordu ama çabaladıysa da diline ulaşamadı. Belki kalbinin çarpıntısı; belki de Alaz' ın bu sefer oyun çevirmediğini, gerçekten o kızı istediğini fark etmesiyle gelen farkındalık durdurmuştu onu. Kendisinin Alaz' ın denklemindeki yerini gözleriyle kanlı canlı görmüştü, şimdi içindekileri söylese ne fark ederdi?

Genç adamın bunca şeye rağmen hala parlayan gözlerine, gözlerini alamadığı yüzüne son kez bakıp gitmeye yöneldiğinde hala nefes nefeseydi, sabırsızca bir istekle koşarak gelmişti çünkü Alaz' a. Ne umdun ne buldun Asi Kız, diye geçirdi içinden.

İçinde bir yerlerde sevdiği adamın ona tekrardan "Nereye gidiyorsun?" diye sormasını istemişti. Belki onu yanında götürmeyecekti bu sefer, evet, ama Alaz bu pası kaçırmazdı normal şartlarda. Demek ki o bu maçı kafasında bitireli çok bile olmuş diye düşünürken ağlamasını artık tutamayacak hale geldiğinde tekrar koşmaya başladı. Koştu, koştu, sonra giderek adımları yavaşladı. Daha on dakika önce yüreği elinde koşarak kavuşmayı umduğu her şeyi geride bırakıp eve dönerken bacaklarının artık onun koşmasına yetecek kadar gücü yoktu.



Peki MademWhere stories live. Discover now