13.Bölüm: "Sürpriz"

Start from the beginning
                                    

Evet. Kardeşim vardı.

Bunu Baha'ya söylememiştim çünkü bu saklanması gereken bir şeydi. Ben bir askerdim. Benim bir görevim vardı. Mesleğimden dolayı saklanması gerekiyordu. Baba'mın bu yüzden ne kadar sıkıntı yaşadığına şahit olmuştum. Sürekli birileri peşimizdeydi. Düşmanları bitmek bilmiyordu. Hele de işinizde iyi bir yere sahipseniz. Bu yüzden şuan kimsenin bunu bilmemesi gerekiyordu. Yıllardır bunun için mücadele vermiştik babamla. Tüm çabamız kız kardeşim yokmuş gibi hayatımıza devam etmemizdi. Onun iyiliği içindi her şey. Verdiğim bir söz vardı. Verdiğim sözleri hep tutmuştum. Tutmak zorundaydım. Asla ona güvenmeme gibi bir şey yoktu aklımda. Zamanı geldiğinde, her şey gibi, annemi bile anlatacaktım ona.

Ama öğrenmişti işte. Yine gitmişti benden.

Eve geldiğimde bir umut, sadece bir umut gitmemiştir diye düşünmüştüm. Bade belki de yalan söylemiştir bana diye. Kapı açıp içeri girdiğimde ise sadece ona ait kokusu kalmıştı geriye. Birde hırkası, mutfaktaki sandalyenin üstünde.

Bade aramıştı tabii. O aramasa bütün Ankara'yı ayağa kaldırırdım. Bundan hiç şüphem yoktu. Zaaflar bazen çok can sıkıcıydı. Onu zaafım yaparken aslında bu ihtimalleri de bilmem gerekiyordu. Bana güvenme diyemezdim, burada koşulsuz şartsız güvenebileceği tek kişiydim. Ama bana güven de diyemezdim. Bazen önceliğim olmaktan çıktığında bu ikimizin de canını yakardı. Bade onu ormandaki kulübeye götürmüştü. Yanındaydı.

Ev üstüme üstüme gelmeye başladığında, hem de biraz yorgunluğumu dindirmek adına balkona attım kendimi. Yorgunluktan bütün kaslarım kaskatıydı. Başım çatlayacak gibi zonkluyordu. Şakaklarımı ovaladım bir kaç saniye. Sandalyeyi çekip oturdum ve cebime gitti elim direk. Sigara paketini ve çakmağımı masanın üzerine bırakmıştım ki küllüğün altında, bir ucu rüzgardan sallanan kağıt parçasına takıldı gözüm. Kaşlarım sorgularcasına çatılırken elime aldığım gibi okumaya başladım yazanları.

Hatırlıyor musun? Sana neden sigara içmeyi bırakmıyorsun diye sorduğumda, bırakmanı isteyecek bir kadının karşına çıkmadığını söylemiştin. Şimdi senden bir şey isteyeceğim. Lütfen en azından ben buradayken içme. Bunu senden karşına çıkmış bir kadın olarak istiyorum ;) Şimdi bu kağıdı küllüğün altına itiyorum, sende sigarayı bir kenara bırak.

Yutkunamaz oldum. Kağıda baktım birkaç saniye. Algılama da zorluk çektim. Ne zaman yazmıştı bunu? Onun yazısıydı. El yazısını sadece bir kez görmüştüm ama hafızamda sanki defalarca görmüşüm gibi yer etmişti. Gözlerini de bir kez görmemiş miydim zaten? Ömrüm boyu unutmazdım o gözleri. Bunu, bir kardeşim olduğunu öğrendikten sonra yazacağını sanmıyordum. Daha önce yazmış olmalıydı. Biraz düşününce fark ettim. Bende sabah ona not yazmıştım. Bana misilleme yapmış olmalıydı.

Verdiği mesaj açıktı. Sigara içmemi istemiyordu.

İçmezdim bende o zaman. İstediği her şey emirdi benim için. Hoşlanmıyorsa, rahatsız oluyorsa ve bunu dile, bu şekilde dile getirebiliyorsa içmezdim. Paketi ve çakmağı masanın üzerinde bırakarak, yazdığı notla ayaklandığımda dinlenmek için gitmem gereken yerin onun yanı olduğunu daha eve adımımı atmadan bile biliyordum. Kalbimin ağrısı ancak onun yanındayken yok oluyordu. Tedavi gibi bir şeydi. İçsen içilmiyor yesen yenilmiyor ama iyileştiriyordu seni.

Balkondan çıkarak içeri girdim. Tam koridoru yürümeye başlamıştım ki bir anlık bir farkındalıkla olduğum yerde duraksadım. Üstüm kir pas içindeydi. Leş gibi sigara kokuyordum. İlk önceliğim banyo oldu. Bir sonraki hedefim ise kiraz çiçeği'min yanıydı.

KADER DÜĞÜMÜWhere stories live. Discover now