Başkan, bir sandalye çekip ikimizin karşısına oturduğunda gözlerimi tek tek arkasındaki adamlarda gezdirdim. "Bu gün günlerden salı ve bu günü hiç unutmayın. Çünkü birazdan maskeleriniz düştüğünde, kariyeriniz bitmiş olacak ve hücrelerde sürüneceksiniz." Başkan pis pis sırıttıktan sonra ayağa kalktı, arkadında duran adamdan keskin bir bıçak alıp benim önümde durduğunda kaşlarımı çattım.

"Vanessa, beni hiç yorma. Zamanı biraz hızlandır. Sana zarar gelmesin, kim olduğunu söyle bana." dediğinde kahkahalara boğuldum. Çenemle sağ kolumu işaret ettiğimde başkanın gözleri orta parmağımı buldu. Sinirle tekrar gözlerime baktığında göz kırptım.

Elindeki bıçağı göğsüme yaklaştırdığında kollarımı zorlamaya çalıştım. Aniden bir çizik attığında acıyla inledim. Aaron'un zincirlerinden ses geldiğinde başkan ona bakıp sırıttı ardından tekrar bana döndü. "Sınırları zorlamak mı istiyorsun?" Cevap vermem izin vermedi. "Seve seve." dedikten sonra bıçak bu sefer açılmış olan karnımı buldu.

Yavaş yavaş, elindeki keskin bıçakla hissetiğim kadarıyla yamuk bir V harfi çizdi. Göğüsümden akan kanı hissediyordum ama karnımdaki acı yüzünden ordaki kanı hissetmiyordum. "Şerefsiz! Adil ol, korkaklığı bırakta şu sikik zincirleri çöz. Yoksa cesedini burdan çıkaracağım." diye sinirle konuşan Aaron'a çevirdim sıktığım gözlerimi. Başkan tam ağzını açtığı sırada bir silah sesi duydum.

Karşımızda duran adamlardan ikisi yere yığılmıştı ve son kalan ne yapacağını şaşırmış bir şekilde arkasını döndü ve tam o sırada o da bir kurşuna kurban gitti. Yerdeki adamlardan birinde 2 kurşun izi diğerlerinde tek kurşun vardı.

Merdivenlerden aşağı iki kadın indiğinde gözlerimi açtım. Kısa saçlı olan silahını sırıtarak başkana doğrultmuşken diğeri rahat adımlarla başkanın yanına geldi. Biri namluyu başkana dayamış, diğeri ise sırıtıyordu.

Sırıtan, uzun saçlı kız konuştu. "Bensiz işkence mi? Kırıldım şuan. Eksik kalamazdım." dediğinde başkan yutkundu ve kekelemeye başladı. "Siz..? Onlar? Beraber misiniz?" dediğinde uzun saçlı kız gözlerini devirdi. Ardından sert bir telmeyi başkanın bacak arasına geçirdi. "Konuyu değiştirme, şerefsiz." Başkan iki büklüm olup yere yığıldı.

Kısa saçlı olan silahını indirip köşedeki masadan anahtarları alıp Aaron'un karşısına geçti. "Biz olmasak ne olacak sana?" dedikten sonra uzanıp Aaron'un zincirlerini çözdü. Aaron aşırı derecede kızaran bileklerini ovaladıktan sonra masanın üzerindeki silahı ve diğer eşyalarını aldı.

Kız bu sefer karşımda durup önce beni ve biraz önce açılan yaralarımı izledi. "Vanessa Panther. Böyle tanışmayı ummuyordum." dedikten sonra zincirlerimi çözdü ve bende ayaklarımı çözdüm. "Noris ben." İsmini fazla duymamıştım ama onunda bir katil olduğunu biliyordum. İki parmağını anlına yaklaştırarak bana selam verdi, bende aynı şekilde onu karşıladım.

Başkanı biz konuşurken bağlayan kıza baktım. Tanıyordum ve o da bir katildi. Benim gibi dünya genelinde aranıyordu ikiside, profesyonel olduklarını da biliyordum. Kız kafasını kaldırıp saçlarını düzelttikten sonra bana baktı. "Vanessa Panther?" diye sorarak benden bir onay bekledi. Kafamı sallayıp onu doğruladım. "Rusian Petrović?" dedim onun gibi, gülümsedi ve kafasını salladı.

Tüm eşyaları aldıktan sonra yerde yalvaran gözlerle bana bakan başkana baktım. "Nasıl yukarı çıkartacağız bunu?" diye sorduğumda Rusian merdivenlere ilerledi. Biraz yukarı çıktıktan sonra bağırdı. "Andrei. Aşağı gel." dedikten sonra tekrar yanımıza indi. "Andrei ve Aaron halledecek."

Gözler Yalan Söylemez.जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें