KAN

28 4 1
                                    

 

     Sadece birbirimize korkulu bakışlar atıyorduk. Ne yapacağımızı düşünüyorken Atlas, çok korktuğumu fark edip elini omzuma doğru atıp sarıldı. Öylece ölü bir bedene bakıyorduk.

  "Ne yapmalıyız! Yaşıyor mu kontrol etsek mi?"dedi Gizay. Rüzgar, Gizay'ın dediğini mantıklı bulmuş olacak ki Ecem'in cansız bedenine doğru ilk adımını attı. Tam o esnada kolundan tutarak;

  "Dur! Hiç bir iz bırakmamalıyız. Yoksa bizim yaptığımız sanılabilir. Yapan her kimse bu gece burda olduğumuzu ve planlarımızı biliyordu. Dikkatli hareket etmeliyiz."dedim. "Şimdi sessizce çıkış kapılarını kontrol edelim. Eğer açık ise eşyalarımızı toparlayıp çıkalım. Değilse sınıfa çıkıp uyuyalım sabah erkenden gider, okula hiç gelmemiş gibi geri gireriz."dedim komut verir gibi.

  Şu durumda her ne kadar korksam bile soğukkanlılığımı koruyabiliyordum. Diğerleri beni başıyla onaylayıp yavaşca cesedin yanından ayrıldık ve sınıfa doğru yola çıktık. Gizay çok korkmuş görünüyordu. Göz yaşlarına engel olamıyordu. Bir damla gözyaşı yere damladı. Damlayan gözyaşını görüp yerimde durdum, Atlas neden durduğumu anlamayıp o da durdu ve beni bekledi. Atlasın durduğunü görünce diğerleri de durdu. Arka cebimden bir mendil çıkarttım. Gizay, mendili ona vereceğimi sanıp elini uzattı ancak ben mendille birlikte yere eğilip yerdeki yaşı sildim. Gizay ne yaptığımı anlamayıp afallamıştı.

  "Çok dikkatsizsiniz."dedim. Gizay hala anlamayarak yüzüme baktı.

  "Bir damla göz yaşından DNA'nı bulup burada olduğumuzu anlarlar. Göz yaşlarına hakim ol Gizay, sen bu kadar güçsüz değilsin."dedim yanağından süzülen yaşları silerek.

  Sınıfa girdiğimizde Atlas ve Rüzgar birkaç sıra birleştirdi yatmamız için. Onlar sıraları çekerken bizde sadece birbirimize sarılıyorduk. Gizay hala ağlamaya devam ediyordu. Atlas ve Rüzgar sıraları birleştirdikten sonra yanımıza geldiler.

  "Söyleyemedim."dedi Rüzgar yere bakarak.

  "Oysa bu günü beklemiştim herşey hazırdı bu gün söyleyecektim."dedi ve çekik gözlerinden birer damla yaş süzüldü yanaklarına.

    Arka cebine elini attı. Dikdörtgen, kırmızı kadife kaplı bir kutuyu gösterdi. İçini açtı. İçinde oldukca zarif taşlarla kaplı kelebekli bir kolye vardı.

"Ecem'den hoşlanıyordum. Bugün ona verecektim bu kolyeyi. Ama olmadı. Beni beklemedi. Beni neden beklemedi! Söyle beni neden beklemedi İlkim!"dedi yakalarımdan tutarak. Haykırırcasına ağlıyordu. Yakalarımdaki eli tuttum. Ellerini bırakıp güçsüzce yere yığıldı. Tüm vücudunu yere teslim edip ağlıyordu. Atlas destek olmak için elini Rüzgarın sırtına doğru uzattı ama elini havada tuttum.

  "Zorlukları kendi aşmalı, şu an oldukca ciddi birşeyin tam ortasındayız. Güçlü kalmak zorundayız. Belkide şu an içimizden herhangi biri ölebilir. Ama sadece kendinizi düşünmelisiniz bu durumlarda."dedim.

  "Hayır."dedi Atlas yerden doğrularak. "Yanılıyorsun."

  "Yanılmıyorum Atlas kendinizi düşünmelisini-" sözümü yarıda kesip bana sarıldı. Bir iki saniye onun kolları arasında gözlerimi yumdum.

  "Bak,daha iyi hissediyorsun."dedi benden ayrılarak."Destek, birbirimize destek olmak şu durumda yapılabilecek en önemli şey."dedi. Bir süre gözlerinin içine baktım ve konuşmaya devam ettim.

  "Toparlanmalıyız, hadi kendinize gelin. Yatalım artık."dedim ve yerimden kalktım. Rüzgar yaşlarını yerden ve yanaklarından sildi. Ancak sevdiği insanı kaybetmeyi hafızasından silebilecekmiydi?

  Herkes çantasının yanına gitti ve yorgan, yastık çıkarttı. Ben ise sınıfın ortasında durup öylece baktım. Beni gören Atlas:

"Grup sohpetini okumadın dimi İlkim!"dedi gülerek. Evet o gün yazılanları okumamıştım yatmak için birşeyler getirmek de hiç aklıma gelmemişti.

  Birleştirdikleri sıralara yorganları serip üzerlerine yastıklarını koydular. Işıkları kapatmadan önce bir saldırı durumuna karşı ne yapabileceğimizi konuştuk. Herkes yerine geçmişti ben ise boş bir sıranın üzerine öylece kıvrılmıştım. Üzerime ise getirdiğim yedek kıyafetlerden birini örttüm.

  "Işıkları kapatır mısın Gizay?"dedi Rüzgar.

  Gizay ışıkları kapatıp uyumak için yerine geçti. Uykuya dalmak şu an oldukca zordu. Kafamın içerisinde bir çok şey dönüyordu. Şimdi biz burada mışıl mışıl uyuyacakken arkadaşımız ebedi bir uykuya bir daha uyanmamak üzere dalmıştı. Tam gözlerimi kapatıp uyuyacakken, yanımda bir nefes hissettim.

  Korkuyla yerimden doğruldum fakat ışık olmadığı için birşey göremedim ve sert bir yumruk savurdum.

  "Ağhh İlkim bendim! Napıyorsun!" dedi sesini kısmaya çalışarak Atlas.

  "Özür dilerim, sen olduğunu nerden bilebilirdim" diğerlerinin uyanmaması için sessizce konuşuyorduk. Arkasından yorganını çıkartıp üzerime örttü. Yastığı da başımın altına koydu.

  "Atlas napıyosun al bunları geri, uyuyabilirim. Rahatını bozma hiç."dedim.

  "Yoo rahatımı bozduğum falan yok."diyerek yanıma doğru yerleşti. Ondan böyle birşeyi asla beklemediğim için bir süre donup kaldım.

  "İyi geceler İlkim."

  "Pek de iyi bir gece değil sanarım."

  "Umarım daha iyileri de olur." dedi ve uyudu. Her ne kadar son cümlesinde ne demek istediğini pek anlamasam da onunla birlikte uyudum.

                                                                                     ***********

   "İlkim! Uyan hadi gitmemiz lazım.!"dedi bir ses. Atlas'ın sesiydi. Uzun zaman sonra ailemden başka birinin sesiyle uyanıyordum. Hızla yerimden doğruldum ve etrafa baktım. Çoktan toparlanmışlardı. Sıraları eski haline getirmişlerdi çöpleri çantalara geri koymuşlar, sınıfta tek bir iz bile bırakmamışlardı.

  "Çok tatlı uyuyordun, kaladırmaya kıyamadım. Senin eşyalarını da topladım."dedi parmağıyla çantamı göstererek.

  Hızlıca kalktım ve kalanları toparladım.

   "Çıkmaya hazır mıyız?"

   "Hayır"
 
   "Hadi o zaman toplayın cesaretinizi, dikkatlice burdan çıkıyoruz. Buraya girmedik, burda değildik tamam mı!"dedi Atlas.

    Ve okulun kör noktasından birer birer telleri atlayarak okuldan ayrıldık. Gün doğana kadar da geri dönmedik...

                                                  

 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KIRIK AYNAWhere stories live. Discover now