"Çocuk dediğin laf dinler." dedikten sonra odadan çıktı.

Timur, kapıyı kapattıktan sonra Faruk bana döndü. "Of of, birileri trip yiyor." dedikten sonra gülmeye başladı ve telefonu eline alıp hemen odadan çıktı. Sonra bir odanın kapısını tıklatmadan içeri daldı.

"Lan, Tomi," dediğinde Tomris'in odasına girdiğini anladım. "Kaslı Bebeğim, yine Belo'ya trip atıyorr." dedikten sonra kamerayı bilgisayarın başındaki Tomris'e çevirdi.

"Valla mı lan?" diye sordu bana Tomris. Sıkıntılı bi şekilde kafamı salladım. İkisi aynı anda kahkahalara boğuldu.

"Kıyamam ya," dedi Tomris kahkahalarının arasından ardından tekrar gülmeye başladı.

Tomris'in ve Faruk'un gülmesinin bitmesini beklerken yukarıdan ekrana, Vanessa hatının bildirimi düştü.

-Tik, tak.

Bu neydi şimdi? Sabah sabah rahat edemeyecek miydim?

"Faruk, ben seni sonra arayacağım." diyip telefonu suratına kapattım.

Telefonumu cebime attıktan sonra hızlı adımlarla odamdan dışarı çıktım. Aynı koridorda olan odalarımız bizim en büyük avantajımızdı.

Koridorun en başındaki Aaron'un odasının önünde durdum ve serçe kapıya vurmaya başladım. "Aaron," diye hafif gür sesle bağırdım. "Buraya bakman gerekiyor." dedikten sonra kapıya vurmayı bıraktım. O sırada kapı hafif açıldı ve açılan boşluktan Noris'in kafası ve bedeni sırayla göründü."Sorun ne?" diye sordu.

"Aaron içeride mi?" diye sorduğumda kafasını önce içeri çevirdi ardından bana tekrar döndü. "Gel." Kapıyı sonuna kadar açtığında içeri girdim. "Balkon." dediğinde balkona doğru ilerlemeye başladım ve balkona çıktım.

Balkonun ortasına koyulmuş masada 4 sandalye vardı. Andrei, Rusian, Aaron ve Noris için ayrılmıştı. Masada viski 2'i boş 1'i dolu viski şişeleri vardı ve dolu olan şişe Rusian'ın elindeydi. 3 şişeyi de onun içtiği belliydi çünkü şişelerin ağzında silik ruj lekeleri vardı.

İçeri girdiğimde Noris'te benim arkamdan girdi ve yerine oturdu. Andrei dışında hepsi bana bakıyordu. O Rusian'a bakıyordu.

"Günaydın." dediğimde Aaron başıyla selamladı. Bu masa da ben gelmeden Aaron'a benim hakkımda uyarı yapıldığına emindim. "Bir şey danışmak için geldim." diye konuya girdim. "Az önce hattıma gizli bir numaradan bir mesaj düştü." dediğimde Andrei'nin gözleri beni buldu. "Mesajda sadece tik, tak yazıyor." dediğimde Noris elini uzattı. "Telefonu biraz alabilir miyim?" diye sorduğunda önce tereddüte düştüm. Sonra telefonu cebimden çıkardım ve kilidini açıp Noris'e verdim.

Biraz uğraştıktan sonra telefonu açık bir şekilde bana geri verdi. Ardından diğerlerinin üzerinde gözlerini geçirip konuştu. "Selim Kantaş." Biraz duraksadı ardından devam etti. "Güncel konumu otelin ilerisinde bir arazi." dedikten sonra gözlerini tam karşısındaki manzaraya çevirdi. Biraz süzdükten sonra ayağa kalktı ve balkonun demirlerinde durup daha dikkatli baktı.

Birkaç saniye sonra Rusian da ayağa kalktı ve onun yanına gitti. İkisindende çıt çıkmayınca Aaron bana döndü ve konuştu. "Turkuaz gözlü, altın sarısı saçları ve sakalları olan bir adam." dediğinde Rusian ve Noris ona baktı. "Kontrol et." dediğinde birkaç adım atıp Noris'in solunda durdum. Biraz ilerimizdeki tepede gözlerimi gezdirirken tepenin en başındaki siyah hareket eden insanlar gördüm. Ama kesinlikle yüz hatları belli olmuyordu.

Çenemle tepeyi işaret ettim. "Yaklaşık 3-4 kişi duruyor orada." Gözlerimi ayırmadan devam ettim. "Ama yüz hatlarını seçemiyorum." dedikten sonra gözlerimi tepeden çektim.

Gözler Yalan Söylemez.Onde histórias criam vida. Descubra agora