《•》

Arkada ne olduğunu anlayamadığım bir müzik çalarken ben de uyanmış oldum. Kucağımdaki ağırlık gitmişti. Gözlerimi açtığımda başımın abimin omzunda olduğunu gördüm.

Kafamı kaldırıp iyi bir gerindim. Etrafa bakıp neresi olduğunu anlamaya çalışırken çoktan bildiğim yerlerin sınırından çıktığımızı anladım.

Ben daha etrafı düzgünce inceleyemeden babamın kenara doğru yaklaştığını fark ettim. Araba yanaştıktan sonra durdu. Biraz ileride duran Fırat'ın arabasını gördüm.

"Biraz açılalım temiz hava alalım. Uyuştuk yav." Babam kendi kendine konuştukatan sonra arabadan indi. Annem ve abim inerken ben de çantamı ve telefonumu arabada bırakıp indim.

Kenarda duran çeşmeyi görünce hemen oraya gittim. Suya elimi değdirdiğimde buz gibi olduğunu fark ettim. Hızla elimi yıkayıp kana kana içtim.

Susamışım ya.

Yüzümü de yıkadım. Su o kadar güzeldi ki şu an. Sadece suyla temas etmek istiyordum. Yüzümden damlalar akarken yanımdan uzatılan peçeteyi aldım ve hemen yüzümü kuruladım.

Peçeteyi yüzümden çekip baktığımda Fırat olduğunu gördüm.

Ben de onun yaptığı gibi ona tebessüm ettim.

"Su ne kadar soğuk, çok güzel." O da elini çeşmeye uzattı ve elini yıkadı. Ben sebepsizce onu izlerken biraz da su içti. Elinin ani hareketi ile bir anda yüzümden su damlaları akarken elbiseme dökülen buz gibi su içimi titreten cinstendi.

"Ay!" Elbiseme dökülen sulara verdiğim tepki ile bir anda bir çok kişinin bakışı bize döndü.

"Napıyorsun ya?" Ben sitemle ve hafif bir sinirle konuşurken o güldü gıcık gıcık ve doğruldu.

"E su güzel dedin. Ben karımın isteklerine göre hareket ediyorum." İnsanlar bize baktığı için kısık sesle konuşuyordu. Ben de diğerleri bakıyor diye sadece ona sinirli bir bakış atıp ondan uzaklaştım. Annemin yanına geldiğimde asık suratıma karşılık bana gülümsedi ve elindeki meyve dilimini bana uzattı. İki dakikada nereden bulmuştu bilmiyorum ama sorgulamadan ağzıma attım.

Bir süre burada dinlenirken hala kurumayan elbiseme baktım. Fırat'a bu süre boyunca bir kere bile bakmamış, aynı zamanda bana bir kere seslenmesine rağmen duymazdan gelmiştim.

Aslında küsecek bir şey yoktu ama sebepsizce içimden trip atmak gelmişti ve atıyordum. Ne yapabilirim yani.

Annem ve Aysel teyze fotoğraflarını çekmemi istemişti. Aslında şu an herkes kendi halindeydi. Abim bir köşede oturmuş sırıtarak biriyle mesajlaşıyordu.

Kimle acaba?

Fırat de kendi halinde bir şeyler ile uğraşıyordu. Zehra Babam ve Ahmet Amca ise karşıda görünün dağlara bakıp bir şeyler konuşuyorlardı.

Hızlıca arabaya gittim. Arabanın etrafımda dolanıp arka kapıyı açtım.

İçeri bakıp koltuğun üzerine bıraktığım telefonumu bıraktığım yerde bulamayınca biraz da panik ile aramaya başladım. Yere eğilip arabanın zeminine baktım. Orada parlayan kılıfım ile telefonumu bulmuş oldum. Hızla elimi atıp aldım. Eğildiğim yerde telefonuma bir hasar kontrol yaptıktan sonra hızla ayaklanıl arkama döndüm. Elimdeki telefon hızla karşımdaki adama çarptı. Ona çarpması ile yere düşerken karşımdaki Fırat ile göz göze geldik.

"Ay telefonum!" Hızla egildiğimde Fırat da benimle birlikte eğilmişti. Benden önce davranıp telefonumu aldı ve doğruldu. Ben de onunla birlikte doğruldum. Elimi uzatıp telefonumu almak isterken o telefonumu kaçırdı benden. Kaşlarım çatılırken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

DİCLEWhere stories live. Discover now