yutkunup arkamdakilere döndüm. jisung telefonunu çıkarmış tam minho'yu arayacaktı ki "hayırdır lan?" diye adamın üzerine yürüdü beomgyu. "şu karşındaki ikili konserin sahibi sayılır. bizi sokmazsan kovdurturuz seni!"

beomgyu adamı omuzlarından ittirdiğinde arkadan iki tane iri yarı adam geldi ve beomgyu'yu kollarından tutup dışarı sürüklemeye başladı. beomgyu "bırak! bıraak! oğlum yardım etsenize!" diye bize bağırırken ben ve jisung ağzımız açık şekilde olan biteni izliyorduk. taehyun koşa koşa adamların yanına gitti ve onları durdurmaya çalıştı. pek işe yaradığı söylenemezdi tabii.

sonunda giriş kısmında iki beden belirdiğinde korumalar oldukları yerde kaldı. arkama dönüp kim olduklarına baktığımda çığlık atmamak için zor durdum.

hyunjin ve minho gelmişti. hyunjin saçlarını yine siyaha boyatmıştı. kıyafetleri onlara o kadar yakışmıştı ki kendimi olduğum yerde titrememek için zor tuttuğuma dair yemin bile edebilirim.

hyunjin altına beyaz, yer yer siyah kısımları olan bir pantolon giyip beline siyah bir kemer geçirmişti. üstünde siyah kot ceket, içinde ise sıfır kol olduğunu tahmin ettiğim siyah bir t-shirt vardı. ceketinin kollarını dirseğinin altına kadar kıvırmış ve boynundaki üstünde versace yazan çelik bir kolyeden sarkan birkaç zincir açıkta kalmış boyun kısmını örtüyordu. siyah botlar giymişti. tek eline parmaksız deri eldiven geçirmiş, parmaklarını yüzüklerle süslemişti. tırnağına sürdüğü siyah ojeler de kaçmamıştı gözümden.

"onlar bizimle." dedi minho hyung. jisung onu görünce çoktan çığlığı basmış, koşa koşa yanına gidip hayranlıkla süzmüştü onu.

bu sırada güvenlikler beomgyu'yu bıraktı. ben ise hyunjin'in yanına giderken hayranlığımı gizleyememiş, şaşkınlıktan açık kalan ağzımı kapatmaya lüzum görmemiştim.

"sen gerçek olamazsın ya."

gülümseyerek kendi etrafında döndü. "beğendin mi?"

bakışlarımın yeterince belli ettiğini düşünüp cevap vermedim. o da anlamıştı zaten.

"ne zaman boyattın bu saçı?"

"dün. aslında boyatmayacaktım da son anda fikrim değiş-"

"oradaki hyunjin ve minho mu?!"

giriş kısmındaki bir kızın çığlığından sonra insanlar koşarak bizim olduğumuz tarafa gelmeye başladı. minho ve hyunjin geri çekildi ve korumalar araya girdi. ikisi arkalarında kalanlara el sallayarak kulise doğru ilerlediler. onlar gidince gözler bize döndü. belki bazıları beni tanıyor olabilir ama kimse jisung'u tanımıyordu. minho'nun sevgilisi olduğunu da kimse bilmiyordu çünkü jisung gizli kalsın istemişti.

beomgyu kolumu tutarak "yürüyün hadi girelim içeri." dedi. girerken kapıdaki görevlilere gözlerini kısarak ezikler gibi baktı. onlar ağızlarını açamadı tabii.

konserin verileceği yer üstü açık orta büyüklükte bir stadyumdu. az sonra çalmaya başlayacakları için insanlar yerleşmişti ve hiç boşluk kalmamıştı. diğerleriyle ilerlerken telefonum titredi. hyunjin mesaj atmıştı. en öne, vip'lerin kısmına gelmemizi söylüyordu.

insanların arasında sıkışa sıkışa ilerlerken omzumda bir dürtü hissettim. dönüp baktığımda beomgyu ve taehyun'un bir yere bön bön bakıp haykırarak güldüğünü gördüm.

güldükleri tarafa bakınca ise elinde üstüne farklı renklerde sıvılarla dolu bardaklar koyulmuş olan bir tepsiyi tutan heeseung'ı gördüm. yanında da jake vardı, aynı şeyi yapıyordu. beomgyu ve taehyun'un onlara güldüğünü görünce somurtmaya başladı heeseung.

entrancing / hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin