Bir eliyle genç kadının ensesini kavrayan Yağız diğer elini onun boynuna yerleştirmiş başparmağıyla nazik tenini okşuyordu. Aralarındaki mesafe çok fazla gelmeye başladığında eli İsra'nın emniyet kemerine gidip kemeri açtı. Dudaklarını biran ayırmadan genç kadını kendine çekti. İsra kucağına yerleştiğinde bir koluyla genç kadının belini kavrayıp bedenlerini tamamen birleştirdi. İsra'nın elleri saçlarında yüzünde boynunda gezerken Yağız özlediği bedeni tekrar keşfediyordu.

İsra, genç adamın dokunuşlarıyla adeta kendini kaybetmişti. Arabanın içinde yankılanan inlemelerini duyduğunda kendine geldi. Ellerini Yağız'ın göğsüne yerleştirip nefes nefese uzaklaştı.

Genç adamın arzuyla kararmış gözlerinin içine bakarken "Ne yapıyoruz biz?" diye sordu.

Aynı şekilde nefes nefese kalmış olan Yağız "Hasret gideriyoruz" dediğinde İsra burnunda sinili bir nefes alıp hızla yerine geçti. Yerinde geçerken dizi genç adamın malum yerlerine denk geldiğinde Yağız acıyla bağırmıştı.

İsra yerine oturup üstünü başını ve saçlarını düzeltirken "Bir daha böyle bir şey olmayacak" dedi.

Yağız sessiz kaldığında İsra sinirle genç adama dönüp "Bir daha olmayacak dedim!" dediğinde genç adam hafifçe gülümseyip "Buna kendini mi beni mi inandırmaya çalışıyorsun?" diye sordu.

"Yağız aramızdaki her şey bitti. Bundan sonra böyle bir şey asla olmayacak. Önümüzde odaklanmamız gereken ciddi bir mesele var. Bundan sonra ne yapacağımızı konuşmamız gerekiyor"

"Aramızdaki hiçbir şey bitmedi İsra. Hatta daha yeni başlıyor ama haklısın. Önce şu Aziz denen şerefsizi ortadan kaldıralım daha sonra aramızdaki meseleye odaklanabiliriz."

"Odaklanacağımız bir mesele yok. Biz aramızdaki her şeyi bitirdik" diyerek inat eden İsra'ya cevap vermedi Yağız.

"Senden ricam önceliğin oğlumuzu onun evinden çıkarmak olsun. Bir şekilde Deniz'i oradan almalısın" dediğinde İsra "Artık oğlumla birlikte yaşamak istediğimi söyleyerek yeni bir ev tutabilirim" dedi.

Kafasını onaylarcasına sallayan Yağız "Evi ben hallederim" dediğinde İsra "Hayır sende evin nerede olduğunu bilmeyeceksin. Deniz seni bilmiyor ve ben onunla konuşmadan karşısına çıkmanı istemiyorum. Daha çok küçük ve kafası karışsın istemiyorum" diyerek itiraz etti.

"Sadece evi bulacağımı söyledim İsra. Deniz'in karşısına çıkıp ben senin babanım demeyeceğim." Diyen Yağız'a sinirle bakan İsra "Kendi evimi kendim bulurum Yağız" dedikten sonra saatini kontrol edip "Geç kaldım artık gitmeliyim" dedi.

Arabadan dışarı çıktığında Fırat bir anda karanlıktan çıkarak onu korkuttu. İsra elini kalbinin üstüne koyarak "Ödümü patlattın Fırat. Bunca zaman orada dikiliyor muydun?" dediğinde Fırat gülümsedi.

"Seni de görmek güzel İsra" diyerek genç kadının arabasının anahtarlarını uzattığında İsra da ona gülümseyip "Bende seni özledim" diye karşılık verince arkasındaki Yağız'dan sinirli bir homurtu yükselmişti.

Anahtarlarını alıp arabasına yönelirken Yağız'a " Bir plan yaptığında bana haber ver" dedikten sonra Fırat'a dönüp "Buradan başka nereye gittin? Muhtemelen sorguya çekileceğim" dedi.

Fırat bütün gün arabayla gezdiği yerleri ona söyledikten sonra "Hiç takip edilmedim rahat ol, beni görmediler. Sadece araç takipten kontrol etmiş olmalılar" dedi.

Kafasını onaylarcasına sallayan İsra "Teşekkürler, sonra görüşürüz" dedikten sonra arabasına binip çiftlik evine doğru yola çıktı.

İsra çiftliğe geldiğinde kendini babasıyla olan karşılaşmasına hazırladı. Yıllardır aldığı eğitimi şimdi Aziz Bey'e karşı kullanma zamanı gelmişti. Evet o çok iyi bir oyuncuydu. Oynadığı her karaktere çok çabuk adapte olabiliyordu. Aziz Bey onu bunun için yetiştirmişti. Yıllarca gerçek bir üniversite öğrencisi gibi rol yaptıktan sonra bildiklerini Aziz Bey'den saklamak çokta zor olmasa gerekirdi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 22 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Gökkuşağındaki KaranlıkWhere stories live. Discover now