"Giselle iyi misin?" olabilirmiş gibi yüzümün daha da kızardığını hissettim. Hem yamuk duruyordum, hem boynum çok ağrıyordu, hem de hareket edemiyordum.

"Hayır." diyebildim utançtan dolan gözlerimi saklamaya çalışarak. Sadece aynı kitabı okuduğumuzu görmesini istemiştim. Eminim artık görmüştür. Görmemesi imkansız. Leonard utancımı daha da artıracak bir şaka yapmaya karar verdi.

"Giselle iyi yönünden bak demek isterdim ama bu halde herhangi bir yöne bakman pek mümkün görünmüyor." mükemmel...

***

"Millie'den hiç hoşlanmıyorum." Eva Millie'nin çıkarcı bir kaltak olduğunu düşünüyordu. Aslında bence de öyleydi. Sadece ilk başta yanlış tercihler yaparak onunla arkadaş olmuştum. Bana karşı fazlaca yanlışı olmuştu ama yine de arada yanıma geldiğinde onu tersleyemiyordum. Sivri dilli biri olamamıştım hiç.

"Keşke ben de senin gibi onu görmezden gelebilsem." dedim dudaklarımı sıkarak. Kitlenen boynum aklıma geldiğinde kendimi yere bıraktım. Çoktan bahçeye gelmiştik.

"Çok mu fazla rezil oldum?"

"Aslında o kadar rezil görünmüyordun. Suratın kıpkırmızıydı, biraz da sevimli görünüyordun. Cason'a çaresizce hayır dediğinde Aryan gülmemek için kendini tutuyordu. Seni sevimli bulduğunu düşünüyorum."

"Ondan o kadar da hoşlanmıyorum. Aryan için sormamıştım ki?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Eva 'hadi canım ordan en yakın arkadaşını mı kandırıyorsun?' bakışını atarak bağdaş kurdu. Esmer teninde kavrulan ışık onu çok daha güzel gösteriyordu. Minik bir yüzü, miniminnacık bir burnu vardı. Esmer tenine çok yakışan şeker kahvesi gözleri vardı. Ve her zaman ışıl ışıl görünürdü gözleri. Kahve saçlarını sımsıkı bir at kuyruğu yapmıştı.

"Sadece dikkatimi çekiyor. Buraya vurgu yapmak isterim." dedim yattığım yerden doğrulurken.

"Hem şimdiye kadar kurduğumuz diyalog sayısı 2'yi geçmemiştir." biraz üzülerek bunu da ekledim sözlerime. Eva bir şeyler söylemek üzereyken Jolie bir anda yanımızda belirdi. Bizden iki sınıf daha yukarıdaydı. Bembeyaz bir teni ve kıpkırmızı uzun saçları vardı. Ve saçları öyle güzel parlardı ki uzakta bile olsa saçlarını seyrederdim. Kocaman yeşil gözleri konuştuğu kişiyi anında etkisi altına alırdı.

"Kızlar size acayip bir haberim var!" yine ışıl ışıl konuşmuştu. Eva'yla nefeslerimizi tutarak bekledik. Çünkü getirdiği haberler hep ağzımızı açık bırakıyordu.

"Bugün bu okula müdürün kimden olduğu bilinmeyen oğlu geliyor." Heyecanla bir Eva'ya bir bana bakıyordu. Yani yalan söyleyemeyeceğim çok aşırı bir heyecanlanma yaşamadım.

"Yani..." diye ağzımla bir şeyler gevelemeye çalıştım. Jolie gözlerini abartıyla devirerek

"Çocuk evren yakışıklısı! Ve tam bir big boy!"

"Şimdi anladımm!" Eva'yla aynı anda söylemiştik bunu ve hemen ardından kıkırdadık. Jolie sevişmeyi seven bir insandı. Bunu onun elinden almak onu öldürmek gibi bir şeydi. Ben bu durumu çok umursamasam da Eva buna çok söyleniyordu.

"Önüne gelen herkesle yatmayı bırakmalısın."

"Evaaaa, sen de biliyorsun ki nutkun hiçbir işe yaramayacak." dedi ve çapkınca göz kırparak Eva'nın burnuna dokundu. Benimse salak kafamda Aryan'ın küçük gülümsemesi beliriyordu.

...

Yapacağımız beden eğitimi dersi için bahçedeki spor alanına geçmiştik. Klişe gibi olmasın ancak ne kadar sporla aramı iyi tutmaya çalışsam da toplu oyunlarda berbat ötesiyim. Ama yogada ileri seviyedeyim. Ancak tabi ki bu derste yoga gibi naif bir spor yerine illa kafamıza top yiyeceğimiz bir şeyler yapacağımıza eminim. Yine de bu ders gözlerime çok iyi geliyor. Neden mi?

MELEZLERWhere stories live. Discover now