34. ONURLU BİR ADAMIN KIZI

Start from the beginning
                                    

X, kahkaha attığında gecenin içine yıldırım gibi düştü. "Kimmiş iyi insan?" dedi aşağılayan bir ses tonuyla. "Yoksa abin mi?" Gözleri bana döndüğünde çenemi havaya kaldırdım. "Yoksa sevgili eşi mi?" Bir kez daha kahkaha attı. "Sahiden, beni düğününüze çağırmayacak mısınız? Bu havalı hareket karşısında size daha fazla hayranlık duydum."

Marco'nun sesi, aramıza balyoz gibi girdi. "Gözüne ne oldu?" diye sordu, alaylı ama bir o kadar da öfkeli bir sesle. "İnsanlar neden tek gözlü bir korsan olduğunu merak ediyor, şimdi söz etmek ister misin?"

X, ona bakmayı reddetti ama sağlam olan gözüne öfkenin dolduğunu gördüm. Tek gözü vardı, daima korsanlar gibi tek gözünü kapatıyordu ve bunu ona Marco'nun nasıl yaptığını çok merak ediyordum.

"İhanet bana tek gözümü kaybettirdi," dedi X, bakışlarını benden ayırmazken.

"Haklısın," diye atıldı Marco. "İhanetinin bedeli gözünü kaybetmekti ve ne yazık ki, Adnan Atalar, gözünü bir kavanozda saklamama izin vermeyecek kadar seni önemsemiyordu." Marco mutluluktan uzak bir şekilde güldüğünde X, daha fazla öfkelendi. "Adnan Atalar'dan söz ediyorum, yaşarken karşısına bile çıkmaya cesaret edemediğin adamdan. O olmak istediğin ama tırnağının parçası bile olamayacağın adam."

X, kendinden emin bir sesle ve özellikle bana bakarak "Toydum, o olmak isterdim; büyüdüm, o olmanın aptallık olduğunu fark ettim," dedi. "Çünkü beni yok etmeliydi fakat başarısız oldu." Tiksintiyle nefesini verdi. "Ve ben burada olduğuma, o da bir toprağın altında çürüdüğüne göre kimin kazanmış olduğu çok açık bir şekilde ortada."

"Adnan Atalar'ın haddinden fazla merhametli olduğu konusunda sana katılıyorum," dedi Tugay, sakin bir sesle. "Ona biat etmeyen birini direkt yok etmesi gerekirdi." Gülümsediğinde ne kadar zor durumda olursak olalım, o bakışlarındaki üstünlük binlerce silaha bile bedeldi. "Ama savaş henüz bitmiş değil çünkü Adnan Atalar'ın kızı hâlâ nefes alıyor ve onu kendimden bile iyi tanıyorum; o sana merhamet göstermeyecek ve dizlerinin üzerine çöktürüp biat etmeni sağlayacaktır zamanı geldiğinde. O an geldiğinde orada olacağım ve keyifle sevgili avukatımın senin merhamet için yalvartmasını izleyeceğim."

Marco kahkaha attığında X dişlerini sıkıyordu, elleri ise titremeye başlamıştı. "Hadi ama," dedi kahkahasının arasından. "Ellerimiz bomboş, bizi yok edebilirsin ama sen hala korkuyla bize bakıyorsun."

X, daha fazla öfkelendi ardından hızlı bir şekilde belinden bir silah çıkarıp benim alnıma dayadı. Bu an, sadece bir saniye sürmüştü; bir saniye içerisinde de beni yok edebilirdi ama silahı tutan eli öyle çok titriyordu ki, isabet bile ettiremeyeceğini düşünmüştüm. "Bu kadar çaresiz bir avuç insan olarak nasıl da cesursunuz ama," dedi gülümsemeye çalışarak ama sesi titriyordu. "Tam da söylediğiniz nedenlerden dolayı ilk başta avukatın beynini dağıtacağım."

Marco, dilini üç kez damağına vurdu. "Hadi ama," dedi keyifli bir sesle, rol mu yapıyordu? "Bunu yapamayacağını ikimiz de biliyoruz."

X, kaşlarını kaldırdı, gözleri benim üzerimdeydi. "Ölmeden önce son kez cesur insanlar olarak mı görünmek istiyorsunuz? İnanın umurumda değil, sizin gövde gösterinizle ilgilenmeyeceğim."

Tugay, rahat bir nefes verip "Adnan Atalar aptal değil sadece merhametli bir adamdı ama bu zamana kadar gördüğüm en zeki insanlardan birisiydi," dedi hayranlıkla. "Ve öldükten sonra bile sanki yaşıyormuşçasına kızını nasıl koruyacağını biliyordu."

Kafam karışmış bir şekilde yavaşça Tugay'a doğru döndüğümde X, namluyu alnıma daha fazla yasladı ve düşündüğümden daha uzun süre sessiz kaldı.

BEYAZ LEKEWhere stories live. Discover now