8.BÖLÜM: YENİDEN

39 16 19
                                    

Herkese Merhabaaaaaaaaaa 🫶

Lütfen bölüme oy verip yorum yapmayı eğer beni takip etmiyorsanız takip etmeyi unutmayınnn. Bu bölümler kısa olacak fakat eğer ki ben kitabı bastırırsam bazı bölümleri birleştirerek bastıracağım o yüzden bölüm neden kısa demeyin DÖVERİM 🥰

{Playlist; Ceylan - Antebin Hamamları, Bedo + Patron - Ölebilirim}

İyi Okumalar!


🔪


(Afra'nın Gözünden)

Oda da, yani söylenene göre benim odamda, turuncu beyaz yatağımın üstüne oturmuş bacaklarımı kendime doğru çekip oturmuş daha kim olduğunu bilmediğim kişiyle odamızın arasındaki duvara öylece bakıyordum.

Neden duvarın içinden cam gibi şey açıldı?

Neydi o?

Beni hep izledi mi?

Kesin izledi! Bir dakika...

Beni soyunurken izlemiş olamazdı değil mi?...

Yani...

Birazcık edep...

Her neyse! Sorguladıkça kafayı yiyeceğim!

Bu arada yatağımın yanındaki cam bile turuncuydu! Bu turuncu oda beni ikna ediyordu sanki. Sanki yıllar önce burada yaşamış gibi hissediyordum. Üstelik dışarıdaki o salıncak... Evet kafamı camdan dışarı çıkardığımda tam önümde turuncu oturakları olan bir sandalye vardı.

Ya bu normal bir şey kendine gel kıııızzzzzzzzzııııııımmm! O oturaklar belki senden öncede turuncuydu!

Bu gidişle akıl hastanesinde yatacaksın hem de turuncu yataklarındaaa diyen iç sesim susmak bilmiyordu. Sizi onunla tanıştırmadım. TANIŞTIRMALIYIM! SİZDE GÖRÜN YOKSA DELİ OLDUĞUMU SANACAĞIM!

Bildiğimiz soğana bağlı olan uzun yeşil soğan gibi bir iç sesim var. Geceden beri tartışıyoruz. Hatta beraber taş kağıt makas bile oynadık. ŞAKA DEĞİL! Buna bir ad bulmalıyız bence adı turunc- yok yok olmaz bence adı L.. yok yok... ya da evet! Buldum! Adını Luka koyalım! Ne kadar zekiyim ya. Bu isim nerden aklıma geldi benim? Herhalde çok zeki olduğumdan beynim iç sesime bu ayı gibi isimi verdi!

Luka bana geri zekalı dedi! Haklıyım Luka sus.

Kapı gıcırtısıyla kapının önünde beni şaşkınlıkla izleyen hizmetli Nuran ablayı gördüm. Kadın elinde sarı mutfak beziyle bana öylece bakıyordu.

Bu arada Nuran ablayla daha dün tanıştık. Kadın çok samimi. Nasıl tanıştığımızı da anlatayım. Nuran ablanın bileklerinde o kadar çok altın bilezik vardı ki. Öyle böyle var. Gerçi hala var ve hiç çıkarmıyor. Bir gün meraklılık yapıp ona "Neden bu bileziklerinizi hiç çıkarmıyorsunuz?" diye soru sormuştum. Bana "Bu bilezikler önceki evliliklerimden kalma." demişti. Ben yine meraklılığımla ona tekrar bir soru yöneltmiştim. "Peki neden hala takıyorsunuz?" demiştim. Ablam bıkmadan yorulmadan sorumu cevapladı. "Bilezikler takılmak için vardır bebeğim. Ayreten başka bir erkek beni varlıklı sanıp benimle evlensin diye yapıyorum." Demişti. Abla zaten varlıklısın diyememiştim. Aslında ona "Kaç tane evlilik yaptınız?" "Niye ayrıldınız?" "Çocuğunuz var mı?" "Neden varlıklı olmanıza rağmen hizmetçilik yapıyorsunuz?" diye soracaktım ama utandım. Slay ablam bile bu soruları kafasına takmayıp bileziklerini şıkırdatırken ben niye takıyordum?

Ayağı kalkıp bana öylece bakan kadının önünde dikildim.

"Nuran abla iyi misin?"

Bileğinde milyonlar duran Nuran abla elindeki sarı bezi elinde top haline getirip ellerini beline koydu. Ya o değil de kusuruma bakmayın ama bez bok gibi kokuyor.

7 DAKİKA 17 SANİYE - DAVA OYUNUTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon