"Rüzgar sorun ne?"

"Yok bir şey!" Aldığım sert tepkiyle şaşkınlıktan hiçbir şey diyemedim.

"Hadi bakalım oturmaya mı geldik. Dansa." Kolumdan tutulup çekilince bu kişinin Enes olduğunu fark ettim. Sanırım Rüzgar ile konuşmamızı duymuştu ve gerginliğimizin daha fazla büyümemesi için beni oradan uzaklaştırmıştı. Aslında iyi yapmıştı çünkü şu anda Rüzgar ile ne konuşacağımı bilmiyordum.

"Teşekkür ederim." diyerek soluk bir gülümseme gönderip yavaşça dans etmeye başladım.

"Eminim ki işle ilgili bir sorun vardır ve senin de canını sıkmak istememiştir. Birazdan barışırsınız suratını asma! Bu senin tek dayının nişanı! Eğlenmene bak!" Gülümseyerek yavaşça başımı salladım. İnsanın tavsiye alacağı abisinin olması iyi bir şeydi. Akmak isteyen göz yaşlarıma inat gözlerimi sıkıca kapatıp gözyaşlarımı geri gönderdim ve gülümseye başladım.

"Sanırım artık sevgilimi alabilirim?" Enes bana göz kırpıp beni Rüzgar'ın kollarına bıraktı.

"Çok özür dilerim güzelim. Bir anda sana patladım. Önemli bir şey. Sadece işte benim ilgilendiğim dosya ile ilgili bir pürüz var o kadar." Rüzgar'ın açıklamasından sonra kafamı yavaşça sallayıp dansıma devam ettim.

"Suratını asma ama gül!" Bana bakıp gülmesiyle bende gülümseyerek ona baktım. Ne yaparsa kızamıyordum işte hemen affediyordum! Dans bittikten sonra gidip masamıza oturduk. Rüzgar'ın telefonu çalınca masadan kalkıp telefonla görüşmek için dışarıya çıktı. Biraz hareketlerinden dolayı işkillensem de gürültüden dolayı dışarı çıkmıştı. 

"Selam nasılsın?" Sesin geldiği tarafa bakınca Doruk olduğunu fark ettim. Sanırım dayımlar davet etmişti çünkü geleceğinden haberim yoktu.

"İyiyim teşekkür sen nasılsın?"

"İyi işte. Böyle bir güzelliği nasıl yalnız bıraktı sevgilin?" Sözlerindeki dalgayı hissettiğim için güldüm.

"Senin gibi kurtların geleceğini tahmin edemediğim için!" Rüzgar'ın geldiğini fark etmemiştim ve Doruk'un son söylediğini duyup kesinlikle yanlış anlamıştı.

"İhmaller öldürebilir Rüzgar. Dikkatli ol." diyerek yanımızdan ayrıldı Doruk. Son cümlesinde ne demek istediğini anlamamıştım ama şu anda onu düşünecek zamanım da yoktu. Öncelikle yanımdaki hızlı ve sert nefesler alan adamı sakinleştirmeliydim.

"O herif neden senin yanına geliyor?"

"Sadece merhaba demek istemiş Rüzgar. Başka önemli bir şey yok. Lütfen hadi eğlenmemize bakalım." diyerek bizimkisilerin olduğu yerde doğru gittim. Rüzgar da arkamdan geliyordu.

..

Evet gençler nereye gidiyoruz?" Dayım hepimize yönelerek sormuştu bu soruyu. Nişan bitmiş, bütün misafirleri uğurlamıştık. Bizde eğlenmek için bir yerlere gitmeye karar vermiştik.

"Hadi bara gidelim!" Meriç Abimden çıkan bu fikri reddeden birisi olmamıştı. Hepimizin kabul etmesiyle arabalarımıza dağılıp yola çıktık. Rüzgar çok kısa şirkete uğrayıp geleceğini söylediği için bende Enes ile birlikte gidiyordum.

"Bir sorun mu var?" Bilmiyorum anlamında kafamı salladım. Rüzgar birkaç gündür garipti. Tamam çoğu hareketi normal gibiydi ama sürekli düşünceli ve gergin duruyordu. Normalde insanın içini ısıtan gülümsemesi, şimdi gözlerine ulaşmıyordu bile! Ve sürekli gelen telefonlarda cabasıydı. İş hakkında olduğunu söyleyip ya kapatıyor, ya da başka bir yerde konuşuyordu.

"Neler olduğunu anlamıyorum. Birkaç gündür hareketlerinde falan değişiklik var. Ne olduğunu sorunca, işle ilgili olduğunu söyleyip, konuyu kapatıyor." Sıkkınca nefesimi üfledim. 

DÖNÜŞWhere stories live. Discover now