5.0

3.2K 142 98
                                    

Pencereden dışarı bakmaya devam ediyordum, başım Ayaz'ın omzuna yaslanmıştı. Yağan karlar şimdiden yerde bir birikinti oluşturmuştu, her yer beyaza bürünmüştü, eşsiz bir manzaraydı.

Turan, Mert, Ahmet, Haso ve Gökalp apartmana doğru geliyorlardı. Turan hızlı hızlı bir şeyler konuşuyordu, Mert ona doğru dönüp ensesine bir tane vurdu. Muhtemelen Turan küfür etmişti. Turan sinirle yerden kar alıp Mert'e fırlattı ancak Mert çekildiği için kar Mert'in arkasında duran Gökalp'in yüzüne geldi.

Onlara gülerken Ayaz "Yemin ediyorum bu çocuklar salak." dedi. İbocan yanımıza yaklaşıp "Geldiler mi?" dedi aşağı bakarken. O sırada elinde kar topuyla Turan'ı kovalayan Gökalp'ı görünce "Ne oluyor lan?" diye sordu şaşkınca.

Gökalp kar topunu Turan'a fırlattı, kendisine gelen kar topunun etkisiyle geriye doğru sendeledi sonra da yere düştü. Mert elini ağzına koymuş Ahmet ve Haso'nun yanında durmuş, olanları gülerek izliyordu. Turan düştüğü yerdeki karları avucuna doldurup Mert'e attı, Mert kahkaha atmaya başladı Turan'ın yüzünde bu kadar mesafeden bile kendini belli edecek bir gülümseme oluştu.

İbocan "Bensiz eğlence mi?" deyip kapıya yöneldi. "Bende geliyorum!" dedi sırıtarak. Ayaz elini yüzüne koyup yüzünü sıvazladı. "Koş, koş! Kambersiz düğün olmaz zaten." dedi arkasından. "Hasta olursanız görürüm sizi! Bu havada dışarı mı çıkılır, hem siz çocuk musunuz?" diye söylenmeye başladı.

"Hepsi hasta olacak." dedi sıkıntı ile nefesini vererek. Onları önemsemiyor gibi görünse de önemsiyordu, hatta çocuklarını düşünen bir baba gibiydi.

İbocan gülerek "Komutanım bende sizi çok seviyorum." dedi öpücük atarak. Ayaz gözlerini devirdi. "Bengü'm sende gelir misin? Kar topu oynayalım romantik romantik?" dedi hevesle. Bengü de aynı hevesle kafasını salladığında İbocan Bengü'nün yanağına sulu bir öpücük bıraktı.

İbocan Bengü'nün montunu getirip ona giydirdi, kendisi de giydiğinde aşağıya inmeye hazırlardı. Ayaz ellerini göğsünde birleştirip "Hasta olacaksınız." dedi son defa uyarır gibi. Ancak ikisi de kulak asmayıp kapıya yöneldi.

İbocan Bengü'nün elinden tutmuş aşağı inmeye gidecekken bana döndü "Ahu sende gelsene? Neden gelmiyorsun ki?" dediğinde hevesle Ayaz'a döndüm. İki saattir beklediğim teklif sonunda edilmişti!

Ayaz gözlerime baktı, o anda istekli olduğumu anlayınca sanki daha deminden beridir söylenen o değilmiş gibi "Montunu giyeceksin, eldiven, bere ve atkı takacaksın," dedi şart koşarak. Bana karşı gelmemişti. Sevinçle çığlık atarak kafamı salladım.

"Giyinip geliyorum!" dedim sevinçle. İbocan Ayaz'a bakıp pis pis güldü, yanından geçerken bana göz kırptı, aynı şekilde karşılık verdim. İbocan ve Bengü aşağı inerken bende hemen kendi evime gittim, hızla giyeceğim şeyleri çıkarttım. Hepsi beyaz renkteydi. Bere, mont, eldiven ve atkı giydim, üzerimde hâlâ Ayaz'ın siyah sweati ve eşofmanı vardı.

Hızla kapıya çıktığımda Ayaz kapıda bekliyordu, dediklerinin hepsini giydiğimi görünce gülümsedi. "Aferin." dedi yamuk beremi düzelterek. "Ay hadi inelim." dedim sevinçle. Aşağıya indiğimizde hâlâ kar yağıyordu.

İbocan ellerinde tuttuğu kar topunu köşede durup olanları izleyen Ahmet'e fırlattı. Ahmet sinirle ona baktığında "Bende seni çok seviyorum enişte." dedi gülerek. Ahmet nasıl İbocan'ın eniştesiydi hâlâ anlamıyordum.

Üzerimize kar taneleri düşmeye başladığında  gülerek ellerimi havaya kaldırdım, tenime temas eden kar çok güzel hissettiriyordu. Yüzüme gelen kar topuyla gözlerimi açtım, karşımda duran Bengü gülüyordu. "Bengü?" dedim şaşkınlıkla. Daha ne olduğunu anlamamıştım ki daha büyük bir kar topu üzerime fırlatıldı ve yere düştüm, atan İbocan'dı.

Ayaz hızla önüme geçtiğinde "Ne yapıyorsun İbocan?" dedi sinirle. İbocan gülerek bir kar topunu da Ayaz'a fırlattı, "Lan!" diyen Ayaz hızla yerde ki karları büyük bir top yaparak İbocan'ın üzerine attı. İbocan keyifle kahkaha attı amacına ulaşmıştı, Ayaz'ı da aramıza dahil etmişti.

Ama bu benim ondan intikam almayacağım anlamına gelmiyordu, düştüğüm yerden kalktım giydiğim kıyafetleri düzelttim. Eldivenli elime yerde bulunan karları doldurabildiğim kadar doldurdum, İbocan arkasını dönmüş kar topu yapmaya çalışırken hızla ona doğru koşarak "İntikam!" diye bağırdım. İbocan bana dönmesiyle kar topunu yüzüne atmam bir oldu.

Herkes gülmeye başladı, Ayaz keyifle sırıttı "İşte benim yavrum." dedi göz kırparak. Turan arkadan "Ooo!" dedi gülerek. Sonra Mert'e dönüp "Seninle böyle olabilirdik aptal!" dedi triple. Mert umursamazca kafa salladığında yüzüne kar topu yedi.

Sanırım bugün hepimiz hasta olacaktık.

Gökalp sinsice sırıtarak Haso'nun arkasına geçti, köşede durmuş bizi izliyordu, onu yere karların üstüne itti. Haso küfür ederek yere düştüğünde Gökalp koşarak bizden uzaklaşmaya başladı. Haso ayağa kalkıp "Lan seni öldüreceğim! Üstüm kirlendi it!" diye arkasından bağırdı.

Ayaz elini kafasına koymuş önündeki manzaraya bakıyordu, Turan Mert'in üstüne yerdeki karlardan alıp serpiştiriyordu sanki kar yağmıyormuş gibi... Ahmet İbocan'a kar topu fırlatıyordu, Bengü de ibocan'ı korumak için Ahmet'e sinek ısırığı etkisinde kar topu fırlatıyordu... Haso Gökalp'in yakalamış kafasını karın içine bastırmaya çalışıyordu...

"Lan oğlum çocuk musunuz?!" diye bağırdı ama kimse onu duymadan yaptığı işe devam ediyordu. Ayaz bana dönüp "Gidelim." dedi sessizce. "Nereye?" diye fısıldadım aynı tonda. "Bunlardan uzağa," dedi önündeki manzaraya dönüp tekrar bakarak.

Kafamı hevesle salladım, ellerimi Ayaz'ın eline uzatıp tuttum. Onlara sırtımızı dönüp yavaşça ilerlemeye başladık İbocan "Kaçıyorlar!" diye bağırdı. İçimden küfür savurdum, İbocan'a baktığımda çarpık şekilde gülümsedi. "Saldırın!" dedi bizi işaret ederek.

Kimse ciddiye almazdı değil mi?

Tam aksine herkes ellerine kar doldurduğunda Ayaz'a baktım, o ise hızla önüme geçip siper olduğunda yerde ki karlar yüzünden ayağı kaydı ve üstüme düştü. Bir elini başımın altına koymuştu, diğer elini ise yere bastırmıştı böylece tüm ağırlığını üstüme vermemişti. Herkes durmadan üstümüze kar topu atıyordu, ben ile Ayaz ise sadece birbirimize bakıyorduk.

Gözleri yüzümün her bir köşesine değiniyordu, öyle bakıyordu ki sanki hafızasının en güzel köşesine koymak, saklamak ister gibiydi.

"Kızım." duyduğum sesle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Üstümüze atılan karlar kesildi, bu tok ses babamın sesiydi!

Selamm oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın bebeklerr

SON AN | Texting ✓Where stories live. Discover now