üç

156 14 43
                                    

Bazı sorularımızın cevapları olmuyordu ve sürekli zihnimizde dönüp dolaşıyordu.

Tıpkı neden annemlerin öleceğim yılı öğrenip günü öğrenmemeleri gibi. Ya da nasıl öleceğim gibi.

Ama bugün aklımı başka sorular kiralamıştı.

Draco'nun bu mektupları neydi?Hatırlamasına emindim ve buna rağmen neden aşk mektuplarını bana vermişti?

Karşısına çıkıp bunların neyin nesi diyemeyeceğime göre sanırım bir süre zihnimde döneceklerdi.

İlk zamanlarda, ilk senemde inkar edilemez bir şekilde Draco'ya aşıktım. Fakat o kadar büyük bir şey değildi. Ya da ben öyle sanıyordum.

Hepimizin saf çocukluk aşkları olmuştu ve Draco sanırım bundan ibaretti.

Sınıfa ilerleyip tek boş yer olan Draco'nun yanına oturduğumda ikimiz de sessizdik.

Aramızdaki cam gibi sessizlik sürerken Draco bunu bozdu.

"Gerçekten çok utanıyorum. O mektupların arkadaşça bir şeyler olduğunu düşünmüştüm. Ne olduğunu hatırlayınca gerçekten yerin dibine girdim."

Güldüm. "Sorun değil ve mektubuna cevap verecek olursam gittiğim yer iyiydi. Üstelik seni de unutmadım. Zihnimin bir köşesinde hepiniz paranızı vermeden yaşıyordunuz."

Draco bu dediklerime güldü. O baştaki stresli hali geçip gitmişti, aynı şekilde benimde. Birbirimize bakamayacağımızı hatta konuşamayacağımızı bile düşünmüştüm.

Onun yanında iyi hissetmeyi seviyordum.
...

Derslerden sonra Michelle kaymak birası içmek için Hogsmeade'e gitmeyi teklif ettiğinde bunu arkadaşlığımızı ilerletmek için teklif ettiğini anladım.

Aynı odada kalan yabancılar gibiydik. Sabahları birbirimizi uyandırıyor, arada selamlaşıyorduk.

Ölüm yine köklerini zihnime salarken kendime Hogsmeade'de başıma bir şey gelemeyeceğini kabul ettirmeye çalışıyordum.

Üç süpürgeye girdiğimizde kaymak biralarını almaya yöneldim. Michelle ise bir yere oturmaya gitmişti.

Onu burada görmeyi beklemiyordum.

"Selam." Dedi Draco arkamdan yaklaşarak.

"Selam." Dedim.

"Seni kırmızı Converselerinden ve kırmızı kazağından tanıdım."

"Vay." Dedim kaşlarımı kaldırarak. "Dikkatlisin."

"Sanırım kırmızıyı seviyorsun." Dedi gülümseyerek.

Başımı salladım. "Küçüklüğümden beri."

"Buraya kiminle geldin?" Dedi.

"Oda arkadaşımla geldim. Tanışmaya çalışıyoruz. Ya sen?"

"Pansy ve Blaise ile. Bir ara aramıza katılın."

Başımı salladım ve kaymak biralarını alarak Michelle'in yanına ilerledim.

Karşısına oturduğumda ve kaymak birasını önüne koyduğumda bir yudum aldı. "Neden uzun sürdü?"

"Dracoda buradaymış. Biraz havadan sudan konuştuk."

"Sen Draco ile konuşuyor musun?" Dedi kaymak birasından bir yudum daha alarak.

"Evet. Ne oldu ki?" Dedim sorarcasına.

Michelle omuzlarını silkti. "Babasının köpeği diyorlar ona. Üstelik bu sene onda bir değişim olduğunun herkes farkında."

"Nasıl bir değişim?" Dedim kaymak biramı yudumlayarak.

"Daha sakin ve garip. İnan bana önceki senelerde berbattı. Egoist bencilin tekiydi. Sanırım artık bunlar umrunda değil."

Yarım dönemimde bile Draco'nun egosunu görmüştüm fakat bana bu sene değişmiş gibi gelmişti ve ben bu değişimin hepsini büyümesine vermiştim. Küçükken sürekli kenarda köşede birilerini zorbaladığını hatırlıyordum.

"Üstelik fark ettiysen o çok yorgun. Herkes babası yüzünden olduğunu söylüyor."

Fark etmemiştim. Dikkatsizdim.

Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde onu Blaise ile sohbet ederken gördüm.

Göz ucuyla bana baktığında bakışlarımı Michelle'e çevirdim.

"Fark edemedim." Dedim şaşırarak.

Aslında Draco'nun yorgun değil de aşırı dalgın olduğunu fark etmiştim.

"Hepsi babası yüzünden diyorlar." Michelle omzuna gelen örgülü saçını omzundan geriye attı.

"Bay Malfoy baskıcı ve disiplinli bir adam. Korkunç."

Michelle başını salladı. "Draco her tatilden geldiğinde daha da berbat oluyor. Babasının işkence yaptığını söyleyen bile vardı."

"Yok artık." Dedim gözlerimi büyüterek.

"O korkunç bir adam." Dedi Michelle.

Hatırlıyorum da benim babam Hogwarts'a gelip Draco'yu tehtid ettiğinde onun babası da geri kalmamıştı ve bana bağırmıştı hatta elini bile kaldırdığını hatırlıyordum.

Büyük ihtimal baş edilemez ve büyük boyutta sinir sorunları vardı.

Draco'nun babası ve babam birbirleriyle kavga etmek yerine çocuklarını hedef almışlardı.

Bu düşmanlığı ne ben ne Draco anlıyorduk. Bana saçma bir konudan dolayı gibi geliyordu fakat Draco'nun ne düşündüğünü bilmiyordum.

Hala bu konuyu düşünürken, "Biraz dolaşmaya ne dersin?" Dedi Michelle. Boş bardaklardan gözlerimi çekip başımla onu onayladım.

Dükkanları gezerken bir daha Draco ve babasının konusu açılmasa da aklımda Bay Malfoy'un Draco'ya ne yaptığı vardı.

Bay Malfoy Draco'yu bir şeylere zorluyordu. Buna emindim.

Sıkıntılı bir şekilde nefesimi verdiğimde aklımda Draco'nun puslu, gri ve yorgun bakışları vardı.

Aklınıza ilk gelen şey ölüm yiyen meselesi olabilir fakat bu ficte ölüm yiyenleri tamamen sildim üzülerek söylüyorum ki bu Charity hakkında bir şey ☹️☹️

For My Butterfly ꚩ D.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin