♫⋆。♪ ₊˚♬ ゚.

Deniz mahsülü, sebze ve ızgara karışık siparişimiz geldiğinde bu kadar karışık bir menü sipariş ettiği için Sue'yi boykot etmek üzereydim ama sonra bunun bu restoranın spesiyali olduğunu öğrenince vazgeçtim ve yemeğin tadını çıkarmaya başladım.

Her şey şu an için gayet normaldi, ya da biz öyleymiş gibi davranıyorduk. Ama Chris'in bana attığı kaçamak bakışları fark etmemek mümkün değil. Benim aksime o hala garip hissediyor olmalı. Öyle hissetmesi gereken benim! Ben reddedildim sen değil...

Of neyse, önümde istiridye çorbası varken eski crushımı düşünemem. En sevdiğim çorbadan bir kaşık almak için heyecanla kaşığı çorbaya daldırmıştım ki, Chris'in kendi tabağındaki sebzeleri benim tabağıma koyunca kafamı kaldırıp şaşkınlıkla ona baktım.

Omuz silkti, "Bu çorbayı bol sebzeli seviyorsun."

Bir keresinde bize akşam yemeğine geldiklerinde annem bu çorbadan yapmıştı ve ben önümde hoşlandığım çocuk olmasını umursamadan çorbamı sebzelerle doldurup bir güzel yemiştim. Bunu fark etmiş olması bir yana, hala unutmamış olmasını beklemiyordum. Asla beklemiyordum...

Sanırım ben Chris tarafından reddedilince arkadaşlığımız ile ilgili bazı gerçekleri unutmuşum. Sonuçta benim aşk itirafımdan önce biz çok yakındık ve birbirimiz hakkında bildiğimiz şeyler vardı, her şey normaldi, ilişkimiz eğlenceliydi. Yani bu yaptığı şeyi eskiden yapmış olsaydı bu kadar şaşırmazdım.

Biraz rahatla Mil... O hala karşı komşunun oğlu Chris oppa. Tek fark, artık ona hayran değilsin. İki sıradan arkadaşsınız yine.

Gülümsedim, "Teşekkür ederim." bu, onu da rahatlamış olacak ki gergin yüz iadesi ifadesi silinmiş ve gülümsemişti.

Onu özlediğimi hissediyorum...

Felix ile Sue kendi aralarında sohbete dalarken Chris de benimle bir konuşma başlatmaya çalışmıştı.

"Derslerin nasıl diye klasik bir akraba sorusu sorsam çok mu saçma olur?"

Utangaç haline güldüm, "Fena değil, Fransızcayı çok seviyorum. Mezun olup Paris'e gideceğim günü iple çekiyorum."

"Orada yaşamak gibi bir planın var mı?"

"Henüz emin değilim, önce gidip work&travel ile birkaç ay orayı tanımam ve hayatımı devam ettirip ettiremeyeceğimi görmem gerek. Sonrasına bakarız."

Gülümsedi, "Sonuç ne olursa olsun her zaman hedef odaklı gitmen çok güzel, üstelik fazlasıyla heveslisin. Bu huyunun değişmemesine sevindim."

Ben de güldüm ve imalı bir şekilde, "Değişen bir huyum mu varmış?"

"Yaani... Biraz daha ketum olmuşuz sanki?"

Gözlerimi dikerek, "Aa! Sensin ketum!"

Kahkaha attığında diğerleri de bize döndü. Sue gülerek, "Hey, sizin iyi anlaştığınızı görmek çok güzel."

"Tabii ki iyi anlaşacağız, biz sizden de önce tanışıyoruz unutmayın." diyen Chris sayesinde üstümdeki son gerginlik kırıntısını da atmış ve keyifli bir gün geçirmeye başlamıştım.

Yemekten sonra caddede yürümeye başlamıştık. Tatlı çiftimiz önden el ele ilerlerken biz de arkadan takip ediyor, sohbete devam ediyorduk. Chris bana şirketteki idollerle yaşadığı komik anıları anlatıyordu. Aralarında Boys' Revolution da bulunduğu için heyecanla dinliyordum onu. Sonuçta en sevdiğim müzik grubuydu. Ayrıca Chris sayesinde internette dolanan asılsız haberlerin yalan olup olmadığını da öğreniyordum.

Aleatory | Bang ChanWhere stories live. Discover now